06/06/23
İyi okumalar dilerim 🧡***
Sanem'den mesaj almamın üzerinden 1 saat geçmişti. Atlas, Clarissa ve grubumuzdan Maria ile evimdeydim. Esmer, uzun boylu kızla yolda karşılaşmıştık ve Lorisan ile ilgili bir şey olduğunu öğrenince o da bizim peşimize takılmıştı. Şimdi yarım saattir evdeki koltukta oturmuş, kolumdaki yaraya bakıyordum. Diğerleri de tepemde toplanmış benimle beraber bakıyorlardı, hepsi çok yakınımdaydı ve çekilmeyi düşünmüyorlardı büyük ihtimalle.
"Farkında mısınız bilmiyorum," dedim artık kolumu kapatırken, "Biz baktıkça değişen bir şeyler olmayacak."
Onaylarak geri çekilirlerken "Bunu duymaya ihtiyacım vardı," diye söylendi Maria.
Kızlar farklı koltuklara geçerken Atlas yanıma oturdu, gözlerimi yere diktiğimde hissettiğim bakışlarla kafamı kaldırıp yanımdaki adama baktım. Ona baktığımda bakışlarını başka yöne çevirmedi ya da dümdüz durmadı. Gülümsedi. Hem de öyle tatlı gülümsedi ki içimdeki tüm sıkıntıları alıp götürmüştü sanki. Yanaklarımı ateş bastı, o kafasını çevirmeden ben çevirdim, yanaklarımdaki ateşin daha fazla büyümesini istemiyordum çünkü.
"Şimdi ne yapacağız?" dedim sesimi düzgün tutmaya çalışarak. Ne olmuştu bana böyle?
"Kalem var mı?" dedi Maria ayağa kalkarak. Ona kitaplığı gösterdiğimde oraya yöneldi, kitapların önünde birkaç kalem vardı çünkü. Sanırım Sanem o kalemlerle kitapların altını çiziyordu.
Hızlı adımlarla raftan bir kalem alıp geldiğinde Atlas ile arama oturdu, Atlas da ayağa kalktı. Neden kalktı bilmiyordum ama ona bakamadan Maria kolumu açmamı rica etmişti bile. Tekrar kolumu açtığımda ince ince koluma yazılmış pardon kazılmış olan yazı orada artık kurumuş olan kan yüzünden bordo renginde kendini belli ediyordu. Maria kalemi eline alıp kolumun üzerinde beni huylandırarak bir şeyler yazmaya başladığında kendimi Voldemort'un işaret verdiği müritlerinden biri gibi hissediyordum.
Geri çekildiğinde ne yazdığına baktım ve sesli okudum,"Kalem bul."
"Gerçekten kısa ve net," Clarissa da kalkıp odanın içinde dolanmaya başlamıştı şimdi de birden herkesin ayakta durası gelmişti sanki.
"Şimdi tek yapmamız gereken Sanem'in kalem bulmasını beklemek sonra konuşabiliriz," Maria bunları dedikten sonra diğerleri gibi ayağa kalktı, "Umalım ki onlar bir şey biliyor olsunlar."
"Öyle bir durumdayım ki umduğum tek şey hepsinin iyi olması, başka hiçbir sey istemiyorum."
Maria'yı yolcu etmek için kalktığımda Clarissa ve Atlas'ın birbirlerine hiçbir şey söylemeden öylece baktıklarını gördüm. Clarissa Atlas'tan hoşlanmıyordu, bu bir gerçekti. 'Onu ne kadar iyi tanıyorsun ki?' diye sorabilirsiniz ama bazı insanları tanımak için öyle uzun zaman gerekmezdi işte. Bazı insanlar şeffaf olurlardı, dobra olurlardı, onların ne düşündüğünü öğrenmek için 40 yıllık dostu olmanız gerekmezdi. Bazı insanlar ise tam tersi, 40 yıl dostu olsanız bile aklından geçeni bilemezdiniz. Clarissa kesinlikle ilkiydi, onun yüz ifadesinden bile şu an Atlas hakkında ne düşündüğünü tahmin edebiliyordum. Atlas ise ikincisi gibi görünüyordu. Clarissa'ya o kadar hissiz bakıyordu ki aklından ne geçtiğiyle ilgili bir tahminde bulunmak çok zordu.
Bense dışardan bakılınca nasıl bir insan olduğumu bilmiyordum, çünkü kendi içimde bile ne düşündüğümü tahmin edemiyordum. Zihnimde kendi kendimi yanıltan bir sürü şey vardı, içimde çözmem gereken onca sorun varken dışardan bu kadar kolay görünmeyi bekleyemezdim zaten. Birisi olmayı istesem Atlas gibi olmayı isterdim belki de. Evet, duygularının olması insan olmanın en önemli ve en normal özelliğiydi ama onları şeffaf göstermek de büyük bir zayıflık göstergesiydi. Zamanı gelince onları saklamayı öğrenmek gerekliydi, hatta bazen onlar hakkında yalan söylemek gerekliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damarlardaki Hazineler
FantastikMilena Ravin, Lorisan isimli gezegende yaşayan bir öğretmen-askerdir. Bir gün ülkesinde çıkan beklenmeyen savaşın sonucunda vurulur ve savaş meydanında ölür. Hayatının bittiğini zannederken, tamamen yanıldığını fark etmesi uzun sürmez. Çünkü uyandığ...