ミ
Ekim esintisi ince savaş kıyafetimi geçip kemiklerimi sızlatırken ellerime sıcak nefesimi üfledim. Tek başıma boş savaş alanındaydım ve Katsuki'yi bekliyordum. Neredeyse yarım saat gecikmişti ve sinirlenmeye başlamıştım. Normalde savaş seanslarımızı aksatmazdı ve bundan onun da benim kadar keyif aldığını biliyorum.
"Hey!.."
"Oh! Kirishima-san!"
"Katsuki'yi bekliyorsun değil mi?" Yanıma gelirken elimdeki tahta antrenman kılıcını işaret ederek sordu.
"Evet, Kacchan gecikti."
"Kacchan ha..." Kirishima kafasını sallayarak sırıttı. "Her neyse, Kacchan gelmeyecek. Aslında sana dün söyleyecektim ama fırsatım olmadı, Bakubro dün kızgınlığa girdi. Yani bir süre benimle savaşacaksın!" Gururla göğsüne vurarak sivri dişleriyle gülümsedi.
"Oh..." Anlarcasına kafamı salladım. Sebepsizce üzülmüştüm, Kacchan'ın etrafımda olmayışı omegamın sızlanmasına sebep oluyordu ve içimde de ilk defa hissettiğim bir burukluk başlamıştı. "Ama sen savaşmayı biliyor musun ki?"
Kirisima'nın yüzü hızla sinirle kasılırken geri çekildi. Dudakları çocuksu bir şekilde büzüldü. "Ejderha olduğum için daha farklı görevlerim olması dövüşemediğim anlamına gelmez tamam mı? En güçlü ordu ejderhasıyım ben!"
Kıkırdadım. "Pekala, başlayalım o zaman." Pozisyonumu alırken meydan okurcasına baktım yüzüne.
Kirishima elbette Kacchan kadar dişli bir rakip değildi ama ihtiyacımı görmüştü. Neredeyse üç günümüz böyle geçmişti.
Kacchan ile ne kadar vakit geçirdiğimi farketmemi sağlamıştı, sessiz ve ayrı da olsa kütüphanede beraber çalıştığımız seansları, ülke işleri hakkında kafa yormalarımızı, dövüşleri ve kokusunu özlemiştim ve o etrafta değilken güvende hissetmiyordum.
Bu durum içime bir korku düşürmeye bsşlamıştı, Kacchan'a aşık değilim, bundan eminim. Ama içimdeki bu özlem kendimi sorgulamama sebep oluyordu, ona aşık olamazdım, ondan hoşlanamazdım. İlgimden kurtulmam lazımdı ve bunun için bunları sürekli kendime hatırlatmalıydım.
Dördüncü günün sabahında, o gün için antrenmana gitmemiş Aizawa'nın serasında büyük yapraklı bitkileri inceleyip o ay için bilmem kaçıncı not defterimi dolduruyordum. Çalıştığımda genelde çok odaklanmış olurum, bu yüzden büyük demir kapının açıldığını duymamıştım ama bana doğru gelen ayak sesleriyle hızla arkama dönmüştüm.
Kacchan'ı görmeyi beklemiyordum. Sonuçta kızgınlıklar beş günden az sürmezdi, ama o kararlı bir şekilde ve her zamanki haliyle bana doğru gelmekteydi.
Yanıma yaklaştıkça burnumu dolduran boğucu derecede yoğun gül kokusu ile gözlerim şokla açılmış, beynim hesap makinesi gibi olayları bağlamaya başlamıştı; Kacchan kızgınlığını Camie ile geçirmişti, bu yüzden kısa sürmüştü, ben günlerdir onu beklerken o odasında deli danalar gibi sikişiyordu. Dibime geldiğinde süratle ayağa kalktım, sinirliydim ve bu feromonlarıma ve yüzüme yansıyordu, bu yüzden Kacchan şaşırmıştı.
"Kızgınlığını Camie ile mi geçirdin?"
Gayet normal bir şeymiş gibi kafa salladı.Ben ise gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum.
"Sen, utanmıyor musun?" Neden bu kadar sinirliydim? Günlerdir kendimi şartlandırmıyor muydum Kacchan'dan hoşlanmıyorum diye? Öyleyse neden bu kadar kızgındım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𔓘 . i dream of you everynight,hopefully i won't wake up this time; bkdk
Fanfiction[[ さよならから一番遠い場所で待ち合わせよう ]] Yama krallığının varisi Midoriya İzuku'nun bir alfa olması gerekiyor, veya en kötü ihtimalle beta. Hayır, elbette ki bunlar onun için fazla kusursuz olurdu. İzuku'nun bir omega olduğu ortaya çıktı, ve bu onun için sondu. A...