LXXII "MİNİK SERÇE"

46.3K 4K 1.8K
                                    

Biz geldiik!

Şu an neredeyim biliyor musunuz? Ankara yolunda. Evet bu kitabın bir bölümünü paylaşırken imza gününe gitmek de varmış.

Yarın 13.00'da Ankara kitap fuarında, Pazar saat 13.00'da Eskişehir kitap fuarındayım. Size minik bir hediye ve defterimle geliyorum. Kitabınız olsun olmasın, siz de gelin olur mu? Bölüm hakkında konuşuruz.

Bölüm...

Uzun zamandır yazdığım en uzun ve en dolu dolu bölüm oldu. İçime her ayrıntısı sindi. Çünkü bir köşede oturup yazdım onları, izledim adeta. Umarım siz de beğenirsiniz. Sizi seviyorum, yarın görüşelim. Beni yalnız bırakmayın olur mu👉👈🥲

Ayrıca bu bölümde bana büyük yardımı dokunan sevgili okurum Merve, bu bölüm senin için🤍

Hikaye instagram: serceyioldurmekofficial

Şahsi hesabım: dilanduurmaz

Derin nefes al. Bu ağrılar normal.

Derin nefes al. Sıkma kendini. Derin nefes al.

"Efsun abla."

Derin nefes al. Bıçak nefesimi oyuyordu. Derin nefes alamamak çok zordu. "Eee," mırıldandım kendi kendime, kadına gülümsemeye çalıştım. Yumruk olmuş ellerimle dosyayı tutamadım. Ağzımdan mırıltılar döküldü. İnlemiyordum, inleyemiyordum bile. Öksürmek istedim nefes alamadan bunu yapmak bıçağı karnımın içinde döndürdü, ağzımdan çıkan ses büyüdü.

"Abla sakin ol!" diye bağırdı Yusuf. İnsanlara seslendi, hasta kadın bile yerinden kalktı. Yatağa oturmak istedim ama bıçak her hareketimde dönüyordu. Düşmekten daha kötü olamaz diye kendimi zorladım ama çığlık atacağım bir ağrı oluştu. Ben adım atamadım ama bir sandalyeye oturtuldum.

Hastaneden bir isim anons edildi. Bu nöbetçi doktorumuzun ismiydi. Sonra benim adım duyuldu. Telefonum çalıyordu. Ağzım tutuldu, felç geçirmişim gibi bağırmak istedim onu bile başaramadım. Biri elimden tuttu sakin olmamı söyledi.

Tik tak.

Tarihler 29 Nisan'ı gösteriyordu. Bugün bir haber sitesinde okumuştum. 29 Nisan serçelerin yavrulama zamanıydı.

Tik tak.

Bu hissettiğim ağrı doğum sancısı mıydı?

Hayır... Olamazdı. Sakin ol. Doğum hemen başlamaz Efsun. Sakin ol. Doğum sancısı değil.

On altı saniye kadar sancının kuvveti tepkilerimi kontrol edemeyeceğim kadar yüksek kaldı ama sonra yavaş yavaş azaldı, on altı saniye dakika gibi geçti. Acı saatlere bölüştürülse ancak kıvranmayacağım kadar azalırdı. Azaldı ve yavaşça tükendi. Yusuf hâlâ öylesine bağırıyordu ki, eğer ki canımı dinlemeyi bilmesem onun yarattığı telaşla kendimi strese sokacaktım. Belki bu stres sancıya sebep olacaktı ama ortamdaki herkesin aksine sandalyenin kollarını sıktım, sakinleşene kadar, ağrıyı tamamen defedene kadar nefeslendim.

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin