14. Bölüm "Yağmur Toprak'ındır." (FİNAL)

36 3 0
                                    



Rafat Hasanlı- Senin Gibi Birisini Bulamam

Acıyla karışık gülümsedim. Toprak karşımdaydı, oğlumla oynuyordu.
Mücahit' le bir adam karşılıklı oturmuş konuşuyorlardı. Adamın yanında bir kadın vardı, ikisi de yaşlıydı.

Toprak'la göz göze geldiğimizde ayağa kalktı. Gülümsedi, bende gülümsedim acıyla.
Ellerini iki yana açtığında daha da gülümsedi. "Kadınım..."

Atladım boynuna. Sımsıkı sarıldım. Ellerini belime sardı sıkıca.
"Geldin." dedim sessizce. Boynuma küçük bir öpücük bıraktı.
"Hiç gidemedim ki kadın," dedi sessizce. "Bırakamam ki seni."

Yavaşça ayrıldığımızda gülümsemeye devam ettim.
Kaşlarını çattı yüzüme baktığında. "Yanağına ne oldu?" dedi hemen sonra.

Kafamı salladım hafifçe. "Önemli birşey değil. Sen nasıl gelebildin, Semih nerede?"

Ellerini yanaklarıma yerleştirdi. "Merak etme, herşey yolunda. Gideceğiz buradan."

"Oğlum."
Adamın sesiyle kafamı çevirip baktım. Toprak ellerini geriye çekti. Adam ayağa kalktı, kadın da kalktı. Bunlar Toprak'ın annesiyle babasıydı.

"Evet baba." dedi Toprak. Kerim Toprak'ın elini sıkıca tuttu, gülümsemeden edemedim.

"Gidebiliriz. Hazır mısınız?"

Toprak bana baktı ardından Kerim'e baktı. "Hazırız baba. Gidelim."

Kaşlarımı çattım. Semih neredeydi? Ne kadar kolaymış herşey Toprak olunca.

"Oley," dedi Kerim gülerek. "Toprak abiyle kalacağız."

Gülümsedim. Toprak'la gözlerimiz birleştiğinde kafasını salladı hafifçe. "Çantanı al gel, bekliyorum."

Kafamla onayladım. Hızla kapıya ilerledim. Merdivenlere yöneldim.

...

Kapının önünde beni bekliyordu Toprak. Elimi sımsıkı tuttuğunda kafamı salladım gülümseyerek. "Kerim nerede?"

"Arabaya geçti. Gel hadi."

Hızla dışarıya çıktık. Elimi sımsıkı tutuyordu. Ne kadar değişikti, iki saat önceye kadar ümidim tükenmişti. Ama Toprak yine gelip kurtarmıştı beni, bizi.

Arabaya yerleştiğimizde Kerim arka koltukta oturuyordu. Kemerini de takmıştı bebeğim. Toprak'la emniyet kemerimizi taktık.

Son hızla yola koyulduğumuzda önümüzde ve arkamızda bir sürü araba vardı. Ordu gibiydi resmen.

"Toprak nasıl oldu bu?" diye sordum çok geçmeden. Kısa bir ara bana baktı. "Ne nasıl oldu kadınım?"

Gülümsedim. Yüzündeki neşe beni daha da mutlu ediyordu.

"Güçlüyüm işte kadın," dedi gülerek. "Kocan çok güçlü."

Bende güldüm. Kocam mı?
"Öyle değil mi aslanım?" dedi Kerim'e bakıp. Kerim'de güldü, elleriyle ağzını kapattı. "Evet Toprak abi."

"Tamam yola bak Toprak," dedim gülerek. Daha da gaza bastı hemen sonra.
Kerim neden soru sormamıştı? Şaşırtmıştı beni.

"Nereye gidiyoruz biliyor musun anne?" dedi Kerim gülümsemelerinin arasından.
Kafamı salladım, Toprak'a baktım tekrardan. "Bilmiyorum oğlum. Nereye gidiyoruz?"

"Ben biliyorum anne. Dedemle nenemin yanına gidiyoruz."

Daha da gülümsedim. "Toprak." dedim hemen sonra. Gülümsedi, güzel dişlerini de gösteriyordu. "Kadınım."

Topraktan Yağmura Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin