Jisung kollarımda ağlamaya devam ediyordu. Benimde istemsizce gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı.
Minho: Özür dilerim Hannie. Böyle olmasını bende istemiyorum ama-
Jisung kollarımdan ayrıldı.
Jisung: Böyle olmasını istemiyorsan git söyle o zaman! "JİSUNG'UN SUÇU YOKTU HERŞEYİ BEN YAPTIM" DE! NEDEN HALA BANA EZİYET EDİYORSUN! NEDEN BENİ RAHAT BIRAKMIYORSUN! NEDEN?
Minho: Hannie ben...
Jisung: YETER ARTIK! "ÖZÜR DİLERİM HANNİE, BENDE BÖYLE OLMASINI İSTEMİYORUM"! İSTİYORSUN MİNHO! BÖYLE OLMASINI İSTİYORSUN! EĞER İSTEMESEYDİN GİDER HERŞEYİ BABANA ANLATIRDIN! CEZA ALMAYACAKSIN ZATEN! BENİM ÇIRPINIŞIMI İZLEMEK EĞLENCELİ ÇÜNKÜ, DEĞİL Mİ!
Daha fazla ağlamaya başladı.
Minho: Jisung gerçekten böyle olsun istemiyorum. Lütfen sakinleş
Yaklaştım.
Jisung: İSTEMİYORUM! YAKLAŞMA BANA!
Minho: Lütfen sakin ol Jisung. Gerçekten özür dilerim
Jisung: NEFRET EDİYORUM! SENDEN DE! KENDİMDEN DE! HERKESDEN! HERŞEYDEN NEFRET EDİYORUM!
Jisung sakinleşmiyordu. Sakinleşmesi için sarıldım. Hala ağlıyordu. Geri çekilmeye çalıştı çok sinirliydi.
Jisung: Bırak beni! Lütfen. Çok yoruldum artık kendime bunu yapmayacağım. BIRAK BENİ!
Beni ittirip kollarımdan kurtuldu. Sakinleştiremiyordum ve hala ağlıyordu.
Yanaklarını okşayıp göz yaşlarını sildim. Daha fazla ağlamaya başladı. Lütfen benim yüzümden ağlama artık Jisung...
Minho: Özür dilerim Jisung. Ağlama artık. Lütfen...
Dinlemiyordu. Belki bu yaptığımdan sonra benden daha fazla nefret edeceksin ama özür dilerim Jisung seni sakinleştirmem gerekiyor...
Yüzüne doğru yaklaştım. Dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
Önce geri çeklimeye çalıştı ama daha sıkı sarıldım. Bir süre sonra hiçbirşey yapmadan durdu. Ama hala gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Jisung'un bu halini görmek beni gerçekten üzmüştü. Ama bu sayede yaptıklarımın Jisung'un gözünde eziyetten fazlası olmadığını anladım. Amacım sana eziyet çektirmek değildi, üzgünüm Jisung... Ama benimde kendimce geçerli sebeplerim var, umarım sen de beni anlarsın...
Sakinleştiğini düşündüğüm için geri çekildim.
Minho: Jisung ben... Özür dilerim. Yaptıklarımın senin gözünde eziyet olarak gözüktüğünü bilmiyordum...
Birşey demeden yüzüme baktı. Daha fazla şey söylememi bekler gibiydi.
Minho: Ama... Ama benimde kendimce sebeplerim var Jisung. Umarım sen de beni anlarsın
Jisung: Söyle o zaman Minho. Söyle de ben de bileyim "kendince sebeplerini" Söylemiyorsun! Söyle de anlayıp anlamayacağıma ben karar vereyim! SÖYLE!
Minho: Tamam. Tamam anlatacağım ama lütfen, lütfen sakin ol...
Jisung: Anlat
Anlatmak istemiyorumdum ama başka türlü Jisung sakinleşmeyecekti.
Minho: Ama baştan uyarayım bu anlatacaklarımı ikimizden başkası bilmeyecek. Bilirse zaten ne olacağını tahmin ediyorsundur.
