6. Bölüm 🌹

1.2K 67 41
                                    

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!

Hayat bir kuşsa ben, kanadına takılmış toz tanesiydim. Onunla akıp gidiyordum ve belki de ufak bir özgürlük bana sunuluyordu ama asla o özgür kişi ben olamıyordum. Herkesin hiç zorlanmadan elde ettiği şeyler bana bir dirhem sunulmuyordu. Benden geçiliyor; fakat yine de benim olmuyordu.

Kolumdan ansızın tutmuş duvara doğru çarpmıştı beni tutan kişi. Ruhumun katili, özgürlüğümün Azrail'iydi... Hayatımı tepetaklak eden ve geçmişimi de, geleceğimi de elimden alandı. Kalbini katran, gözünü karanlık bürümüştü. Şeytanın yeryüzüne yansımış suretiydi sanki.

Tam önüme geçip deli deli bakan gözlerini yüzüme dikmişti. "Roza bu ne? Roza, yüzünün bu hâli ne? Bu renk ne demek oluyor Roza!" Yüzüme yüzüme bağırsa da boş gözlerle bakmanın ötesine geçmiyordum. "Kırmızı bu lan! Kırmızı ne demek biliyorsun değil mi? Kim aşık sana? Lan kim aşık olabilir sana? Sen benimsin. Sadece benim!" Deliye dönmüş, tamamen çığırından çıkmıştı. Her geçen gün içindeki şeytan daha da kötüye evriliyordu. Daha kötü olamaz dedikçe daha da kötü oluyordu. İnsanlığını günbegün yitiriyordu.

"Ben sana ait değilim. Benim içimde sana karşı nefretten başka tek bir duygu bile göremezsin. Ölecek olsam bile içimde sana karşı tek bir duygu dahi olmayacak. Bende asla bir anlama ulaşamayacaksın." Sakin ve kışkırtıcı bir ses tonuyla konuşuyordum. Onun karşısında eğilip büzülmeyecektim. Şimdi olduğum gibi omzum dik, başım yukarıda olacaktım.

Bir anda çenemi tuttu sertçe. "Sen benimsin Rozalin. Beni sevmesen de benimsin. Ben biliyorum, bu inadını kessen sen de beni seveceksin." İğrenerek yüzüne baktım. "Ömrümün sonuna kadar zerre miskal sana karşı bir şey hissetmeyeceğim. Sana baktığım her an öldürdüğün, canını yaktığın suretleri göreceğim. Ne kadar iğrenç biri olduğunu, kalbinin katran karası olduğunu bileceğim. Sadece içimi bulandırıyorsun, her zerrenle çirkinsin." Yüzüm, yüzüne bakarken iğrenme hissiyatıyla buruşmuştu. Sahiden de sadece iğrenmeme sebep oluyordu. Gözümün önüne öldürdüğü insanların bedeni devriliyordu her defasında zihnimde. Korkunçtu, iğrençti, katlanılmazdı!

"Deme öyle, sakın deme öyle. Bir kere kalbimi göstereyim sana, izin ver bana." Titreye titreye yüzüme bakıyor ve beni fütursuzca ikna etmeye çalışıyordu. "Kalbini de, seni de istemiyorum. Bırak beni, çek elini üzerimden. Bırak artık, bırak!" diye sonunda yüzüne karşı bağırdım. Onunla her dilden anlaşmaya çalışmıştım. Öyle çok canım yanmıştı ki, bunu bile içime gömüp bir şekilde çözüme ulaştırmaya çalışmıştım ama o hiçbir dilden anlamıyordu. Anca onunla evlenirsem, onunla olursam rahat edecekti. Fakat bunu ona asla vermeyecektim. Bir katille, cani biriyle ömrümü geçirecek değildim. Onun için sevmesem ama yanında dursam bile yetiyordu. Lakin ben biliyordum ki o zaman da farklı saplantıları meydana çıkacaktı. Ben böylesine iğrenç bir mahlukatla hayatımı karartamazdım.

Geriye bir adım çekildi. "Benim olmazsan ikimizi de bu dünyada barındırmam." Yüzüne alaycı bir gülüşle baktım. "Beni ölümle tehdit edebileceğini mi zannediyorsun? Durma yap ne yapabileceksen." Deli deli titriyordu yine. Ona sınırımın olmadığını belli etmek istercesine bir adım öne hızlıca hamle yaptım ve belindeki silahı alıp geriye çekildim.

Kalbimin üstüne doğru namluyu tuttum. "Ölümden korkuyor gibi mi duruyorum? O gün dizlerimin üzerinde öldür beni diye yalvarırken sence hiç ölümden korkmuş gibi miydim? Seninle olmak yerine inan ki ölürüm. Seni de gerimde bırakırım. En büyük korkun bensiz kalkmak öyle değil mi? Seni kendimle sınarım. Sıkmamı ister misin? Basayım mı tetiğe? Hayatını kendimle birlikte yakayım mı? Hisset ölümün o amansız korkusunu, gör hissettiklerimi!" Ellerim zerre titremeden daha da bastırdım silahı göğsüme. Gözümü onun karşısında çoktan karartmıştım. Ölürdüm, öldürürdüm ama yine de ona yâr olmazdım.

Seher VaktiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin