"Yapmak zorunda değilsin."
Hogwarts, altıncı yıl.
CADILIK VE BÜYÜCÜLÜK DÜNYASI tehlikedeydi, bu kesindi. Her gün masum insanlar saldırıya uğruyor ve hatta acımasız ölüm yiyenler tarafından öldürülüyordu.
Tüm öğrenciler için dehşet vericiydi, ailelerini son bir kez görebilecekler miydi? Pek çok çocuk müdürün odasına çağrılmıştı bile; Profesör birazdan onlara bu korkunç haberi verecekti.
"Gelecek yıl geri döneceğimizi düşünüyor musun?" diye sordu Sirius.
"Pek emin değilim dostum, ama umarım geliriz."
James ve Grace için her an minnettarlıkla geçiyordu. Çocuk onlara çok az zaman verildiğini, daha uzun süre birlikte olmayı hak ettiklerini düşünüyordu.
Aynı zamanda Grace, geleceğin onlar için neler sakladığı konusunda endişelenmekten kendini alamıyordu. Bununla birlikte, kardeşinin değişim şekli kızın kendisini çok daha kötü hissetmesine neden oldu.
James, Grace'in ne kadar endişeli olduğunu biliyordu, son birkaç gündür zar zor yemek yiyordu. Zihnini bulandıran düşünceler onu veba gibi yiyip bitiriyordu, James kızı böyle görmekten nefret ediyordu.
"Senin için bir sürprizim var G, görmeye hazır mısın?"
Ve her seferinde olduğu gibi James Potter kızı neşelendirmek için elinden geleni yapmıştı. Çocuk, etraflarında ne olursa olsun, Grace'i gülümsetmek için her zaman zamanı olacağını biliyordu.
Bu yüzden James saatlerce, neredeyse hiç ara vermeden kız için ihtiyaç odasını hazırlamıştı. Hem de tek başına.
"Pekâlâ, gözlerini aç."
Grace'e gelince, daha önce hiç kimse onun için bu kadar düşünceli bir şey yapmamıştı. Hayatında ilk kez James olmadan yaşayamam diye düşünmüştü.
James Potter onun hayat kurtarıcısıydı, tam boğulmak üzereyken onu kıyıya geri getiren çocuktu. Ve her geçen gün bunu yapmaya devam ediyordu.
"James, bayıldım."
İhtiyaçlar odası arife günüyle birlikte düzenlenmişti.
İkili bir süre yüzlerinde masum gülümsemelerden başka bir şey olmadan şakalaştı. Sanki odanın dışında hiçbir şey yokmuş gibiydi, sadece ikisi vardı, sonsuza dek ve her zaman.
Grace parmaklarını James'in parmaklarının üzerinde gezdirirken, "Tamam, şimdi şu tuşa bas," dedi.
Kız şu anda James'e piyano çalmayı öğretiyordu. En sevdiği enstrüman olmasına rağmen James yardım almadan çalma konusunda her zaman berbat olmuştu.
"Sanırım parmaklarım düşecek G, başka bir şey yapabilir miyiz?"
Grace ayağa kalkıp bir kitap almak üzereydi ki, tekrar çocuğun kollarına itildiğini hissetti. Onun gözlerinin içine bakan kızın aklında tek bir düşünce vardı, onun gibi birini hak etmek için ne yapmıştı ki?
"James, seni seviyorum."
James Potter en başından beri, ne olursa olsun ailesi tarafından sevgi yağmuruna tutulmuştu. Ona her zaman kırılgan bir cam gibi, azami özen ve şefkatle davranmışlardı.
Çocuk Hogwarts'a katıldığında Çapulcularla tanışmıştı. Onun için çok değerli olan, kalbine çok yakın olan grupla. Ve sonra Lily vardı, ilk günden beri dikkatini çeken biri.
Ama şimdi, kızın ağzından çıkan o sözleri duyduktan hemen sonra içinde uyanan hislerle hiçbir şey kıyaslanamazdı. Nefes nefese kalmıştı, sanki vücudu onu yarı yolda bırakacaktı, kulakları onu yanıltıyor muydu, yoksa kız bu sözleri gerçekten yüksek sesle mi söylemişti?
"Grace, ben-i-"
"Sorun değil James, zorunda değilsin."
"Hayır, hayır. Ben de seni seviyorum G, gerçekten."
Çocuk ilk başta tereddüt etmişti ama bunun tek nedeni onun kendisinden daha iyisini hak ettiğini düşünmesiydi. Onun gibi bir melek, bu kadar nazik ve şefkatli biri, nasıl olur da onun gibi birini sevebilirdi?
Grace onun gözlerinin ardındaki acıyı görebiliyordu, çocuğun akıl sağlığı ve kendini sevme konusunda ne kadar zorlandığını biliyordu. Lily'nin başına gelenler bunu çok daha kötü bir hale getirmişti, bunu herkes görebilirdi.
Yüzünü ellerinin arasına alan Grace, yanaklarındaki deriyi olabildiğince nazikçe okşadı. Sonsuzluk gibi gelen bir andan sonra kız dudaklarını onunkilere bastırdı ve hemen ardından derisinin altında kıvılcımların tutuştuğunu hissetti.
Grace'in onun üzerindeki etkisi tarif edilemezdi, basit kelimelerle bile açıklayamayacağı bir şeydi. Kızın tek bir dokunuşu bile aklını başından alıyor, ondan başka bir şey düşünemiyordu.
Elini boynunun arkasına kaydıran James, hiçbir nokta kalmadan her tarafının yandığını hissedebiliyordu. Kızı vücuduna yaklaştırdı ve dudaklarını onunkilerin daha da derinlerine bastırdı, yakın zamanda bırakmaya niyeti yoktu.
"Bana ne yaptığın hakkında hiçbir fikrin yok G."
*****************************************************
Selam size küçük bir kaç şey söyliceğim.
Öncelikle uzun zamandır nedenini daha çözemediğimiz bir hastalıkla mücadee ediyorum son zamanlarda ilaç kullanmamın yasaklanmasıyla beraber nefes almak fazlasıyla zorlaştı beni için.
Yakın zamanda içinde iyileşmeyi dilerken aynı zamanda melankolik olarak pek iyi olduğum söylenemez.
Neredeyse sınıfta kalmak üzereyim ve anlamadığım bir şekilde kendimi kolay kolay iyi hissetmiyorum.
Beni mutlu eden şeylerden biri wattpad ve sizler o yüzden sizden ricam lütfen kitabı okurken daha fazla yorum yapmanız.
Yorumları okumak hem beni mutlu ediyor hemde motivasyonumu arttırıyor.
Birde bir ricam daha var yakın zamanda kendi yazdığım kurgularıda yayınlayacağım.Onlarıda okus-rsanız çook sevinirim.
Sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni İyileştir I James Potter
Teen Fiction"Tutun bana Grace, düşüyorum Ve ben gerçekten sert düşüyorum." James Potter'ın iyileşmeye ihitiyacı vardı ve şanslı ki Grace Valdez doğuştan bir şifacıdır.