Ecrin den
Dün gecenin sonunun nasıl bittiğini tahmin etmek pek zor olmamalı diye düşünüyorum.Sabah gözlerimi açtığımda (açmaya çalıştığımda) beni gülümseyerek izleyen bir çift göz vardı. Onu öyle görünce ben de gülümsedim. Uyandığımı anlayınca dudağıma ufak bir öpücük bıraktı ve ayağa kalktı. "Nereye gidiyorsun?" Diye sordum "sadece bekle " Dedi ve aşağıya indi. Üzerimi çıplak olduğunu hatırlayınca ayağa kalktım, kasıklarım deli gibi ağrıyor , yürümeyi dahi engelliyordu. Zarzor Altay'ın tişörtlerini birini giyip yatağa yattım.
Ağzında bir gül , elinde tepsiyle yanıma geldi. Gülü çıkarıp elime verdi ve tepsiyi önüme koydu. "Yakışmış " Dedi Gülerek. "Ney, tişört mü?" , "Hem tişört hem boynun" dediğinde elime telefonu aldım ve kameraya girdim . Gördüğüm manzara...
"Hiig" Diye bi ses çıktı. "Altay ben diyelim bunu kapaticiyla kapattım, ben dövüşçüyüm antrenmanda akar ki!" Aklıma gelen , daha doğrusu birkaç gündür aklımdan çıkmayan şeyi söylemenin tam sırasıydı. "Altay seninle birşey konuşmam gerekiyor." Korku dolu bakışları gözlerimi buldu. "Kötü birşey mi var?" Dedi ve yatağa oturdu."Ben kickboxu bırakmak istiyorum." Hemen cevapladı "Neden güzelim bi sıkıntı mı var?" , "Ben hukuk okudum belki biliyorsundur avukatlık yapmak istiyorum bu sporun temposu beni çok yoruyor. Astımım da var zaten. Gerçi doğruyu söylemek gerekirse bırakmak için bahane arıyorum " Dememle yüzüme baktı " emin misin güzelim çok emek verdin" , "Ben yapamıyorum uğraştım çabaladım ama ben bu spora zorla başladım. Kendi rızamla bırakmak istiyorum." Şaşırmıştı "zorla mı?" Başımı salladım. "Eskiden kilolu bi kızdım babam olacak o pislik beni kilo vermem için zorla boksa yazdırdı. Büyülenmiş gibiydim ilk başlarda ama artık devam edemiyorum. Eskiden bana huzur veren spor artık sadece dert veriyor. Abime daha söylemedim ama ona da söyleyeceğim. İlk sen duydun..." , "seni hayatın senin kararın bana sadece saygı duymak kalır ama şunu bil ki ne olursa olsun ben senin yanındayım. Bunu unutma olur mu güzelim?" Bunu duymak bana iyi gelmişti. Tepsiyi dikkatlice kenarıya koyup dudağına tabiri caizse yapıştım. O da karşılık veriyordu, ayrıldığında gülümsedim "artık yemek yiyelim yoksa seni yiyeceğim " diyip güldüm. Tepsiyi aldım, çatalı birini ona uzattım, çatalını zeytine batırdı ve"zeytin ister misin?" Diye sordu. "Zeytinden nefret ederim" zeytin teorisi çık aklımdan. "Ben çok severim" Dedi. Sonra yeni birşey keşfetmiş gibi "zeytin teorisi" Dedi şaşkınca . "Aynı şeyi düşünüyoruz." Dedim Gülerek.
Kahvaltımızı ettikten sonra hastaneye geçtik. Hayır bi sıkıntı yok. Altay in kontrolü vardı ve ben de ona eşlik ediyordum.
Hastaneye girdik doktor odasının önüne gittik içeri girdik muayene falan filan işlemlerinden sonra doktor "Altay bey bel fıtığı ameliyatı olmanız gerek aksi takdirde maçlara çıkamayabilirsiniz." Demesiyle şaşkınca Altay a baktım. O da şaşkınca doktora bakıyordu. "Tamam kabul ediyoruz refakatçi olarak ta ben kalıyorum. " Dedim. "Annenlere haber veririm ben " , "mesleğimi riske sokamam kabul ediyorum ne zaman olacak ameliyat?" Dedi merakla doktor ise " iki gün sonrası için boş vaktimiz var , iki gün sonra alayım ben sizi" . Onayladık ve hastaneden çıktık. "Bebeğim gel hadi eve gidelim dinlenelim biraz olur mu?" Dedim yüzüne bakarken belli etmeseydin korkuyordum . Altay ımı kaybedemezdim.
----------
Bugün ya da yarın bi bölüm daha atatim geçmiş olsun bayidircigim