29

338 26 2
                                    


"Profesör, size söylemem gereken bir şey var."

Hogwarts, yedinci yıl.

GRACE Valdez'in ağabeyinden gelecek bir haber için uzun süre beklediği doğruydu. Ama böylesine yürek parçalayıcı bir şey gönderilmesini herhangi bir kız kardeş ister miydi?

James elinde mektupla geldiğinde kız, Gryffindor'larla birlikte Kara Göl'ün yanında oturuyordu.

Ama sonra kimden geldiğini görünce heyecanlanmış, rahatlamış ve hatta sabırsızlanmıştı. Theodore Nott ona yazmıştı, onca huzursuz haftadan sonra sonunda ona yazmıştı.

"Peki, aç bakalım!"

Grace mektubun içeriğinin ne anlama geldiğini bilmediği için ilk başta kafası karışmıştı. Ama bir süre sonra anladı ve anladı.

"Ne yazıyor?" diye sordu Peter Pettigrew.

"Hiçbir şey, sadece eve gelmemi yoksa başımın belada olduğunu söylüyor," diye yanıtladı kız tereddütle.

Bu bir yalan değildi, ama gerçek de değildi. Grace Valdez ne yapacağını bilemiyordu; sonuçta o sadece bir çocuktu. Öz kardeşi, hayatı boyunca örnek aldığı kişi, şimdi onun gerçek düşmanıydı.

"Gitmem gerek."

"Grace, bekle!"

Yüzündeki sıkıntıyı fark eden tek kişi James Potter'dı; hayal kırıklığı ve korkuyu aynı anda haykıran bir yüzdü bu. Yaşadığı halde öz kardeşini kaybetmenin, onun gözlerinin önünde değiştiğini görmenin nasıl bir duygu olduğunu bilmiyordu.

Theodore Nott kıza kendini değersiz ve sevilmemiş hissettirmişti. Arkasında, ne zaman düşse onu yakalamak için bekleyen birçok insan olmasına rağmen Grace Valdez kendini yalnız ve boş hissediyordu, sanki hiç kimsesi yokmuş gibi.

"Buraya gel G," dedi James onu göğsüne yaklaştırırken.

Kız ne yapacağını düşünüyordu. Bir milyon hayatı kurtarmak ve kendi hayatını feda etmek mi, yoksa kendi hayatını kurtarmak ve bir milyon hayatı daha feda etmek mi?

Ancak Grace Valdez bir Nott değildi. Asla olmadı ve olmayacak.

"Profesör Dumbledore'la konuşmam gerek."

"Seninle gelmemi ister misin?"

"Hayır, bunu tek başıma yapmalıyım."

Müdürün odasına doğru yürürken, Grace oraya yaklaştıkça içindeki gerginliğin arttığını hissedebiliyordu. Profesörle konuştuğu tek zaman, Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nın ilk toplantısı sırasında olmuştu.

Ondan sonra pek çok öğrenci şikâyet etmişti. Hain olanın büyük olasılıkla o kız olduğunu ve onun bir Nott olarak doğduğunu, onlardan daha farklı olmasının mümkün olmadığını söylemişlerdi.

Ama Albus Dumbledore gerçeği, gerçeği biliyordu. Grace Valdez ailesine hiç benzemiyordu, sonuçta o bir Hufflepuff'tı.

"Bayan Valdez, ben de sizi bekliyordum. Gelin, içeri girelim."

Albus Dumbledore en başından beri bu kızın kaderinde büyük, özel bir şey olduğunu biliyordu. Nott ailesinin tek kızının Hufflepuff'a ayrıldığını gördüğü anda anlamıştı. O, dünyayı kendi küçük elleriyle yok etmek yerine kurtaracaktı.

"Profesör, size söylemem gereken bir şey var."

Ve böylece kız bildiği her şeyi anlattı. Öz kardeşinin ona gönderdiği mektubun içeriğinden, Malikâne'deyken gördüğü şeylere kadar. Grace Valdez sadakatini kanıtlamak için doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmıştı.

Savaş insanları değiştirmiş, en masumlarını bile kötü bir tür haline getirmişti. Ve en sessizlerini de en cesurlarına dönüştürmüştü.

"Bayan Valdez, inanılmaz bir iş başardınız. Onlara karşı durduğunuz için sizinle gurur duyuyorum, harika bir iş çıkarıyorsunuz."

"Teşekkür ederim Profesör."

Kara Göl'e doğru yürürken, kız kardeşinin kendisine yazdıklarını düşündüğünü hissedebiliyordu. Tüm hayatlarını birlikte geçirmişlerdi, sadece ikisi. Theodore onu yetiştiren, onu bugünkü kız haline getiren kişiydi.

Ve o zaman bile, ona gönderdiği mektupla bir şeyi kanıtlamıştı. Hayatındaki tüm insanlar arasında Theodore Nott ona en yabancı olanıydı.



****************************************

Theo sonradan iyi olucak buna sonsuz gücümle inanıyorum.

Beni İyileştir I James PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin