10

1.5K 81 54
                                    

Giray'dan:

Alp'e yazıp telefonu kapatmıştım. Gelir miydi emin değildim. Ama onu düşündürttüğüm kesindi.

Ne olmuştu da ben böyle davranıyordum? Nereden almıştım bu cesareti? İçimde Alp'e karşı tam olarak ne besliyordum? Sürekli onun beni kendine çektiğini hissediyor gibiydim.

Görünüşü, tavırları, herkese sert abiyi oynaması beni o kadar kendine çekiyordu ki. Bugüne kadar kendimi nasıl tutmuştum emin değilim. Bir tek bana gelmesi, beni önemsemesi, beni bebeği gibi görmesi o kadar hoşuma gidiyordu ki... Sadece bunlar da değil. Hiçbir işi bugüne kadar doğru düzgün beceremeyen ben sanki ona zarar gelse dünyaları yakacak gibi hissediyordum. Ama yine de onun bebeği olmaktan mutluydum. Beni korumasından, arkama yaslandığımda hep onun olduğunu bilmemden mutluluk duyuyordum.

Onun yanında kendimi ne kadar küçük hissetsem de bu bana koymuyordu. Yeter ki onun yanında küçük olarak kalayım,o benim yanımda olduğu sürece.

Kapının çalınması ile yerimden kalktım. Annem evde değildi ve uzun süre gelmeyeceğinden emindim. Hatta çok emindim.

Kapıyı açsa mıydım? Yani ayakta bekletecek halim yoktu.

Kapı bir kez daha çalındığında kendime geldim. Bu sefer biraz sert çalmıştı kapıyı. Annemin evde olmadığından emin olsa adımı bağıracağından emindim. O kapıyı açmam için her şeyi yapar gibime geliyordu.

Kapıya gidip bile bile kapı arkasından seslendim.

"kim o?"

"Giray, benim."

Onun o kalın sesini duyduğumda ne kadar özlediğimi fark ettim. Öyle bir sesi vardı ki yerimde titretmeye yetecek kadardı.

"Alp sen misin?"

"Benim dedim ya Giray."

"Alp olduğunu nereden bileceğim?"

Kapının arkasından kıs kıs gülerek onu bunlarla sinir etmeyi planlıyordum. Madem kapıma gelmişti, e biraz oyalanalım.

"Giray, açsana kapıyı"

"Kibar konuşur musun ya?"

"Bebeğim, hadi geldim. Aç kapıyı."

Şey... Tamam. Benim inatlaşma sürem bu kadardı.

Kapıyı açıp ona baktım. Üstünde deri ceketi, içinde siyah üstüne yapışan tişörtü ve altında siyah kot pantolonuyla cenazeye gelmiş gibiydi. Ama umarım benim cenazemdir. Çünkü ben bu görüntüyle bayılacaktım. Her gördüğünde bir insanın ağzı sulanabilir miydi?

"ne oldu ağzın mı sulandı. Bakayım bi? Zaten onun için buradayım"

Doğru ya, yazışmada onu böyle diyip getirtmiştim.

Hemen kollarımı önümde bağlayıp trip atmaya hazırlandım.

"yani bana gelmedin öyle mi? Doğru ya ben neyim ki bana gelesin. Yok sana sulanan ağız falan. Git kimde bulursan bul."

Karşımda inci gibi beyaz dişlerini göstererek gülmüştü. Böyle yapında kanım kaynıyordu resmen.
İçeriye adım atıp elini belime sardı. Kapıyı arkasından kapatırken benimle birlikte bir kaç adım attı. Kapı kapandığında burnunu burnuma sürttü.

" bebeğim ben sadece sana geliyorum. Ben senin için yaşıyorum resmen."

Burnunu boynuma getirip güçlü bir nefes aldı.

"ben bu koku için neler yaparım biliyor musun?"

Geri çekilip baş parmağıyla gözümü sevdi.

"şu gözler, şu kirpikler için kurşun yerim ben"

Motorcu [b×b] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin