25/08/23
İyi okumalar dilerimm ✨Taylor Swift - I can see you
[Çünkü koridorda beni beklediğini görebiliyorum
Ve seni benimle duvara yaslı bir şekilde görebiliyorum
Ve bebeğim, eğer seni görebildiğimi bilseydin, ne yapardın?]***
Bulaşıkları makineye dizme işim bitince doğrulup ayağımla makinenin kapağını kapattım. Bir iş günü daha bitmişti, önlüğümü çıkarıp dolabıma koyarken sabah karşıma çıkan ve yol boyunca durup durup baktığım, işe geldiğim gibi de dolabıma atıp aklıma gelmemesi için bir saniye durmadan çalıştığım bir nottu bu. İşe yaramamıştı gerçi çünkü ne yaparsam yapayım yine not aklıma geliyordu. Yine aynı kişiden gelmişti ve bu sefer bazı şeyleri çok daha açık belli etmişti.
"Sana yardım etmeyi çok isterdim, bilirsin, o konuda."
"O" konuyu tabii ki biliyordum. Notu okuduğum an hangi konu olduğunu anlamıştım zaten. Okumayı bitirdiğim an ise yere çöküp ağlama isteğiyle dolup taşmıştı içim. Hayatım yeterince zordu. Her gün saatlerce bir başkası gibi davranmak zorunda kalıyordum. İşler bir kere de istediğim gibi gitse olmazdı değil mi? Bir kere de her şey açık olsa, her şey kör düğüm ile bağlanmış olmasa mesela? Beni düşünen yoktu. İnsanlar bencil olduğumu düşünebilirdi ama yaşadığım bu olayda her şeyin odak noktası benmişim gibi hissediyordum.
Laura benimle konuşmuştu, diğerleri de koluna yazmıştı ama Lorisan'dan bizimle konuşan sadece Sanem olmuştu. James iletişime benimle geçmişti. Atlas benimle tanışmıştı. Adel benimle kalıyordu. Bu notlar da her şey gibi benim etrafımda belirmişti. Üstüne üstlük benimle dalga geçer gibi konuşuyordu.
Sinirle dolabın kapısını hızla çarpıp önce odadan sonra dükkandan çıktım. Daha fazla sinirli olamayacağımı düşündüğüm an hızla yürürken bir anda duraksadım ve karşı kaldırıma baktım.
Bu. gerçek. olamazdı.
James Dennis, hiçbir şey olmamış gibi benim iş yerime gelecek yüzsüzlüğü yapmış olamazdı.
Gözlerimi sinirle yumup birkaç saniye bekledim ve onu görmezden gelip kendi yolumdan yürümeye devam ettim. Eğer birazcık aklı kaldıysa onunla konuşmanın hayatımda istediğim son şey olduğunu anlayıp beni yalnız bırakırdı. Yaklaşık beş dakika sonra arkamda duyduğum adım sesleriyle bu düşünceyi unuttum.
Sanırım kafasını yere biraz sert çarpmıştı, yoksa asla benim karşıma çıkacak cesareti asla bulamazdı.
Durup arkamı dönüp baktığımda o da durdu. Ağzını açıp geri kapattı, vücudumu tamamen ona doğru çevirip sinirle bir adım attım.
"Ne var?" dedim öfkeyle. "Canına mı susadın sen?"
"Sanem," dedi kısık bir sesle, "Lütfen beni dinle."
"Dinlemem neyi değiştirecek sanki?" dedim üzerine bir adım daha atarak, "Yaptıklarının hesabını ödeyebilir misin?"
Çevremizdeki insanlar bize kısaca bakıp geçiyorlardı. Kısık sesle konuşmamıza rağmen dikkatleri üzerimize çekmiştik. Bu yüzden geriye bir adım attım.
"Ödeyemem," dedi bu sefer o bir adım atarak, "Ama lütfen konuşalım. Benim canım gerçekten çok acıyor."
"İyi," dedim tekrar geriye bir adım atarak, "Bunu bildiğim iyi oldu."
Geri dönüp yürümeye devam ettim. Arkamdan birkaç adım geldi ama sonra bıraktı, işe yaramayacağını anlamış olmalıydı. Canım acıyor. Ciddi miydi bu şimdi? Gelip benim ruhumun içinde olan bir şeyi benden almaya çalışırken, damarlarımdan akan kanı değiştirmeye çalışırken benim canım acımamış mıydı? Gelip bana fiziksel olarak yaşayabileceğim en büyük acılardan birini yaşatıp sonra canının acıdığını mı söylüyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damarlardaki Hazineler
FantasiMilena Ravin, Lorisan isimli gezegende yaşayan bir öğretmen-askerdir. Bir gün ülkesinde çıkan beklenmeyen savaşın sonucunda vurulur ve savaş meydanında ölür. Hayatının bittiğini zannederken, tamamen yanıldığını fark etmesi uzun sürmez. Çünkü uyandığ...