Jisung: Tamam yemin ederim. İkimizden başkası bilmeyecek. FELİX BİLE
Minho: Tamam peki.
Derin bir nefes aldım. Jisung'da bir sıraya oturdu.
Minho: Herşey benim Chan'da kaldığım geceden sonra oldu. Babam öyle gözüktüğü gibi "mükemmel bir baba, mükemmel biri" değil. Sadece öyleymiş gibi gözükmeye çalışıyor.
Jisung: Nasıl yani?
Minho: Baştan anlatayım en iyisi. Benim çocukluğumda annem ve sözde "babam" çok fazla kavga ediyorlardı. Kavga sesleriyle uyurdum geceleri. Liseye geçtiğim zamanlar babam eve "yoğun" olduğu için gelmemeye başladı. Annemin odasından geceleri ağlama seslerini duyardım. Ama gün içinde hiç birşey olmamış gibi davranırdı. Annem, babamın bana vermediği, göstermediği sevgiyi de veriyordu. 9. Sınıf 2. Dönemin bir günü ben Chan'da kalmıştım. O gece annem evde tekti. Olayları bildiğim kadarıyla babam sarhoşmuş. Eve bir kadınla öpüşürken girmiş. Annem onları görmüş. Babam annemi gördüğünde geri çekilmiş. Kavga etmişler sanırım. Annem o gece "Ben kaç yıldır sana rağmen oğlum için bu evde kalıyorum! Artık daha fazla dayanamıyorum" deyip evden çıkmış. Ertesi gün eve geldiğimde annem evde yoktu. Bana mesaj atmış; "Artık dayanamıyorum. Üzgünüm Minho'm. Babandan artık boşanacağım. Benimle kalmak istersen arayabilirsin. Artık yeni bir hayata başlayalım oğlum. Biliyorum çocukluğun bizim yüzümüzden mahvoldu ama gel artık yeni, mutlu bir hayata başlayalım" Olanları duyar duymaz babamın yanına indim. Ama evde yoktu. Sonradan öğrendim ki annemin ondan boşanmak istediğini duyunca delirmiş. Annemi bulmaya gitmiş. O herifin dediğine göre annemi bir binanın terasında bulmuş. Annemin intihar ettiğini söyledi... Ama ona inanmıyorum. Annem daha bana birkaç saat önce "mutlu, yeni bir hayata başlayalım" demişti. Yeni bir hayata başlamak istiyorsa neden intihar etsin ki?! O yaptı! Ama "mükemmel itibarı" yok olmaması için söylemedi! ANNEM NE OLURSA OLSUN İNTİHAR ETMEZDİ!
Yumruğumu sıktım. Yaşanları aştığımı düşünüyordum ama anlaşılan hala aşamamıştım. HALA O HERİFE DELİ GİBİ NEFRET EDİYORDUM!
Jisung yerinden kalıp bana sarıldı. Garip bir şekilde bana sarılması beni rahatlatıyordu. Sıktığım yumruğumu gevşetip elimi tuttu.
Jisung: Özür dilerim. Sanırım biraz fazla üstüne gittim.
Minho: Sorun değil Hannie. Asıl ben özür dilerim. Biliyorum o herifle olan hıncımı bu şekilde başkalarının hayatını mahvederek çıkartmamalıydım. Özür dilerim...
Daha sıkı sarıldı.
Jisung: Önemli değil Minho. Yani tamam önemli ama bence bazı şeyleri düzeltmek, değiştirmek için hala geç değil. Ne dersin?
Minho: Derken?
Jisung: Bence biliyorsun ne olduğunu...
•••
Umarım beğenmişsinizdir. Oylayıp bolca yorum yaparsanız çok sevinirim💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
X ||Minsung
Fiksi Penggemar"İnan bana davrandığın gibi davransaydım saatlerce burada oturup bana söve söve ağlardın Ji." ___ Kapının önünden kalkıp yukarı çıktı. Bütün hikayeler mutlu sonda bitmez sonuçta... Öyle değil mi? ¡Angst değil¡ |İlk yazdığım ficdir. Ve sorumlu deği...