04/07/23
İyi okumalar dilerimm 👯***
Kapıyı çekip evden çıktığımda bugünün gayet sıcak bir gün olduğunu fark ettim, artık Nisan'ın sonlarına geliyorduk ve yaz gelmişti. Kolumdaki izler yavaştan kaybolduğu için birazcık makyaj malzemesiyle kapatılacak bir şey kalmıştı, onu da halletmiştim. Dışardayken çok dikkatli olmam lazımdı sadece, kolumdaki bıçak izlerinden birileri kendime zarar verdiğimi düşünebilirdi çünkü.
Kısa kollu beyaz gömlek ile yeşil bir kumaş pantolon vardı üzerimde. İşte sürekli ayakta durduğum veya sürekli hareket halinde olduğum için bu kumaş, rahat pantolonlardan başka bir şey giyemiyordum. Sanem de öyle düşünüyor olmalıydı ki dolabında çeşit çeşit kumaş pantolon vardı. Kot tarzı pantolonlar ise yok denecek kadar azdı.
İşe geldiğimde çalışanların bir tarafta toplandığını gördüm, henüz müşteri yoktu çünkü kafe açılmamıştı. Eşyalarımı bırakıp onların yanına gittiğimde hemen yanımda duran kıza ne olduğunu sordum.
"Patron bu yılın yaz tatili izinlerini söyleyecekmiş."
Kafamı salladığımda yaklaşık yarım dakika sonra patron geldi, elinde birkaç kağıt tutuyordu ama onların bizimle alakalı olduğunu sanmıyordum. Bu kadının elinde her zaman kağıtlar olurdu ve hiçbir zaman o anda olduğu yerle ilgili kağıtlar olmazdı.
"Arkadaşlar, bu yılda yaz tatili izniniz toplam iki hafta. İsterseniz ikisini birleştirip bir anda kullanabilirsiniz, isterseniz ayrı ayrı bir hafta da kullanabilirsiniz. Sadece iki gün, üç gün diye parçalamayın, yeter, en fazla ikiye bölebilirsiniz dediğim gibi. Soracağınız bir şey yoksa ben çıkıyorum."
Onu gönderdikten sonra tam tezgahın arkasındaki mutfağa geçecektim ki, bugün tezgah görevlisi olan Tuna diye bir çocuk beni durdurdu.
"Selam Sanem," dedi gülümseyerek. Tatlı bir çocuktu ve birkaç kere bakışlarını üzerimde hissetmiştim, "Bu aralar çok soğuksun, bir sıkıntı mı var?"
Ah canım, sana sıkıntıyı anlatsam küçük dilini yutarsın...
"Yok," dedim kafamı sallayarak, "Mevsim geçişi ya, ondandır."
"Birkaç haftadır dikkatimi çekiyordu da sorayım dedim."
Sanem daha güler yüzlü veya enerjili bir kızdı anlaşılan. Benim kimseyle samimi olmama çabalarım onlara Sanem sanki böyle davranmaya başlamış gibi geliyordu.
"Dediğim gibi yok ama düşündüğün için çok sağol," dedim gülümseyerek.
"Ne demek," biraz daha bakıp elini ensesine attı, elleri uzun sarı saçlarının içinden geçti, "Aslında ben sana başka bir şey sormak istiyordum."
"Pekala," dedim ve devam etmesini bekledim.
"Bu hafta sonu işin yoksa, beraber bir şeyler yapalım mı?"
Kaşlarım hafifçe yukarı kalkarken anlık içimden bir düşünce seli geçti. Bilmiyorum Tuna'cım her an bir ev lanetleme işi çıkabilir ya da yüzyıl önce yaşamış birileri beni ziyarete gelebilir. Benim hayatım biraz tuhaf da...
"Üzgünüm ama sanmıyorum," dedim mutsuz bir ifadeyle.
"Anladım," dedi başını sallayarak, "Kusura bakma rahatsız ettim."
"Yok, hiç sorun değil," dedim gülümseyerek, "Belki başka zaman arkadaşça çıkabiliriz."
O da gülümsediğinde mutfağa geçip önlüğümü giydim. Reddetmek zor olmuştu çünkü Tuna gayet tatlı bir çocuktu ama maalesef ben gayet tatlı bir kız değildim. Ben onun gördüğü kişi bile değildim ki. Acaba konuştuğu kişinin aslında konuşmak istediği kişi olmadığını fark ettiğinde insanlar nasıl tepki verirdi? Karşında olduğunu düşündüğün insanın aslında tamamen bambaşka birisi olduğunu görmek nasıl hissettirirdi acaba? Biraz düşündüğümde aslında bunun normal yaşamda da çok uzak olmadığını fark ettim. Evet her zaman doğa üstü bir olay yaşayıp ruhlar yer değiştirmiyordu ama karşındaki insanın olduğunu düşündüğünden çok daha farklı çıkması şaşırtıcı bir şey de değildi. Ruhları yer değiştirmek çok zordu belki, hatta neredeyse imkansız bir şeydi ama yalan söylemek kolaydı. Ayrıca yalan söylemek, karşındakinin çok daha fazla canını yakardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damarlardaki Hazineler
FantasiMilena Ravin, Lorisan isimli gezegende yaşayan bir öğretmen-askerdir. Bir gün ülkesinde çıkan beklenmeyen savaşın sonucunda vurulur ve savaş meydanında ölür. Hayatının bittiğini zannederken, tamamen yanıldığını fark etmesi uzun sürmez. Çünkü uyandığ...