12

1K 66 24
                                    

Yarış başlamıştı. Bu kadar hızlı bir kalkış yapılabileceğini aklımın ucundan bile geçirmezdim. Ama motordaki herkes o kadar hızlı yerinden kalkıp asfaltın üzerinde akıp gitti ki, arkalarından bakakalmak durumunda kaldım.

Ee şimdi ne yapacaktım?

Planımı guzelce uygulayıp,onu görmeye gelmiştim. Herhalde yarış yine başladığı yerde son bulacaktı çünkü yerinden kalkıp burdan gitmek için hazirlanan tek bir insan bile görmüyordum. Herkes gruplar içinde daha çok yayılmış oturuyordu.

Ne kadar uzun sürebilirdi ki? Olduğum köşenin başında oturup onu bekleyebilirdim. Geldiğinde beni görmesini istiyordum. Belki kızacaktı bana ama bilmesi gerekiyordu, ben onu yalnız bırakmayacaktım.

Hem zaten merak da ediyordum yarışı kimin kazanacağını.

Hatta Alp'ten o kızın hesabını almak için can atıyordum. Tamam kadın ona çok dokunmamış olabilirdi ama yine de hesap sormaktan zarar gelemezdi.

Olduğum köşenin başına yüzüm gruplara dönük bir şekilde oturdum. Bir şey kaçırmak istemiyordum.

"Seni de mi görmemeleri gerekiyor?"

Kulağımın dibinden gelen sesle irkildim. Yerimden kalkar gibi debelendim. Gerçekten galiba ödümü kenara köşeye bırakmıştım.

"Sende kimsin be!"

Biraz fazla tepki vermiş olmalıyım ki eliyle ağzımı kapatıp "bağırma salak! Duyacaklar." dedi.

Gözlerime bakıp elini ağzımdan çekti.

Derin bir nefes çekip yanıma oturdu.

"Sen kimin için geldin?" sorduğu soruyla ona baktım. Ne fazla genç ne de fazla yaşlı duruyordu. En fazla benden 2 3 yaş büyük olabilirdi.

"Kimse için" dediğimde kaşlarını kaldırıp kafasını geriye yatırdı ve güldü.

"Akıllı çocuksun. Ben olsam bende söylemezdim."

"Söylemeyeceğin şeyi neden soruyorsun?"

"Belki aptala denk gelmişimdir diye şansımı deneyeyim dedim." dediğinde güldük.

"Şanslı günün bugün değilmiş" dedim ve tekrar önüme döndüm.

Tüm gruplar ayrı kafalarda gibilerdi. O yüzden az önceki bağırma sesinin nereden geldiğini öğrenmeye çalışmayacaklardı.

" beni burada görürse büyük ihtimal ceza yerim"dediğinde yeniden ona döndüm.

"Ceza yiyeceğini bile bile geldin mi?"

"Ne yapalım? Bazen içindeki adrenalini ve onu kızdırma duygusunu alt edemezsin. Ve o duygular seni yener. Bu da öyle bir şey."

Eminim şuan aynı durumlardaydik. Ama ceza konusunda Alp adına emin olamamıştım. O bana öyle bir şey yapmazdı.

"Ceza derken, seni- yani sana bir şey yapmıyor değil mi?" diye sorduğumda gülmüştü. Halbuki gerçekten aklıma onun zarar göreceği fikri gelmişti. Her ne kadar tanimasam da icimde tarif edemediğim bir kızgınlık ve öfke baş gösteriyordu bu duruma.

"Hayır, tabiki de hayır. Saçmalama. Bana el kaldıranın elini kırarım. O da öyle bir şey yapamaz."

"Buna sevindim" Bunu derken aslında gerçekten sevinmiştim.

"Abin mi burada?" diye sorduğumda ona baktım ama bu sefer o kafasını gökyüzüne kaldırmıştı.

Ve bu soruma cevap vermemişti. Herhalde onu tanıma ihtimalinden korkuyordu ya da çekiniyordu.

Bende daha fazla rahatsız etmemek için önüme döndüm.

İleriye baktığımda ters şeritten birer birer geçen motorculari gördüm. Tekrardan dönüp buraya geleceklerdi. Motorculari gören herkes çığlık çığlığa onlara bağırmaya ve eğlenmeye başladı.

Serhat'a gözüm kaydığında onun önüne dönmüş olduğunu ve başını elinin arasına koyup beklediğini gördüm. Ne olmuştu acaba? Alp'in geçtiğine dikkat edememiştim.  Çünkü hepsi bir rüzgar misali uçmuştu.

Bir anda cebimdeki telefonun çalması ile düşüncelerimden çıktım ve hemen elimi cebime atıp telefonu sessize aldım. Arayan Alp'di. Ve telefonu da Serhatta olduğuna göre, kafamı kaldırıp ona baktığımda gerçekten beni aradığını gördüm. Açmasam belki endiselencekti.

Parmağımı cevapla ekranına götürecekken yanımdan bir el beni durdurdu.

"Napiyorsun? Açarsan sesinin dışarıdan geldiğini kesin anlar."

"Yaa, öyle mi..."

Elimi oradan hemen çekip aramanın bitmesini bekledim.

Bitince mesajlar kutuma girip Alp'e yazmaya başladım.

Gönderen - Giray:

-sen gelene kadar telefonu acmayacagim. Küstüm!

Sanırım inanabilirdi.

Gelen seslerle başımı kaldırıp baktığımda herkes yolun üstünden hızla çekildi. Ayağa kalkmama gerek kalmadan önümden art arda geçen motorculari gördüm. Demek gelmişlerdi. Sonunda ona kavusabilecektim.

Hemen ayağa kalkıp oraya bakmaya çalıştığımda yanımdaki de kalkıp yanıma gelmişti.

Yola bakmaya çalışırken biri motorundan inip kaskını çıkardı, vediğerini elleriyle itmişti. Dikkatli baktığımda itilenin Alp olduğunu anlamıştım. Motorundan hızlıca inip kaskını başından attı. Saçlarını savurup eliyle çeki düzen verdi.

Şey... Hay maşallah...

Kaskını bir kenara atıp onu itene doğru yürüdü. Ceketinin yakalarından tutup kendine doğru çekti onu. Kulağına yaklaşıp bir şeyler yaptı. Herhalde bir şey fısıldıyordu. Geri çekilip adamın yüzüne baktı ve saniye geçmeden yüzüne kafa attı. Adamın, yüzüne, bildiğin, kafa attı!

Bunu gören arkalardaki insanlar hemen oalya dahil oldu. Kimisi birbirine vurmaya başladı, kimisi olayları ayırıp sakinleştirmeye.

Alp ve karşısındaki adam boğuşuyordu. Bunu böyle görmeye dayanamazdım. Onlara gitmek için bir adım attığımda yanımdaki kolumdan tuttu.

"Gitme birazdan biter. Sakinleş."

"Nasıl sakin olabilirim görmüyor musun? Yiyiyorlar birbirlerini!"

"Buraya ilk defa geldiğin o kadar belli ki... Beni dinle, bitecek"

Ona kaşlarımı atıp oraya tekrar adım atmaya dönmüştüm ki gördüğüm şeyle durdum.

Herkes birbirinden ayrılmış bir şekilde duruyordu.

Alp'in karşısındaki adam Alp'e öfkeyle bağırmaya başlamıştı.

"Sen orayı rüyanda bile nah görürsün Alp! Süründüreceğim oğlum seni! İnim inim inleyeceksin lan bana!"

"Lan sıktır git başka yerde havla! Yiyiyorsa zapt et lan! Hadi yiyiyorsa!"

"Goreceksin lan sen!" adam parmağını tehdit edercesine sallayıp arkasını döndü ve yürümeye başladı. O gitmeye başladığında arkasından topluluğun yarısı da hareketlenmisti.

Yanımda hareketlilik hissedince oraya baktım.

"Kendine dikkat et" diyip yanımdan ucarcasina kaçmıştı. Kim olduğunu, kimi beklediğini bile anlayamamıştım.

Ben onun arkasından şaşkınlıkla bakarken omzumdan birisi tuttu ve kendisine çevirdi.

Oraya baktığımda kısa, küçük ama kuvvetli bi şok yaşadım.

"Alp..."


Motorcu [b×b] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin