BÖLÜM 7

432 7 0
                                    

"Hoşgeldiniz Canan hanım" diyerek karşısındaki kadına elini uzattı Gökşin.
"Hoşbuldum avukat hanım" derken el sıkıştılar.

"Böyle oturun lütfen" diyerek önündeki tekli koltuğu işaret etti Gökşin.
"Konuya girelim isterseniz"
"1 hafta kadar önce 4 yıldır çalıştığım şirketten hiç bir haklı gerekçe gösterilmeksizin işime son verildi. Üstelik tazminatı mı da alamıyorum"
" 4 yıldır çalıştığınız şirketten hiç bir gerekçe gösterilmeksizin çıkarıldınız yalnışlık varsa düzeltin lütfen"
" Ne demek istediğiniz anlıyorum avukat hanım bakın benim çalıştığım şirket 1 yıl kadar önce el değiştirdi her şey böyle başladı zaten 1 yıldır çoğu kez fazla mesaiye kalıyoruz ama mesai ücretlerimizi yatırılmıyor bize yapılan mobbing de cabası tâbi."
"Mobbing konusunu biraz daha açarsanız Canan hanım"
"Eski Patronum Kenan bey değişik yani daha doğrusu fazlasıyla kaba biriydi. Yapılan her işte bir kusur bulan, karışısında kişiye sürekli bağıran, kadın çalışanların giydiği kıyafetler ile dalga geçen biri.
"Bu söylediklerinizi kanıtlayacak herhangi bir delil var mı eliniz de?"
"Eski çalışma arkadaşlarımda bu durumdan fazlasıyla şikayetçiydi ama bu dava için şahit olmak isteyeceklerini hiç sanmıyorum."
"Anlıyorum Canan hanım, şöyle yapalım siz bana çalıştığınız şirketin bilgilerini verin öncelikle uzlaşma yoluna gitmeye çalışırız ama uzlaşma olmazsa hukukî işlemleri en kısa sürede başlatırız."
El sıkışıp ofisten ayrıldı Canan hanım.

"Yeni bir dava mı?" diye sonran Seren'in sesi ile yan tarafına doğru çevirdi başını.
"Evet yeni dava"
"Tuncay meselesi ne oldu bu arada geçen gün ofiste kavga etmişsiniz sanırım"
"Zaten bildiğin şeyi neden bana soruyorsun Seren? "
"Senin için endişelendim sadece Tuncay bu herşeyi yapabilecek birisi yani yoktur böyle bir şey ama doğru ise sana yardımcı olmak isterim sadece"
"Bu düşünceli tavırların için teşekkür ediyorum Seren ama sen Tuncay ile benim aramda olanlara endişelenmek yerine kendi davaların için mi endişelensen ama pardon önünde kazanmak için endişeleneceğin davalarının olmadığını unutmuşum."
"Gökşin" diyen Rahmet ile gözlerini Seren'den Rahmet'e doğru çevirdi.
"Ben gideyim"
"Görüşürüz Seren"
"Bir şey mi oldu yine, niye yanına gelmiş"
"Benim için endişelenmiş çok sevgili Seren hanım"
"Ne Seren hanım mı?"
"Kimseyi düşündüğü falan yok tabi çok sevgili Tuncay bey dışında. Bizim daha önemli işlerimiz var. Şimdi sana bir şirket ismi vereceğim sen bir araştır bakalım şu şirketi."
"Tamamdır o iş bende."

Akşama kadar diğer dosyalar ile ilgilendikten sonra nihayet işten çıkma saati gelmişti. Ofisten çıkmadan önce Zeyşan'ı aramaya karar verdi. Masada duran telefonunu alıp rehberine girdi. Zeyşan yazan numaranın üzerine bastı. İkinci çalışında açılmıştı telefon.
"Zeyşan"
"Efendim Gökşin"
"Neredesin çıktın mı kurstan?"
"Bugün erken bitti kurs evdeyim şuan da biraz önce geldim"
"Ben de birazdan çıkacağım evde görüşürüz o zaman"
"Görüşürüz"

Ofisten çıkıp arabasına bindi Gökşin evinin yolunu tuttu. Evinin kapısının önüne geldiğinde karşı daireye kartal'a ait olan evin kapısına kaydı gözleri. Keşke burda olsaydı diye geçirdi içinden onunla saatlerce sohbet etmeyi, birlikte yaptıkları sabah yürüyüşlerin, atışmalarını çok özlemişti ama geleceği günü beklemekten başka yapabileceği bir şey yoktu. Parmaklarını kapının ziline doğru uzatıp zile bastı.

