Zihnimin iki ucu var. Bir ucu delilik bir ucu ise uçurum," dediğimde yüzünde dehşet verici bir ifade belirdi. "Ben bir sınırı geçeli çok oldu, kimse fark etmedi." Yüzündeki dehşet ifadesi yayılırken elindeki kalem kağıdın üzerine düştü. Onu kendi dü...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
4. MADALYON
Herkesin geçmişinde unutamadığı anılar olurdu. Geçmişten gelen iyi veya kötü anılar bir evin temeli gibi geleceği şekillendirirdi. Ya güçlü bir temele sahip olur dimdik ayağa kalkarsın ya da ta en başından bozuk bir temele sahip olur beraberinde yıkılman kaçınılmaz olurdu.
Hayatım bozuk temeller üzerine inşa edildi. Ayağa kalkmaya çalıştığım her an o temel çatırdıyordu. Ruhumun derinliklerinde ki çatırdamalara sağır kesildiğim andan itibaren kendimden uzaklaştım. Kendime yabancı oldum. Kendi ellerimle kendime yarattığım canavara boyun eğdim. Bunun bir önemi yoktu.
Çünkü o canavar öteki yüzümdü.
Öteki yüzüm bir canavar olup hayatımı ele geçirdikten sonra hissettiğim tek duygu intikam oldu. İntikamımı almadan kendime bir hayat kurmak istemedim. Hayallerimden uzaklaştıkça bana ait güzel parçaları kaybettim. Hayatımda ki güzellikleri terk ettim, etmek zorunda kaldım.
Kaybettiklerimi geri alacağım gün için dimdik duracağım.
Gözlerim telefon ekranında ki fotoğraftan bir an olsun ayrılmıyordu. Sıraç, sadece bana bakıyordu henüz ondan da tek bir çıt bile çıkmıyordu. Gördüklerinin onu dehşete düşürdüğünü biliyordum. Artık bundan kaçamayacağımı da biliyordum. Beni nereden vururlarsa vursunlar ona söyleyeceğime dair söz verdim. Ve sözümü tutacaktım, Sıraç bugün gördüklerinin arka planında yaşananların bir kısmını öğrenecekti.
"Ceylin iyi misin?" diyen Sıraç en sonunda dayanamayarak sessizliği bozmuş oldu. Gönderilen fotoğrafların bir şeyleri tetikleyeceğini idrak etmiş olmalı ki tetikte bekliyordu. Bakışlarında endişe ifadesi hakimdi, onu bu kadar endişelendiren gördükleri miydi yoksa karşısında gördüğü Ceylin miydi?
Gözlerimi telefondaki fotoğraftan ayırmayı başardığımda yaşadığım anı yeni idrak edebilmiş gibi irkildim. Elimi saçlarıma daldırdığımda olduğumuz bölümde dolanmaya başladım. Sıraç, ters giden bir şeyler olduğunu anlamış gibi girişe gitti ve kapıyı kapattı. Yavaş adımlarla bana doğru yürürken gözleri dikkatle beni izliyordu. Ne tepki vereceğimi kestiremiyordu, bu da temkinli davranmasına sebep oluyordu.
Bir süre sonra dayanamayarak güldüm, gülmem her geçen an yerini sağlıksız kahkahalara bırakmaya başlıyordu. Yaşadıklarım birer birer gözümün önünden film şeridi gibi akıp geçiyordu. Dünyam dönüyordu ama inatla gülmeye devam ediyordum. Sıraç ise az önceki gördüklerinden sonra delirmiş gibi gülmemle bir kez daha dehşete düşüyordu. Donup kalmış olmalıydı ki henüz başka bir tepki veremiyordu. Sadece izliyordu ve karşısında ki kadının nasıl ince bir çizgide olduğunu gözleriyle görüyordu.