"Beni bırakma Grace."
Potter Malikanesi.
Savaş başlayalı NEREDEYSE DÖRT YIL, Çapulcular okulu bitireli de iki yıl olmuştu. Her gece kasvetliydi, ay gökyüzünde parlıyordu ve sadece bulutlar onu çevreliyordu.
Ara sokaklar ürkütücüydü, onlara eşlik edecek meşgul farelerden başka kimse yoktu, bazıları diğerlerinden çok daha fazlaydı.
"Lily'den haber aldın mı?"
"Hayır, Marlene'in haberinden sonra almadım."
Geçtiğimiz birkaç ay içinde ikisi de hayatlarındaki pek çok önemli insanı kaybetmişti. Marlene Mckinnon ve hatta okul sırasında Çapulculara oldukça yakın olan iki Prewett kardeş.
Tüm bunlar olurken Sirius Black, Potter Malikânesi'nden ayrılmış ve Remus'la paylaştığı dairesine taşınmıştı. Grace ve James ise ailelerine bakmak için Potter Malikânesi'nde kalmışlardı.
Euphemia ve Fleamont, Hope ve Lyall Lupin ile birlikte ejderha çiçeği hastalığından muzdaripti. Bu, savaşı çok daha kötü hale getiren bir şeydi, yaşlılar eskisinden çok daha güçsüzdü.
İkili her şeyden umutlarını kesmeye başlamıştı, mutlulukları artık görünürde yoktu.
"Yemek yemelisin James, saat neredeyse dokuz oldu."
"Aç değilim Grace, sen önden git."
James Potter hayatının en dip noktasındaydı ve Grace bile bunu durduramamıştı. Kız onun biraz daha iyi hissetmesini sağlamıştı, bu kesin. Ama her gece, ay üzerlerine doğmaya başladığında, James Potter bir kez daha sevgilisinin kollarında ağlamaya başlıyordu.
Annesinin kucağı, çok özlediği tek şeydi. Onunla birlikte olamamak ve ona hiçbir şekilde yardım edememek, James'e her şeyin kendi hatası olduğunu hissettirmişti.
Ve ikisi Malikâne'de yalnız kaldıklarında, onlara eşlik edecek ebeveynlerinin anılarından başka bir şey olmadığında, James Potter dünyasının parçalandığını hissedebiliyordu.
Ne yemek yiyor, ne de uyuyordu. Sadece anne babasının odasında kalıyor ve duygusuz bir yüzle onların resimlerine bakıyordu. Her şeye, ölüm duygusuna ve acı hissine alışmış olması kötü müydü?
"G-Grace."
Kızın gözyaşlarını durdurmak için onu göğsüne bastırmaktan başka çaresi yoktu. Gözlerinden yaşlar süzülürken, sanki kendi anne babası onu bu dünyada yalnız bırakmış gibi hissetmişti.
Grace Valdez, Euphemia ve Fleamont'a son derece yakınlaşmış, onlara kendi ailesi ve tek ailesi gibi davranmıştı. Onları kaybetmek, en zor zamanlarında bile ayakta durmasına yardımcı olan iki temel direğini kaybetmek demekti.
Ve eğer Grace böyle hissediyorsa, bunun çocuk için ne kadar zor olduğunu hayal bile edemezdi.
"Hadi, üstünü değiştirelim."
James Potter, onsuz hayatta kalamayacağı bu kıza inanılmaz derecede minnettardı. Onun için her şeyi yapıyordu, buna evle tek başına ilgilenmek de dahildi.
James sonunda ailesinin yatağında uyumaya gittiğinde, kız malikâneyi dolaşıp ortalığı toparlamaya başlıyordu. Yemek yapıyor, kıyafetlerini temizliyor ve hatta gelmeye başlayan mektuplarla ilgileniyordu.
"Beni bırakma Grace, onlar gibi değil."
"Seni terk etmeyeceğim James. Ne şimdi, ne de hiçbir zaman."
Grace ağzından çıkan bu sözlerin gerçek mi yoksa apaçık bir yalan mı olduğundan emin değildi. Etrafındaki şeylerin gerçek mi yoksa küçük hayal gücünün parçaları mı olduğunu artık çözemiyordu.
Geçmişte ona neşe veren anlar bile zihninde acı bir his bırakıyordu.
"Sadece bir ısırık daha James, çok iyi gidiyorsun," dedi kız dürtüyle.
"Yapamam Grace, doydum," diye cevap verdi kaşlarını çatarak.
Grace Valdez çocuğa sevgiyle gülümseyerek baktı. James iyileşmeye başlamıştı, anne ve babasının vefatından beri görmek istediği bir şeydi bu. James çoğu gün hâlâ kendini kötü hissetse de, ondan gelen küçük bir kahkaha bile kızı mutlu etmeye yetiyordu.
James Potter çok şey atlatmıştı, hepsi atlatmıştı. Ve en kötüsü de, bu onların suçu bile değildi. Acı çekiyorlardı ve hepsi de gücü iliklerine kadar arzulayan biri yüzünden.
İkilinin sohbeti pencereden gelen mavi bir ışıkla kesildi. Bu, onlara sevgili dostları Remus Lupin'i hatırlatan bir kurdun patronusuydu.
"Hogwarts'taki ölüm yiyenler, çabuk gelin."
********************************************************************
Her şey ne hızlı gelişti daha dün gibiydi Grace in evden kaçması şimdi ise aptal bir adam yüzünden bütün aileleri yıkıldı hayat cidden insana acı çektiriyor.
Sn 2 bölüm kaldı ondan sonra ne yaapağım bilmiyorum mutlu son bu kitap bundan eminim ama bu bitince kimle ilgili çevireceğimden emin değilim..
Remus ve Sirius ===>
Yine bir James aşkı ===>
Sadece Remus ===>Sadece Sirius===>
Regulus belki ===>Yada sizin istekleriniz???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni İyileştir I James Potter
Teen Fiction"Tutun bana Grace, düşüyorum Ve ben gerçekten sert düşüyorum." James Potter'ın iyileşmeye ihitiyacı vardı ve şanslı ki Grace Valdez doğuştan bir şifacıdır.