15. BÖLÜM - ARAF

1.1K 140 109
                                    




Beğenip yorum yapmayı unutmayın lütfen. Ayrıca bir sonraki bölüm için alıntıları instagramdan da paylaşıyorum. Oradan etkileşim halinde olabiliriz. 🖤

Instagram: rana.betb



15

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


15. BÖLÜM - ARAF

Euphoria & Bolshiee, Masquerade

Raign, Don't Let Me Go

Plumb, Cut

Hipnofobi. Uykudan korkma hastalığı. Bazıları buna kâbus görmekten korkma hastalığı da der. Ama hiç kimse gördüğü kâbusları yaşamaktan korkma diye bir fobi geliştirmediği için buna verilen bir ad yok. Eğer mümkün olsaydı ben koyardım çünkü Vincent'ın beni götürdüğü evde uykuya daldığım her zaman diliminde gördüğüm kâbus aynıydı. Aynı insandı, aynı isimdi.

Owen. Owen Malkin.

Eğer onunla birkaç saat konuşmayı kabul edersem Zyair'a zarar vermeyi bırakacağını söylediği anda hiç düşünmeden kabul etmiştim. Bana bir şey yapmayacağını ve sadece konuşmak istediğini söylediğinde ona inanmaktan başka seçeneğim yoktu çünkü tek bir hareketiyle Zyair'ı çaresizce iki büklüm hale getiriyorsa hiç zorlanmadan hayatını da elinden alabilirdi. Bu riske giremezdim. Onun da en az benim kadar sorusu vardı ve yanıtı bende miydi bilmiyordum ama cevaplamaya hazırdım.

Ormanlık alandan geçip sarmaşıklarla kaplı, muhtemelen üstüne otursam kırılacağından emin olduğum bir salıncağın yanına geldiğimizde onun hemen yanındaki ağaç kavuğuna oturmamı istedi. Konuşmaya kendini tanıtmayla başladı ve daha sonra bir süre sessiz kaldı. Kendi kendine sinirden gülmelerine aldırış etmeden toparlanmasını bekledim. Sanki bu anı yüzden fazla kez kendi içinde tekrar etmiş, şimdi de lal olmuş gibi kendine kızar bir hali vardı. Karşımdaydı ama hareket etmeden duramıyordu. Bir sağa bir sola giderken tek yaptığım gözlerimle onu takip etmekti.

"Owen." dediğimde adımını duvara çarpmışçasına durdurdu ve kafasını hızlıca bana döndürdü. Neredeyse orada olduğumu unutmuş gibiydi. Sanki uzun zamandır ismini kimsenin ağzından duymamış gibi... "Benim sana soru sorma hakkım var mı?" Olabildiğince insancıl yaklaşmaya çalışıyordum. Ona güvenmiyor gibi görünürsem elime hiçbir şey geçiremezdim. Ama aynı zamanda da ona kendimi emanet edecek kadar da iyi görünemezdim. Onu manipüle etme girişimlerimi anlayabilirdi ki, şu an planım bundan ibaretti. Onunla başka türlü başa çıkamazdım.

Tek kaşı yukarıya doğru kalktı. "Neyi merak ediyorsun?"

"Seni. Nereden geldiğini ve benden ne istediğini..." Yerimden kalkıp yanına gidip gitmeme konusunda kararsız kaldım. Karşısında hem rahat hem de istediğimi yapabilirmiş gibi durmamam gerekiyordu. Kontrolün onda olduğunu bilmesi beni, onun gözünde tehdit yapmazdı ki zaten benden korktuğunu da sanmıyordum. Tek istediğim göze batmamaktı. Onu tam anlamıyla tanıyana kadar bu şekilde bir orta yolu bulmam lazımdı. "Rüyalarımda ne işin vardı?"

AVDETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin