"Bir ihbar daha geldi."
Pars Kasımdan gelen yeni bilgiyle bakışlarını bilgisayardan ayırdı. Asenanın onu bayıltarak kaçmasının üzerinden altı gün geçmişti. Bu altı günde Kerim Ak'a ait on üç mekan farklı şekillerde yok edilmişti. Bazıları yakılmış, bazıları patlatılmış, bazıları da içindeki uyuşturucu ve çalışanlarla birlikte polise ihbar edilmişti. Etrafta kameralar olduğundan bunları yapanın Asena olduğunu biliyorlardı ama hiçbir şekilde kadını yakalayamıyorlardı.
"Neresi?"
"Anladığım kadarıyla yeni açılan mekanlardan biri çünkü kulağımıza gelmemişti."
"Ne yapmış?"
"Dört kişi aşırı dozdan ölmüş. On bir kişi dışarıda bağlı halde bulunmuş. Mekan yine yakılmış."
"Görüntü var mı?"
Kasım "Gel," deyip kendi bilgisayarını açtı. Asena her ne yapıyorsa açıkça yapıyordu. Etrafta mutlaka bir kamera oluyordu ve kadın kamerayı oynatarak mekana yaptıklarının kayıt alınmasını sağlıyordu. Bu sefer de aynısını yapmıştı. Kamerayı oynatarak mekanın görünmesini sağladıktan sonra yine dudaklarını oynatarak geliyorum demişti. Asena Yücel Kerim Ak'a savaş açmıştı ve onların dünyasındaki herkes artık bunu biliyordu.
Pars gözünü bile kırpmadan kadının mekana girişini izledi, içerideki kargaşanın sesini dinledi. On dokuz dakikanın sonunda Asena yakalanan on bir kişiyi sırayla dışarı sürüklemeye başladı. Dışarı çıkardığı her kişiden sonra duruyor, ilacını kullanıyordu. Herkesi mekandan çıkarmasının ardından kameranın görüş alanının dışından benzin dolu bidon getirdi. Çakmağı yakışı, geri gidip yere oturarak yarattığı manzarayı izleyişi başka zamanda olsa Pars için fazlasıyla keyifli olurdu. Asena Yücel Kerim Ak'ı defalarca ipten almıştı. Hala dışarıda olmasının, tutuklanmamasının arkasındaki isim oydu. Tam da bu yüzden yaşananlardan ve izlediklerinden keyif almalıydı fakat yapamıyordu. Çünkü yangın başladıktan üç dakika sonra Asena kriz geçirmişti. Çırpınışlarını, nefes alma çabasını izlemek berbattı.
Her evreye geçtikçe ilaç kullanımı artıyor, krizlerin arasındaki süre azalıyor. Son evrede günlük hayatımı daha çok etkileyecek. Bana sorarsan bir noktada artık ilacı bile soluyamayacak halde olacağım.
Son evreye geçmiş gibi görünüyordu. Üstelik bu, altı gün içinde olmuştu. Çünkü tedavi görmesi gerekirken etrafta dolaşıyor, insanlarla dövüşüyor, mekanları patlatıyor ya da yakıyordu. Böyle devam ederse ne kadar süre daha hayatta kalacaktı? Ya açtığı savaş? O savaştan sağ çıkabileceğine gerçekten inanıyor muydu? Bu haldeyken Kerim Akla nasıl mücadele edebilirdi ki?
"Arşivden haber var mı?"
Aldığı "Daha bulamamışlar," yanıtıyla derin bir nefes aldı. Asenanın ailesinin yaşadığı ve öldürüldüğü evin adresini bulmaya çalışıyorlardı çünkü Parsın tahmini ikisinin yüzleşmesinin orada gerçekleşeceği yönündeydi. Altı gün. Nasıl oluyordu da altı günde kadını da, adresi de bulamıyorlardı? Anlamıyordu. Üstelik sabrı tükenmek üzereydi.
💉
Araba durmadan dışarı atladı Pars. Yeni bir ihbar gelmişti ve mekanın Kerim Ak'a ait olduğu bilgisine sahiplerdi. Yangın başlayalı on üç dakika olmuştu. Bu da Asenanın yakınlarda olabileceği demekti. "Etrafı arayın! Asena Yücel buralarda olabilir!" Koşmaya başlamadan önce "Sakın ateş etmeyin!" diye uyarıda bulundu. Kalbi boğazında atıyordu. Buralarda olabilirdi. Hala onu kurtarabilirdi.
Dakikalar birbirini izlerken Parsın umudu tükenmeye başlamıştı. Mekanın arkası ormanlık alandı. Kadının burada olabileceğini düşünmüştü. Hastalığı yüzünden koşamaz, uzun süre yürüyemezdi. Olay sırasında etrafta araba görülmemişti. Çok inanmıştı. Onu bulacağına öylesine inanmıştı ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{Tamamlandı} Kaybolan Hayatlar
Short Story"Asena Yücel, uyuşturucu imalatından ve satışından tutuklusun. Susma hakkına sahipsin." Kelepçeyi taktıktan sonra bileklerini birleştirerek kadının ellerini tüm gücüyle sıktı. Ona ve patronuna karşı hissettiği nefretin tarifi yoktu. Bugünü o kadar u...