Sertab Erener - Olsun"Bırak," diye bağırdım. Bileklerimden sıkıca tutuyordu şerefsiz.
Artık bacaklarımı hissedemiyordum, ayakta duramıyordum. Sesim çıkmıyordu sanki. "Oğlum nerede?""Kes çeneni artık, seni mi dinleyeceğim?!" Dişlerimi sıktım acıyla, bir o kadar da öfkeyle. Gözlerine odaklandığımda, siyah gözlerini gözlerime odakladığı anda özel bölgesine bacağımın dirseğiyle vurdum.
Bir anlık refleksle geriye çekildi, sızlandı... Hiç beklemeden siyah kapıya koşmaya başladım... Arkamdan bağırması beni ürkütmüştü.
"Dur, bir yere kaçamazsın!"Kapıyı açtığım anda karşıma dikilen asık suratlı adamla göz göze geldik. Acıyla nefesimi verdim. Gözlerimi kapatıp açtım, acışıyordu artık.
"Ne olur, bırakın gideyim..."29 Saat Önce...
"Anne, pamuk şeker alacağız değil mi?" Nefesimi verdim. Kerim uyumak bilmiyordu. Yatakta yatıyordu ama durmadan soru soruyordu. Yorgunlukla gülümsüyordum. "Alacağız oğlum. Ama şimdi uyumamız lazım. Yarın alırız tamam mı?"
İki büyük dişini göstererek gülümsedi. "Yaşasın. Hemen uyuyacağım, sabah olacak."
"Evet," dedim daha sonra gülümseyerek. Eğilip yanağına küçük bir öpücük bıraktım. "İyi uykular."
"İyi uykular anneciğim."Odama geçtiğimde üzerimdeki ceketi çıkardım. İşten geldiğimde, Kerim' le ilgilenmekten vakit olmuyordu hiçbir şeye. Onu mutlu edemeyince bende üzülüyordum. Elimden geldiğince gülümsetiyorum.
Yorgundum, fazlasıyla yorgundum. Geçip yatağa otururken gülümsedim. Güzel oğlum benim. Kelimeleriyle gülümsetiyordu hep beni.
Yatağa geçip yorganı göğüslerime kadar çektim, derin bir nefes alıp verdim daha sonra.
Boş beyaz duvarı izlerken çok bitkin olduğumun farkındaydım. Sanki artık gücüm kalmamıştı, tükeniyordu.
Herşey oğlum içindi. Kerim içindi. Onun için yapamayacağım şey yok.
Çok büyük mücadelelerle büyüttüm Kerim'i, o zamanlar babası yoktu. Şu anda da olmadığı gibi. Onun gerçek yüzünü gördükten sonra zaten bir daha hiç istemedim onu. Sevsem de istemedim. Kerim'e hep babasının kötü biri olduğunu, beni zor durumda bırakıp gittiğini söylüyorum. Yaptığım yanlış mı, bence değil. Benim yaşadığım zorlukları, rezillikleri bir ben bir de Allah bilir."Anne."
Kerim'in sesiyle, hemen ayağa fırladım diyebilirim. Hızla odadan çıkıp Kerim'in odasına girdim. Yatakta doğrulmuş oturuyordu. Bana baktığında kafasını salladı. "Ne oldu oğlum?"
Çok korkmuşa benziyordu, kaşlarımı çattım. "Dışarıdan sesler geldi," dedi korkuyla. Hemen yanına ilerleyip oturdum. Sımsıkı sarıldım daha sonra. "Tamam Kerim, birşey yoktur. Buradayım bak."
Minicik elleriyle sarıldı sarılabildiği kadar. Yutkundum.
"Anne gitme, ben korkarım."
"Tamam buradayım, gitmiyorum bir yere."Art arda silah sesleriyle gözlerimi kıstım, kaşlarımı çattım. Hemen sonra Kerim'in kulaklarını kapattım ellerimle.
"Anne ne oluyor? Korkuyorum."
Endişeyle pencereye baktım. 8. Kattaydık. Aşağıda birileri tartışıyor falan sa kolay kolay birşey olmazdı, ama Kerim titriyordu.Ellerimi çekip gülümsedim hafifçe. "Yok birşey oğlum. Gel bakalım, bugün birlikte benim odamda uyuyacağız."
Ayağa kalkar kalkmaz Kerim'i kucağıma alıp diğer odaya geçtim.Kerim'i yatağa bıraktığımda hızla kapıyı kapattım. Geri geçip yatağa yerleştiğimizde yorganı Kerim'in boyuna göre ayarladım. Sımsıkı sarıldım daha sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Topraktan Yağmura
Novela JuvenilYağmur: Sözünü tutacaksın değil mi Toprak? Toprak: Sen tutarsan bende tutarım kadın. Yağmur: Kadın? Yağmur: Düzgün konuş benimle Toprak: Kötü birşey mi söyledim ki Toprak: Kadınsın Toprak: Hemde ne kadın Toprak: Woman