Açılan kapıyla birlikte Zeyşan'ı gördü.
"Hoşgeldin"
"Hoşbuldum" derken üzerindeki ceketi çıkarıp askıya askıya bir yandan da. İçeri doğru adımlayıp yan yana koltuklara oturdular.
"Günün nasıl geçti?"
" Her zaman ki gibi bugün yeni bir dava aldım. Senin günün nasıl geçti"
"Bugün yeni bir yemek tarifi denedik çok güzeldi yarın evdeyim zaten bir de burda deneyeceğim tarifi"
"Yarın ziyafet var desene o zaman"
" Bu akşam menü de hiç bir şey yok ama"
"Dışardan söyleriz"
"Olur, hatta film gecesi mi yapsak yani işin yoksa"
" İzleriz tabi ki, ama önce ne yiyeceğimize karar verelim."
"Lahmacun"
"O zaman ben duşa giriyorum sen de lahmacunları sipariş ediyorsun. Sonra güzel bir film seçip izliyoruz" deyip odasına doğru ilerledi.

Gökşin'in odasına gitmesinin ardından Zeyşan siparişleri vermiş film seçmeye başlamıştı bile.
Çalan kapı zili ile yerinden kalkıp çantasının içindeki cüzdanı aldı önce sonra kapıyı açıp ödemeyi yaptı.
"Siparişler mi geldi?"
"Evet. Sen de tam zamanın da geldin"
"Çok açım bir an önce yemeye başlayalım"
"Sen saçlarını kurut ben de lahmacunları tabaklara koyup getireyim"
"Yemeğimi yedikten sonra kuruturum bir şey olmaz."
"Hasta olacaksın ama Gökşin"
"Açım Zeyşan açım" deyip yanına yaklaştığı kadının koluna girerek mutfağa doğru götürdü Gökşin.
Birlikte tabakları hazırlayıp oturma odasına geçtiler.
"Seçtin mi filmi"
" Aynı yıldızın altında filmine ne dersin"
"Olur açıyorum o zaman"
Yemek eşliğinde filmi izlemeye başladılar.
"Sıkıcı bir film sanki değiştirsek mi ya"
"Kanser olduğumu öğrendiğim ilk gün kimse yoktu yanımda. Baş dönmeleri, kilo kaybı, yorgunluk şikayetleri ile gitmiştim. Sonra doktor tahliller falan istedi tek mi geldiniz kimse yok mu yanınızda diye sordu. İkinci evre mide Kanseri olduğumu söyledi."

Hiç bir şey söyleyemedi Gökşin.

" Çıktım hastaneden eve gittim. Berdan geldi akşam olunca neyin varmış diye sordu önemli bir şeyin olmadığını doktorun vitamin yazdığını söyledim. Beni çok sevdiğini kendime dikkat etmem gerektiğini falan söyledi aşağı yemek yemeye indik birlikte yemekler yendi o karısının yanına gitti ben de odama döndüm"
"Niye o gün söylemedin kanser olduğunu"
" Ben 2 yıl boyunca Allah'a çok dua ettim bir kurtuluşum olsun acım biraz olsun dinsin diye. Kanser olduğumu öğrendiğimde dedim ki bitti Zeyşan bitti senin de kurtuluşun buymuş dedim"
Sıkıca gözlerini kapadı Gökşin.
" Bunları üzül diye anlatmıyorum Gökşin."
" Senin canını yakan herkesten nefret ediyorum"
"Sana yalan söylemeyeceğim Gökşin,yaram iyileşti mi bilmiyorum ama acım dindi ve bunun benim için ne anlama geldiğini anlatamam."
" Ben her zaman burdayım"
"Biliyorum, hadi saçlarını kurutalım"
Yerinden kalkıp odasından saç kurutma makinesini getirdi Gökşin.
Önce güzelce taradı saçlarını sonra şevkatle kurutmaya başladı.
"Saçlarımı örer misin?"
Üçe ayırdığı saçları örmeye başladı Zeyşan işi bitince saçlarına ufak bir öpücük kondurdu.
"Gökalp öldüğünde hiç bir şey hissetmemiştim yani aslında hissedememiştim, hastanede açtım zaten gözlerimi Kartal vardı karşımda, öldüğünü söylediler sonra cenaze işlemeleri derken kendimi mezarlıkta buldum. uzun süre gözlerimi ne zaman kapatsam hep Gökalp'in kanlı yüzü belirdi gözümün önünde. Zamanla anladım ne yaşadığımı Gökalp'in öldüğünü zamanla anladım. Ben de yaram iyileşti mi bilmiyorum ama acım dinmeye başladı."

Rüzgar esti, zaman geçti bir nebze olsun acılar dindi....

ZEYŞAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin