Üç

19.5K 1.1K 632
                                    

Asya

Her şey çok hızlı olmuştu. Saati geldiğinde hastaneye gitmiştik ve Sevgi de oğlu da bizimle gelmişti.

Onlar yine sabahki gibi 4'lü gelirken doktorun odasında toplaşmıştık. Sonuçlar gerçekten pozitif çıktığında yine tepki verememiştim. En azından eşyalarımı boş yere toplamadım.

Kuzey yine bana sarılmaya çalışarak ağlamaya başlamış ve itiraz etmişti. Ben ondan uzaklaşmaya çalışırken babama bakmıştım. Çünkü, eğer isterse, beni yanında tutabileceğini gayet iyi biliyordu.

Ama yapmadı. Sessiz kalıp kendi kızına baktı.

Adının Yağmur olduğunu öğrendiğim kız hiçbir şey olmamış gibi eline valizini almış ve babamın yanına geçerek biyolojik aileme bakmıştı.

Onlar da hiçbir tepki vermedi. Yağmur, tarafını belli etmişti zaten.

Ben öylece odanın ortasında dururken bir tarafımda üvey ailem, bir tarafımda biyolojik ailem duruyordu. Ciddi anlamda seçim yapmalıydım.

Kuzey kolumu tutup kendi tarafına çekmişti. O kadar tepkisizdim ki karşı bile koymamıştım. Bana bakıyor bir şeyler söylüyordu dolu gözleriyle.

Beni ondan kurtaran biyolojik babam olmuştu. Sabah onlarla gitmek istediğimi söylediğim için yanıma gelip "Gidelim mi kızım?" demiş ve tebessüm etmişti.

Onu tanımıyordum. Lanet olsun ki tanımıyordum onu. Gözüm babama kaydığında bana bakmış ve yanındaki kızın omzuna elini atmıştı.

Ciddi anlamda hayal kırıklığına uğramış ve ne yaptığımı bilemeden biyolojik babamın elini tutarak onu onaylamıştım. Adamın elini tutmuştum. Hiç tanımadığım ailenin evine gitmeyi kabul etmiştim.

Bundan pişman olmaya fırsatım bile olmamıştı çünkü kendimi bu büyük aracın içinde bulmam bir saniye gibi kısa sürmüştü. Babamla vedalaşmadım bile. Gerçi ister miydi onu bile bilmiyordum.

Yutkunup karşımızda oturan biyolojik anne-babama baktım. Yanımda o çocuk oturuyordu. Bana baktıklarını görünce gözlerimi onlardan çekip arabayı inceledim.

Zengin olmalılardı. Yağmur'un, benimkilerinin 3-4 katı olan, valizlerinden anlamalıydım zaten. Fazla bakımlı ve fazla pahalı markaları giyiyorlardı hepsi.

Kendi kendime saçımı çekmek istedim. Maddi durumumuz kötü değildi. Ama onlar kadar iyi de değildi. Eğer maddi durumum yüzünden beni aşağalamaya kalkarlarsa ne yapardım bilmiyorum.

Geri dönmeye ne cesaretim ne de gurursuzluğum vardı. Üstelik babam da annem de açık bir şekilde beni istemediklerini belli etmişlerdi.

Gitsem bile gidecek yerim yoktu. Üstelik otel veya pansiyon için param çok değildi. Birikimim tabiki vardı ama herkes kadar. Fazlası yoktu.

"O çocuk kimdi?"

Dakikalardır bacağını stresle sallayan çocuğa baktım. Neden bu kadar sert konuşuyordu? Babasını mı siktik töbe töbe?

Ya da düşündüğüm şeyi yapıyor ve kendini üstün görüyordu. Birkaç saniye cevap vermeyip yüzünü inceledim. Çatık kaşları kısa bir an yumuşadı. "Yani yakın görünüyordunuz." dedi biraz öncekinin aksine daha kibar bir sesle. Hâlâ sert.

Yakın. Gülmek istedim. Mimik kıpırdatmadan "Üvey abi." dedim. "Kendisinden nefret ediyorum."

Yüzündeki şaşkınlık görülmeye değerdi. Kafamı önüme çevirip tırnaklarımla oynamaya başladım. Cevabımdan sonra soru sormaya çekinmiş gibi bir daha konuşmadı. Kim bilir ne düşünüyordu.

KITASAL SORUNLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin