Ben onu izlerken Giray yerinden kalktı, onun kalktığını gorunce bende hemen yerimde diklestim.
- Ne oldu Giray, bir yerin ağrımıyor değil mi? Neden kalktın? Bak ağrıyorsa söyle doktora gidelim.
Kafasını hayır anlamında sağa sola sallayarak bana doğru geliyrodu. Önüme kadar geldiğinde ellerinden tuttum.
- Ne oldu Giray?
Bir elimi bırakıp kucağımı gösterdi.
- Oturabilir miyim Alp?
Sorduğundaki yüz ifadesi o kadar masumdu ki... Zaten istesem de hayır demezdim. Ama Giray beni şaşırıyordu. Ne olmuştu da boyle bir şey istemişti benden?
- Gel bakalım, diyip koltukta geriye yaslanıp bacaklarımı açtım.
Yan oturacağını düşünürken gelmiş, bacaklarını iki yanıma koyup tam olarak üstüme oturmuştu.
Yüzüme bakarak :
- Teşekkür ederim yanımda olduğun için. Gidecek başka kimse yoktu. Olsa da yine sana gelirdim zaten.
Boyle dediğini duyunca kalbim hızlanmıştı. Küçücük çocuk böyle bir adama neler hissettiriyordu böyle?
Elini getirip yanağıma koydu. Ve sakallarımı sevmeye başladı.
- Tabiki bana geleceksin çocuk. Ben her daim senin yanındayım. Her ne olursa olsun. Seni her zaman koruyacağım. Utanmadan, çekinmeden her zaman bana gel. Sana hep kapım açık.
- Biliyorum, çok teşekkür ederim Alp.
Parmağıyla yüzümdeki her yeri geziyordu. Bir tüy gibi hissettirmisti bu. Gözlerimde, kaşlarımda, burnumda... Ve en son dudağıma geldiğinde orada oyalandı. Geçmedi dudağımı. Sürekli parmağıyla sevmeye devam etti.
O sevdikçe dudağım daha fazla kuruyordu ve istemeden eli hala dudağımdayken, dudaklarımı ıslattım.
Bunu yaptığımda o güzel dudaklarında bir gülümseme oluştu.
- Huylandım, dedi kıkırdayarak.
Ve cümlesine devam etti :
- Dudakların ne kadar yumuşak... Ve neden bu kadar güzeller?
Ardından başını omzuma koydu.
- Benimkiler öyle değil, diye mızmızlandı.
Daha sonra elini ademelmama getirdi. Orayı da eliyle seviyor gibiydi.
- Burası ne kadar güzel, hep ilgimi çekmiştir sende.
Hem boynuma yakın konuşması hemde orayı böyle sevmesi uyarılmamı sağlıyordu.
Ben ne olduğunu anlayamadan dudaklarını orada hissettim. Benim kadar yumuşak dudakları vardı. Ve o dudakları orada hissetmek öyle güzeldi ki...
Geri çekilip tekrar öpüyordu. Bunu yine yine yapması çok güzel hissettirmişti.
Birkaç kez daha yapıp daha sonrasında orayı dudaklarından içeriye aldı. Dudaklarının ıslaklığını hissettiğimde orayı hafif emdiğini anlamıştım.
Başını diğer tarafa yatırıp orası ile daha çok oynamaya başlamıştı. Dudakları ile ıslatıp geri çekiliyordu. Daha sonrasında alıp hafif emiyor ve dişlerini sürtüp bırakıyordu.
Orayı bu denli emmesi oturduğum yerde daha çok yayılmamı sağlamıştı. Ve o bunu yaptıkça başımı geriye atıp ona daha çok alan bırakıyordum.
Dudakları ile küçük emmeleri bittiğinde başını kaldırdı ve bana baktı.
- Kızdın mı Alp? Boynundaki tüm damarlar çıktı neredeyse, dedi ellerini boynumda gezdirip.
En etkilendiğim yerdi boynum. Ama o bunu bilmediği için sinirlendiğimi sanmıştı.
- Ben... Oranın tadını çok sevdim, dedi eliyle ademelmamı okşayarak.
Ben nedense konuşamıyordum. Sanki beni hipnotize etmiş gibiydi.
- Bir kez daha tadına bakmak istiyorum.
Boynuma tekrar eğilmişti. Bunu yapacağını anlayıp başımı tekrar geriye attım. Ama bu sefer dudakları değil dilini hissettmiştim. Diliyle bir sağ bir sol yaparak orası ile oynuyor ve yeterince ıslatıyordu.
- Ah siktir, diyip kalçalarından tuttum ve sıktım.
Ben bunu yaptığımda o da diliyle yaptığı şeyi hızlandırmıştı. O her yaladığında bende kalçasını sıkıyordum. Ve o da kendini tutamayıp sıktığımda inlemişti.
İnlemesi beni o kadar azdırmıştı ki...
Diliyle ıslatıp emiyordu. İnce deriyi çekiştirip bırakıyordu. Ama bu öyle bir emme değildi. Sanki gerçekten zevkini çıkartacak bir şekilde, seslice emiyordu. Ve bu ıslak sesler beni daha çok yükseltiyordu.
Bu anın büyüsünden ikimiz de telefon sesi ile çıktık.
Sesi duyduğumuzda Giray direk kafasını kaldırdı. Sanki yaptığı şeyi yeni farketmiş gibi yerinden kalkmaya yeltendi.
- Otur Giray, bekle. Sadece telefona bakacağım tamam mı, diyip geri oturmasını sağladım.
Arayan Serhattı. İçimden sülalesine güzel sövmüştüm.
O it herifleri bulduğunu ve mekanlarını dağıttığını anlatıyordu.
Yarın olsun sikecektim onları.
YANMAYALIM MI ERTAN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Motorcu [b×b]
RandomO benim gözümde küçücüktü. Ve ben ise onu neredeyse korumaya görevlendirilmiş bir adamdım. . . . Bölümler çok uzun değildir.