LXI- "yüzleşmeler ve kavuşmalar"

71.8K 5.6K 3.2K
                                    



 Bu yorum beğenme özelliğinin biz yazanlara hiç yaramadığını söylemek istiyorum öncelikle. Bir yorumun değerini her bölümde söylüyorum. Formüller üretiyorum. O yüzden önce yıldıza basıp sonra bol bol yorum yapalım mı? 

Finale gidiyoruz biliyorsunuz. Şimdi yapmayacak yorum bir daha ne zaman yapacağız ki? 

Sezen Aksu; Acıtmışım Canını Sevdikçe

Sezen Aksu; Zalim

Sezen Aksu; Yalnızca Sitem

Sezen Aksu tutulması yaşayın diye üç şarkısını seçtim. Keyifle okuyun! 

Elimdeki çikolata torbasını var gücümle aşağı doğru salladıktan sonra tabaktaki tatlının üzerine göze hoş gelecek bir özensizlikle gezdirdim ve dakikalardır içimden yapmamam için tekrar ettiğim şeyi anlık bir unutkanlıkla yaptım.

Fetih'in "Efsun dokunma..." deyişi için çok geçti. Sıcacık fırın tepsisi avucumu kısa bir anda o kadar etkili yaktı ki yerimden zıplayarak geri çekildim.

"Ah!" ağzımdan dökülen acı dolu nidayla avucumu sıktım ve arkama sakladım. "Yandım yandım!"

Kahvaltının sonlarına geldiğimizde; tam Fetih'e akşam için kuracağım sofranın konusunu açacakken mekânın kalabalığı o kadar başa çıkılamayacak hale gelmişti ki- ki Ayşen yapı taşıydı buranın, olmadığı her an kalabalık bizi patlatırdı- ben de kalkıp mutfağa girmiştim. Yetişemiyorduk.

Fetih girişte oradan oraya koşturup duran, devamlı bir şeylere takılan, düşecek gibi olan, kendini yakan, eşyaları deviren beni izliyordu. Her hareketimde yüreği gibi bedeni de hopluyordu yerinden ama devam ettiğimi görünce korktuğuyla kalıyordu. Diğerleri bu anlara çok alışık olduğundan yerimden sıçrayışıma bile dönüp bakmadı.

Bir köşede durmaktan vazgeçti yanıma yürüdü. "O çok sıcaktı." dedi ama ben elimi bırakıp "Yirmi altının siparişi hazır." dedim arkama doğru ve siparişlerin konulduğu kısma koydum tabağı. "Ver bakayım elini." dedi Fetih.

"Tamam tamam alışığım ben." Ocağın üzerindeki mantarları çevirecekken Fetih benden önce davrandı, tavayı ustalıkla salladı. "Bırak bana dedi." ve o da bizim tempomuza dayanamayıp dahil oldu.

"Elini suya tut se..."

"Mutfağımda hijyen kurallarına uymayan bir erkeğin ne işi var?" Ayşen'in otoriter sesi aniden mutfağın içine düşerken üçümüz de ona baktık bir an. Hızla şef bandanasını bağladı ve kapıdan elindeki tabaklarla çıkan Şehnaz'a yol verdi.

Fetih elindeki tavayı sallamayı bıraktı ama elini tamamen çekmedi. Göz göze geldiğimizde kendini işaret etti. "Bana mı söylüyor?" diye sordu.

Evet zaten bu dünya üzerinde hijyenden uzak olduğunu bir tek Ayşen iddia edebilirdi.

"Evet sana söylüyorum." dedi ve fırının derecesini arttırdı. "Daha fazla yaklaşma günlük kıyafetinle tezgahıma. Bırak tavamı." önlüğünü bağladı ve kruvasanları fırına sürdü. Geleli daha bir dakika bile olmamıştı ama birden fazla şey yapmıştı. Fetih usulca tavayı bıraktı ve elleri hafifçe havalandı bir adım geri çekildi.

"Sıla'nın ağzı bir türlü uyuşmadı o yüzden geciktim Efsun." diye açıklama yaparken az önce Fetih'in eline aldığı tavayı yan tarafa koydu ve elinde bir kere döndürerek yeni bir tavayı koydu yerine.

"Önemli değil, biz idare ettik. Ne yaptınız dişini?"

"Çektik." dedi. "Herkesin ayrı ayrı ömrünü bitirdi ama çektik. Şimdi de nazlanıyor ama bir şeyi yok." dedi. O kadar hızlı hareket ediyordu ki takip edemiyordum yine. Hiçbir zaman yapamadığım şu tavadan ateş çıkarma hareketini de yaptı. Fetih'e baktım. Sanırım az önce bir miktar kovulduğu için bozulmuştu Ayşen'i izliyordu.

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin