"Film izlemeye başlayalım mı yoksa siz bütün gece birbirinize bakıp duracak mısınız?"
Han'ın konuşması ile dikkatler oraya dönmüştü. Taehyung koltukta geriye yaslanıp rahat edeceği konuma geldi. Ben de aynı şekilde geriye yaslandım ve duvarda oynatılan filme odaklanmaya başladım. Neyse ki film daha yeni başladığı için önemli yerlerini kaçırmamıştım.
Canım patlamış mısır istediği için masaya doğru eğilip almayı planlamıştım ancak Taehyung bileğimden tutup beni durdurdu ve elinde tuttuğu kaseyi aramıza koydu. Bakışlarım ona aheste aheste çıktı. Bana gülümseyerek baktığı için ben de gülümsedim ve ortamızdaki kaseye elimi daldırıp avucuma sığacak kadar mısır aldım ve geriye doğru tekrar yaslandım.
İki saat su gibi akıp gittiğinde film de bitmişti. Filmin sonu hüzünlü bittiği için şu an salya sümük ağlıyordum. Film bittiğinden dolayı gerçek dünyaya dönmüş ve bakışlarımı etrafta gezdirmiştim.
Hana da tıpkı benim gibi ağlıyordu. Ama o ağlarken bile güzel gözüküyordu. Hana ile göz göze geldiğimizde onun da ağlaması ile daha çok ağlamaya başlamıştım. Taehyung ortamızda ki kaseyi masaya bıraktı ve bakışını Hana ve benim üzerimde dolaştırdı.
"Size inanamıyorum. Böyle şeylere ağlıyor musunuz gerçekten?" Dedi ve masada duran selpağın birini bana diğerini Hana' ya uzattı.
"Nunamın küçüklükten beri her şeye ağladığını biliyorum ama Jungkook Hyung sende mi ya?" diyerek yerinden kalkarak projeksiyonu kapattı.
Taehyung'un verdiği selpak ile gözümü ve burnumu sildim. Ağlamam yavaşlamıştı ancak hala hıçkırıyordum.
"Maria başına geleni hak etti bir kere neden üzülüyorsunuz ki" Han'ın konuşması ile inanmayan gözler ile ona baktım.
"Ne?"
"Hyung neden şaşırdın ki? Hepsi Maria'nın suçu değil miydi?"
Olumsuz anlamda başımı iki yana sallayıp onu ret ettim. Kesinlikle ona katılmıyordum. Maria yerinde ben olsaydım aynısını ben de yapardım. Bu yüzden filmin sonunda bu kadar üzülmesi doğru değildi.
"Taehyung Hyung sence de suçlu Maria değil mi? Sırf arkadaşı sevgilisini seviyor diye ondan ayrılması ne kadar doğru?" Han, Taehyung'a ithafen konuşmuştu. Taehyung cevap vermeden bana bakmış ve suskunluğunu sürdürmüştü.
"Sen arkadaşlıktan ne anlarsın öküz" Hana yerdeki terliklerinden birini Han'a doğru fırlatmış ama isabet alamamıştı.
"Vuramadı ki vuramadı ki haha" Han enerji enfekte edilmiş gibi oradan oraya koşuşturmaya başlamıştı. Gözlerimi Taehyung'a dikip baktım. Ona baktığımı fark ettiğinde 'noldu' der gibi kaşlarını kaldırdı.
"Sen ne düşünüyorsun?" Dedim. Onun ne düşündüğünü merak ediyordum. Yoksa o da mı Han gibi düşünüyordu.
"Arkadaşlığa önem vermesi çok güzel ancak arkadaşı uğruna güzel giden ilişkilerini bitirmesi saçmaydı. Ayrıca Liam onu seviyordu yani." Zuyduklarım ile önüme döndüm. Sanırım aynı fikirde olduğum tek kişi Hana'ydı.
Filmin konusu şu şekildeydi:
Maria ve Melissa çocukluk arkadaşıydı ve birlikte çok güzel bir çocukluk geçirmişlerdi. Ancak Melissa'nın beklenmeyen hastalığı yüzünden genç yaşta hastaneye yatmak zorunda kalmış. Bu sebeple asosyal ve içine kapanık biri haline gelmişti. Maria ise üniversiteye başladığı yıllar da tam anlamıyla hayatının aşkı olan Liam ile tanışmış ve sevgili olmuşlardı. Liam da Maria da birbirini çok seviyordu hatta okul bitince evleneceklerine bile inanıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
QUERENCİA~ Taekook
FanfictionQuerencia: insanın evi gibi gördüğü,kendini güvende hissettiği yer Taehyung: Jungkook belki inanmayacaksın ama ben yanındayken ilk kez evimde gibi hissetmiştim. Texting Düzyazı Omegaverse Taehyung Delta Jungkook Omega