12. Bölüm "Güvenmek"

16 1 0
                                    


Babamla annem gelmişlerdi. Yaklaşık 2 saattir oturuyorduk. Toprak tam karşımda oturuyordu, annem hemen yanımdaydı, sarılıyorduk.

Kerim babamın kucağındaydı. Yüzümdeki gülümseme hiç gitmeyecekmiş gibi gülümsüyordum.

"Dede harikaydı lunapark biliyor musun?" dedi Kerim gülümseyerek.
Babam hemen kafasını salladı Kerim'e bakarken. "Öyle mi, her zaman gideriz o zaman torunum."

"Gidelim gidelim."

Toprak'a baktım gülümseyerek. Kaşlarını çattı gülümseyerek bakarken. Ne güzel bakıyordu öyle.

Annem gülümsemesini eksik etmezken ayağa kalktı.
"Toprak oğlum akşam yemeğine sende kal, o kadar yardım etmişsin yavrularıma. Böyle gitme İstanbul'a." dedi Toprak'a bakarak daha sonra.

Toprak o güzel tebessümüyle baktı anneme. "Çok isterim ama, gitsem daha iyi olur."

Yüzümdeki gülümseme giderken yutkundum. Annem hemen kapıya doğru ilerlemeye başladı.
"Olmaz öyle, yemeğimizi ye bir."

Annem dışarıya çıktığında Toprak babama baktı. Babam gülümsüyordu. "Israrlıdır biraz, mecbur kalacaksın Toprak," dedi babam.

Toprak'a baktığımda onaylamıştı, hafifçe gülümsedi bana baktığında. Kafamı salladım hafifçe. "Annemin yemekleri de çok güzeldir, uzun zamandır yemedik." dedim gülümseyerek.

Babama çaktırmadan göz kırptı gülümserken. Ne güzel gözleri vardı siyah siyah.

...

Kerim uyumuştu. Üzerimi değiştirmiştim, daha sonra aşağıya inmiştim. Toprak gitmişti, işi çıkmış.
Annemle ve babamla sofraya kurulduk, afiyetle yedik yemeklerimizi.

Bu huzuru hiçbir şeye değişmem. Canım ailem benim, çok ama çok özlemişim canlarımı.

Toprak'ta nereye gitmişti acaba? Ne güzel birlikte yemek yiyecektik.
Yeterince yemedik mi zaten 1 ay boyunca?

Salona geçtiğimizde hizmetçi içeceklerimizi getirdi. Ben kola içiyordum, annemle babam meyve suyu.

Kısa bir sessizliğin ardından babamın sorusuyla kendime gelmeye çalıştım.
"Toprak'la neden öyle bakışıyorsunuz?"

Kaşlarımı çattım. "Bakışmıyoruz."
Annem gülümsedi, babamda gülümsediğinde yutkundum.

"Bakışmıyorsunuz, bakıyorsunuz değil mi?" dedi annem gülümseyerek. Kafamla onayladım sadece.

Babam nefesini verirken ciddileşti. "Bak canım kızım, güzel kızım. O adam... Adam değil işte anla."

Nefesimi verdim. "Baba..."

"İstanbul'a gidecek zaten, belki de çoktan gitmiştir. Zeki biri, sizi de korudu ama artık onu istemiyorum. Ne evimde, ne işimde."

"Adam olmayan birine niye bıraktın 2 ay o zaman bizi baba?" diye sordum. Sustu, sadece sustu.

Ayağa kalktım yavaşça. Elimdeki bardağı masaya bıraktım daha sonra. "Kerime bakayım, iyi geceler."

"İyiliğin için kızım, seni düşünüyoruz." dedi annem arkamdan. Hızla çıktım dışarıya. Aslında sinirlenecek hiçbir şey yoktu, Toprak'ı kötülemeleri hoşuma gitmemişti galiba. Evet.

...

Kerim mışıl mışıl uyuyordu, canım oğlum benim. Toprak'ın bana verdiği telefon hala bendeydi. Alıp kendimi yatağa bıraktım.

Ekranı açtığımda Toprak'tan mesaj gelmişti, gülümseyerek açtım hemen.

Toprak: Öncelikle özür dilerim kadın (19.04)
Toprak: Acil bir işim olmasa gitmezdim inan bana
Toprak: Çok özledim ne yapıyorsun kadın (22.34)

Topraktan Yağmura Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin