Evet sevgi değer okuyucularım ilk defa taekook fici yazıcam.
İyi okumalar umarım beğenirsiniz
Bölüm sonu görüşürüz{ Jungkook }
Okul çıkışı bir kırtasiyeye uğrayıp bir kaç ürün aldıktan sonra tekrar evin yolunu tuttum. Kırtasiye den bir kaç metre uzaklaştıktan sonra telefonumun çalmasıyla adımlarımı durdurup elimi montumun cebine attım. Ekrana bakınca açmak hiç istemediğim ama açmak zorunda olduğum kişinin numarasını görmem ile modum da yüzüm de düşmüştü. Daha fazla beklemeden çağrıyı yanıtladım.
"Efendim baba"
"Bir saat içinde evde ol. Bugün işten erken çıkacağım. Yani cezan erken başlayacak"
"Tamam baba"
Telefonu kulağımdan çekip cebime geri koyup yürümeye devam ettim. Babam bi şey demeden telefonu kapattığı için telefona bakma gereği bile duymadan koymuştum cebime. Hızlı adımlarla eve varmaya çalıştım çünkü otobüse binmem yasaktı ve her gün okula bir saatlik yolu yürüyerek gidip geliyordum. Yasak? Derseniz babamın benim için verdiği cezalar arasında yer alan otobüse yada taksiye veya her hangi bir taşıta binmeme yasağım. Gideceğim yerlere -sadece okul ve ev - yürüyerek gidiyordum. Bu yüzden hızlı hızlı yürümeye ve eve daha erken gitmek için koşmaya bile başladım. Eğer eve babamdan sonra gidersem daha fazla ceza alacağımı biliyordum. Tabi eve gidince banyoda küvetin içi suyla dolu olup, üstüm yarı çıplak bir şekilde olmazsam yine ceza alacaktım. Gerçi zaten cezamı çekmek için banyoda oluyordum ya.
Yürümeyi bırakıp en sonunda koşarak eve geldiğimde, saate bakıp babamın gelmesine beş dakika olduğunu görünce hızla banyoya gitmiş, ve gömleğimi çıkarıp küvetin içine su doldurup oturmuştum. Su soğuk olduğu için vücudum ilk başta titremiş ardından alışkın olduğum hisse kendimi bırakıp dizlerimi kendime çekip ellerimle bağladım. Çok geçmeden yaklaşık 8 dakikalık bir süre sonra babam gelmiş ve banyoya girdiği gibi kemerini çıkarmıştı belindeki pantolonundan.
"Cezanı çekmeye hazır mısın oğlum "
Hem sinirli hemde alaycı ses tonuyla her gün kurduğu cümlesini 'oğlum ' kelimesini bastırarak yine tekrarladı. Bende başımla onaylayıp kafamı dizlerimin üstüne koydum. Kemeri hızla kaldırıp belime, diğer yara izlerinin olduğu yere daha çok yara açmak ister gibi hızla vurdu. Acıyı hissetmem ile belim bükülmüş, dişlerimle de alt dudağımı dişlemiştim. Tekrar kemeri kaldırıp sırtıma vurdu. Dudaklarım dişlemekten, bacaklarım ellerimle sıkıp tırnaklarımla sıkmaktan,belim ve sırtım ise her gün yediği kemer darbeleriyle kanamıştı. Tekrar tekrar vurdu kemeri sırtıma. Gözyaşlarım benden bağımsız gözlerimden yanağıma akmaya başladı. Kaçıncı darbeyi aldığımı sayamıyordum artık. Sırtımdan hem eski yaraların hemde yeni oluşan yaraların kanları küvetin içine,suya karışmaya başlamıştı. Yorulduğu için elindeki kemeri beline takmış, banyodan çıkmak için kapıya doğru adımlayan babamın son sözlerini duymuştum sadece. Başımı ve bedenimi hareket dahi ettiremiyordum bile.
"25 yaşına gelip bir kızla evlenene kadar cezanı çekeceksin jungkook. "
Kapıyı açıp çıkmış ve her gün yaptığı gibi evden çıkıp, sevgilisinin yanına gitmişti. Ben ise hala küvette oturup ağlamaya başlamıştım. Bedenim sızlıyor , acı çekiyordum. Neden bu kadar ağır ceza veriyordu bana ki. Sadece gay olduğumu ve kızlardan hoşlanmadığımı söylemiştim. Bu zamana kadar çok güzel - yani benim öyle zannettiğim- bir baba oğul ilişkimiz vardı. Annemle babam, ben 5 yaşındayken boşanmışlar ve velayeti babam almıştı. Annem beni umursamamış , aksine kurtulmuş gibi bi hali vardı. Zaten çok geçmeden de başka biriyle evlenmişti. Beni ne arıyor nede babama soruyordu. Bizi çoktan unutmuştu. Babamla bizde hayatımıza annemsiz devam etmiştik. Babam hep yanımda olur en iyi şekilde büyümemi sağlamıştı. İşten benim için erken gelir benimle vakit geçirirdi. Bu düzen ben 18 yaşıma gelip babama gay olduğumu söylediğim zamana kadar devam etmişti. Öğrendiği an beni düşmanı gibi görüp şiddet uygulamaya başlamıştı. O gün öyle bir şiddet uygulamıştı ki iki gün boyunca uyumuştum. Kemiklerim kırılmıştı ve kendi kendime tedavi etmiştim yaralarımı. Sol kolum ve belimde oluşan kırıkları kendim sarmış, yaralarıma kendim pansuman yapmıştım.
Bir ay boyunca evden dışarı çıkamamıştım. Okula gidebileceğimi ama her gün kemerle döveceğini , okul dışında hiç bir yere gidemeyecegimi, arkadaş edinmeyecegimi, okula ve eve yürüyerek gideceğimi, gay olmaktan vazgeçmem gerektiğini ve eğer vazgeçmez isem daha çok şiddet uygulayacağını, hatta öldüreceğini bile söylemişti. Ama ben ne Gay olmaktan pişman olmuş nede vazgeçmiştim. Hala kızlardan hoşlanmıyordum. Dikkatimi çeken bi kaç erkek olmuştu ama onlarda gay değil di . Aşık olduğum kimsede olmamıştı. Yada bana aşık olan biri. Kızlar hariç tabi. Okuldaki kızlar hep benim üstüme atlar yamyam gibi onlarla sevgili olmam için yalvarırlardı. Gel gelelim ki ben hiçbirini sevmiyor bide hoşlanmıyordum. Gayim abi nesini anlamıyor sunuz. İstemiyorum kızları. Hem sevgi cinsiyette değil kalpte olur. Cinsiyette olsaydı babamın annemi seveceğini hiç sanmazdım. Bi erkekle evlenseydi belkide daha mutlu olurdu. Hoş bunu babam ister miydi... Bana yaptıklarına bakılırsa istemezdi.
Biraz daha ağladıktan sonra yavaşça kendime gelmeye başladım. Küvetin kenarlarından destek alarak kalkmaya çalıştım ama belim o kadar çok acıyordu ki buna izin vermiyordu. Biraz zorladıktan sonra sonunda ayağa kalkabilmistim. Küvetin yanındaki duşa kabine girip suyu açtım. Altımdaki pantolon ve iç çamaşırımıda çıkarıp kirli sepetine koyup tekrar duşa kabine girdim. Sırtıma değen suyla acım iki kat daha fazla artmıştı ama yıkanmak ve kanları temizlemek zorundaydım. Duş Jeli kullanmayacaktım. Eğer kullanırsam canım çok daha fazla acıyacaktı. Amacım sadece kanı temizlemekti. Sırtımdan akan kanlar bacaklarıma kadar ulaşmıştı. Temizlemeden duramazdım. Yavaş yavaş eğilerek bacaklarımı sonra sırtımı ulaşabildiğim kadarıyla temizledim. Sonra tüm bedenimi yıkayıp suyu kapatıp duşa kabinden çıktım. Yürümeye bile halim yoktu. Zar zor kapıya ilerleyip havlumu belime doladım. Baş havlumu da saçlarıma dolayıp banyodan çıktım. Benim odamdaki banyoda olduğum için yatağımın yanında ki dolaba gidip boxserımı, beyaz t-shirt ve siyah eşofmanı mı alıp yatağın üzerine bıraktım. Diğer dolaptan ise ilk yardım malzemelerini alıp yatağa oturdum. Ne kadar yapabiliyorsam sırtımdaki yaralara pansuman yapıp karnımdan itibaren sargı beziyle sardım.
Üzerimi giyinip ilk yardım malzemelerini dolaba koyduktan sonra yatağa geçip uyumaya çalıştım. Sırtımdaki acı uyumama izin vermesede gözlerimi sıkı sıkıya kapattım ve uykunun kollarına bıraktım kendimi.
ilk bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz yorumlara yazmaya unutmayın.
Oy verin, yorum yapın diyen biri değilim. Ama eğer beğeniyorsanız ve emeğe saygınız varsa yapın lütfen olurmu
Eee taehyung nerde bu ficte derseniz çok yakında gelecek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF /TAEKOOK
Фанфикbabasından her gün şiddet gören jungkook bir gün buna daha fazla dayanamaz ve evden kaçar. anne ve babası ayrı olduğundan anneside jungkooku terketmiş ve başka biriyle evlenmişti. o yüzden onun yanına da gidemeyen jungkook , gece vakti bir taksiye...