---
Aynanın önündeki genç önüne gelen saçlarını başını biraz sallayarak dağıtıp, yatağının üzerindeki ceketi aldı. Açık mavi ceketini üzerine geçirip, renkli rozetler ile süslediği çantasını sırtına takarak aşağı indi. "Ben çıkıyorum!" diyerek ev halkına haber verip evden çıktı. Okul yolunu yürürken onu bekleyen arkadaşı ile gülümseyip koşturdu. "Jeongin! Günaydın!" diyerek arkadaşına sarıldı. Jeongin onu itmeye çalışıp "Ya Seungmin! Uzaklaş ya!" bağırdı. Seungmin gülüp arkadaşından ayrıldı. Beraber okula girip sınıfa çıktılar. Çoktan gelmiş olan Felix ve Jisung'un arkasına oturup sohbet ederken Seungmin sıranın altındaki kağıdı far etti. Katlanmış kağıdı alıp açtı.
"Dikkat et ezik!" yazan kağıt ile kaşlarını çatarken başından aşağı dökülen su ile çığlık attı. Diğer arkadaşlarda ayaklanırken, suyu döken çocuk ile arkadaşları kahkaha atıyordu. "Of Seungmin! Hahaha! Harika ya of!". Jeongin sinirle yerdeki pet şişeyi çocuğa fırlattı "Amacın ne senin be! Bir daha Seungmin ile uğraşma Minjun!". Minjun tek kaşını kaldırmış "Herşeye karışma Jeongin. Eğleniyoruz şurda". Seungmin'e sarılmış Jisung gülüp "Bu mu eğlence anlayışınız!" diyerek onu sınıftan çıkardı. Seungmin göz yaşlarını serbest bırakırken sıkıca Jisung'a sarıldı. "Şşş Seungmin ağlama lütfen. Yanımda yedek kıyafet var gel veriyim sana". Seungmin sadece onu onaylayıp takip etti. Geri sınıfa girip kıyafet alırken Jisung öldürücü bakışlarını göndermeyi ihmal etmiyordu. Dörtlü soyunma kabinine girip Seungmin üstünü değiştirirken onu teselli etmeye çalışıyordu.
Seungmin'in günleri böyledi işte. Ortaokulun başından beri onunla uğraşır çeşitli zorbalıklar yaparlardı. Geri sınıfa gittiklerinde hocadan özür dileyip yerlerine geçtiler. Öğle arasına kadar sakin bir gün geçirirken kantinden sınıfa gelmişlerdi. Seungmin sırasındaki yazılar ile durakladı. Her zamanki acımasız sözlerle iç çekip yerine oturdu. "Şeytan diyor tut yakasından yerden yere vur". Seungmin çatık kaşları ile Felix'e dönüp "Hiç biriniz bulaşmayın onlara. Bakın hiç biriniz". Üçlü homurdanarak tamam derken önlerine döndüler. Sınıfa gelen nöbetçi öğrenci "Kim Seungmin'i Bay Son çağırıyor" demesi ile Seungmin ayaklandı.
"Gelirim hemen" diyerek nöbetçi öğrenciyi takip etmeye başladı. Geldikleri karanlık oda ile kaşlarını çattı. "Hey nereye-" demesine kalmadan başından aşağı dökülenler ile çığlık attı. Etrafına baktığında karşısında Minjun ve arkadaşlarını gördü. Hepsi kahkaha atıyor içlerinden bazıları video çekiyordu. Seungmin titreyen bedeni ve dolan gözleri ile öylece kalırken Minjun ona yaklaştı. Elini burnunun üstünde sallayıp "Kötü koktun be. Bu kadar ezik olmak yorucu değil mi? Hala neden hayattasın anlamıyorum". İyice yaklaşıp kulağına eğildi "Senin yerinde olsam çoktan intihar etmiştim". Omuz atarak arkadaşları ile yanından uzaklaştı.
Seungmin onların gitmesi ile artık ayakta tutamadığı bedeni ile yere yığıldı. Göz yaşları akmaya başlarken eli ile ağzını kapattı. Neden tüm bunları yaşıyordu? Neden kendisiydi? Onun ne suçu vardı ki? Gerçekten ölmeli miydi? Ölmek? Seungmin ayağa kalkıp dersin çoktan başlamasını umursamayarak bahçeye çıktı. Güvenliğin olmaması ile kolaylıkla okuldan çıkarken nereye gittiğini umursamıyordu. Sadece okuldan uzak bir yerde olmak istiyordu. Huzurlu bir yerde olmak istiyordu. Geldiği park ile bir banka oturdu. Hala az az akan göz yaşları ile başını havaya kaldırdı. Belki göz yaşları geri giderdi.
Bir süre öyle kalırken "Neden ağlıyorsun?" diye soran ses ile oraya döndü. Kendi yaşlarında okuldan kaçtığı belli olan bir çocuk önünde çökmüş ona bakıyordu. Seungmin gözlerini silip "Seni ilgilendirmez". Çocuk bunu takmayıp yorgun yüzüne bir gülümseme takındı "Her ne için ise o güzel yüzünü yaşla kapatmamalısın". Seungmin'in gözleri şaşkınlıkla açılırken çocuk ona lolipop uzattı "Al. Kolalı sever misin? Gene de al". Seungmin ağzında bir teşekkür mırırdanıp lolipopu aldı. Önündeki genç ayağa kalkıp dizleri silkeledi "Ben gittiğimde sakın ağlama hissederim". Onun gitmesi ile Seungmin hafifçe gülümsedi. Genç arkadaşlarının yanına giderken "Chan lolipopun nerde?" diye sordu bir başka çocuk. "Düşürdüm ya tekrar almam gerekiyor".
Çocukların gitmesi ile park tekrar sessizliğe büründü. Seungmin bu sessizlikten rahatsız olurken zihnine dolan sesler ile ellerini başını götürdü. "Sus lütfen sus". Başını iki yana sallayıp "Onlar haklı değil. Ölmesi gereken biri değilim ben". Belki de öyleydi? Neden hala bu eziyeti çekiyordu ki? Şimdi bu dünyadan gitse bir daha acı çekmezdi. Yerinden ayaklanıp yürümeye başladı. Ne yaptığını bilmiyordu herşey kendinde bilinçsiz gerçekleşiyordu. Köprü ucuna geldiğinde aşağı baktı. Burası uygundu degilmi? Atlarsa bir daha acı çekmezdi değil mi? Atlamalı mıydı?. Bir adım ve bir adım daha. İyice yaklaşması ile kendini bırakacağı sıra biri tarafında hızla çekildi. Onu çeken beden hızla onu kendine döndürüp sıkıca sarıldı.
"Aptal! Ne halt yediğini sanıyorsun!". Seungmin Jeongin'in hıçkırıkları ile kendine gelirken az önce yapmak üzere olduğu şeyi idrak etti. Göz yaşları akmaya başlarken öylece durmuş Jeongin'i dinliyordu. "Hangi kafadasın sen! Bir daha lütfen böyle bir şeye kalkışma! Lütfen... Ben sensiz yapamam. Seungmin biliyorum zor ama lütfen pes etme. Ben, biz hep yanındayız. Bizi bırakıp gitme. Böyle bir şey bir daha yapma". Seungmin ağlaması şiddetlenirken sıkıca boynuna sarıldı. Dudaklarında çıkan tek şey ise kısık bir "Özür dilerim" idi.
---
7. Sınıf Seungmin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sick Of You // Chanmin ✓
FanfictionSeungmin okulun popüler ve zorba grubundaydı. Chan ise ailesi olmadığı için aşağılanan, zorbalık gören biriydi. "Sesinden bıktım! Yüzünden bıktım! Yaptıklarından bıktım!" (angst) Bang Chan & Kim Seungmin [Ficin konusu tt den lorstrads]