Genç kadın ellerini boğazına sararak uykusundan sıyrıldı. Nefes alamıyordu. Yine. Tırnaklarını boğazına geçirdiği sırada çıkardığı hırıltılı sesleri duyan Pars odaya girdi. Hastaneden çıkalı on beş gün olmuştu. Asena itirafta bulunmadığı halde geçici olarak tanık koruma programına alınmıştı ve geride bıraktığı günlerde yanında olan kişi komiserdi. Dışarıda başkalarının olduğunu bilse de onun gördüğü sadece komiserdi. Pars artık alışkanlık haline getirdiği şekilde komodinin çekmecesinden ilacı alıp kadının dudaklarının arasına yerleştirdi. Ensesinden tutarak yataktan doğrulmasına yardım ettikten sonra yumuşak sesiyle "Nefes al," dedi. İlk günlerde geçirdiği krizlerde daha çok yorulmuşlardı çünkü bir türlü Asenanın nefes almasını sağlayamıyordu. Şimdi daha tecrübeliydi. İhtiyacı olanın sadece ilaç olmadığını anlamıştı. Güvende hissetmediği sürece ilacı içine çekmiyor, nefes almak istemiyordu. Nedenini anlamak da zor değildi. Kan kokusunu soluma korkusu ölüm korkusundan fazlaydı.
Asena sonunda nefes alabildiğinde Pars yatağın kenarına oturdu. "On beş gecenin on birinde uykundan kriz geçirerek uyandın," derken yüzünde rahatsızlığını fazlasıyla belli eden bir ifade vardı. Durumun normal olmadığını anlamak için doktor olmasına gerek yoktu. Gün içinde bile kriz geçirdiği oluyordu. "Ne oluyor, Asena?"
"Astımın evreleri var. Sanırım artık üçüncü evredeyim."
"Kaç evresi var?"
Parsın gözlerinde görmeye alışık olmadığı endişeli ifadeyi çatık kaşlarla izleyen kadın "Dört," dedi. En azından doktorun ona söylediği buydu. Dört evre kendi içinde de farklı evrelere bölünüyordu fakat o kadarını dinlememişti. Doktor onunla konuştuğunda annesiyle babası öleli daha birkaç gün olmuştu. Birinci evrede olmasına rağmen o dönemde her gün kriz geçirdiğinden Kerim Ak kızı hastaneye götürmek zorunda kalmıştı. Annenizle babanızın cesetlerinin arasından alındıktan birkaç gün sonra birinin kendi sağlığınız için söylediklerini önemsemeniz pek mümkün değildi. İşin garip yanı Asena sonrasındaki yıllarda da doktoru dinlememeye devam etmişti. Sadece Beyefendinin zoruyla kontrollere gidiyor, verilen ilaçları alıyordu.
"Dördüncü evreye geçtiğinde ne olacak?"
"O zamana kadar hayatta kalacağımı sanmıyorum."
Pars da sanmıyordu ama nedense bunu duymaktan hoşlanmamıştı. Şimdiye kadar ölümü kabullenen insanları anladığı herhangi bir an olmamıştı. Karşısındaki kişi kardeşini zehirleyenlerden biri olsa bile aynı hissediyordu. "Geçersen ne olacak?" Asenanın biraz olsun yaşamak için mücadele etmeyişi sinirlerini bozuyordu. Üstelik konuşması Beyefendisine ihanet de olmayacaktı. Emir Kerimden gelmişti. Buna rağmen susuyor, hapse girmeyi seçiyordu. Ölümü seçiyordu. Yaşayabileceği hayatın hayalini kurmuyordu. Hiç.
"Her evreye geçtikçe ilaç kullanımı artıyor, krizlerin arasındaki süre azalıyor. Son evrede günlük hayatımı daha çok etkileyecek. Bana sorarsan bir noktada artık ilacı bile soluyamayacak halde olacağım."
"Ve bu halde hapse girmeyi tercih mi ediyorsun?"
Asena sızlayan boğazını ovuşturarak "Ölüm hiçbir zaman gözümü korkutmadı," dediğinde ses tonu samimiyetini belli ediyordu. Ölümden korkması için ne gibi sebebi vardı ki? Annesi işkence edilerek, her noktasına kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Babası alnındaki delikle annesinin yanında yatıyordu. İkisinin de gözlerinde aynı ifade vardı. Çaresizlik. Asena o bedenlerin arasında yatmıştı. Beş gün boyunca ailesinin kanı yorganı olmuştu. Komiser ölümden korkmasını mı bekliyordu? Çok beklerdi.
"Ailenden geriye kimse kalmadı mı?"
"Beyefendiden başka mezarıma gelecek kimse yok."
Derin bir nefesi ciğerlerine dolduran adam tek kelime etmeden odadan çıktı. Asena hastaneden ayrılana kadar araştırma yapmış ve bazı şeyler öğrenmişti ama öğrendikleri kafasını daha da karıştırmak dışında işe yaramamıştı. Melih Yücel Kerim Ak'ın sağ koluydu. Bu işlere girdiğinde de, yükselirken de yanında olan kişiydi. Tüm kirli işleri halleden oydu ve gerçekliği ispatlanmasa da Melih Yücelin rehin alınan Kerim Ak'ı kurtarmak için bir gecede yirmi yedi kişiyi öldürdüğü söyleniyordu. Tek başına. Aralarındaki bağın ne kadar kuvvetli olduğu bundan bile belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Kaybolan Hayatlar
Short Story"Asena Yücel, uyuşturucu imalatından ve satışından tutuklusun. Susma hakkına sahipsin." Kelepçeyi taktıktan sonra bileklerini birleştirerek kadının ellerini tüm gücüyle sıktı. Ona ve patronuna karşı hissettiği nefretin tarifi yoktu. Bugünü o kadar u...