Bölüm 6 Seni Kaybedemem

147 72 726
                                    

herkese merhabalar papatyalar!

yukarıya bölümde geçen şarkıyı bıraktım siz de dinleyebilirsiniz.

keyifli okumalar :)



Güzeller güzeli prenses ve yakışıklılığıyla ün salmış prensin aşkı giderek büyüyordu prensesin papatyalarının büyümesi gibi. Prens her gün gelip prensese papatyalar getiriyordu. Papatyaları için en verimli toprakları da unutmuyordu. Prenses prensin yaptığı bu jestin karşılığında uzun zamandır bakıp büyüttüğü kızıl papatyaları verdi.

Prensesin bahçesi o kadar güzel olmuş ki görenlerin ağzı açık kalıyormuş. Herkes hayretler içinde bakıyormuş. O kadar mutluymuş ki prenses hayatı boyunca böyle mutlu olmamış hiç. Bu mutluluğunda yakışıklı prensinde payı varmış elbette. Birbirlerine olan aşkları papatyalar gibi masum papatyalar gibi gerçekmiş. Kısa sürede büyüyüvermiş sevdaları. Prens prensesi görmeden yapamıyor, prenses ise her gün gelecek diye yolunu gözlüyormuş. O kadar büyük bir aşk besliyorlarmış ki onların bu aşkını kıskananlar oluyormuş. Hem de prensesin en yakın arkadaşıymış kem gözle bakanlar. Tabii şimdilik öyle... Çok üzülüyormuş prenses bu duruma.

Sevgiyle, aşkla beslediği papatyalarını dikenlerin sarmasından çok korkuyormuş. Ama bu duruma bir çare de bulamıyormuş. Bildiği tek şey varmış o da prensi sevmekten asla vazgeçmeyeceğiymiş.

''Seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim, kim ne derse desin...''

''Sen kurak topraklarıma ekilen en güzel papatyasın. Kimsenin seni benden almasına müsaade etmeyeceğim.''

Çok mutlularmış, prens papatyalardan yaptığı tacı prensesin saçlarına takmış. Saçlarını koklamış, öpmüş doyasıya.

''Papatyalarımız solmasın hiç''

''Solmasın papatya kokan kadın!''

...

...

...


6.bölüm

SENİ KAYBEDEMEM

ÇÜNKÜ RUH EŞİNİ BULDU!


''Ee ne diyorsun sevgilim? Ateş ve Şuleyi bir tanıştıralım mı? Hem iki kişinin arasını yapmak sevaptır.''

''Olur sevgilim. Ben konuşurum Şule ile. Ne güzel bir takım oluruz.''

''Oluruz tabi niye olmayalım...''

''Kimleri görüyorum burada. Çifte kumrular nasıl gidiyor?''

''Ateş ne yapıyorsun? Ulaş nerede?'' Toprak ve Ateş konuşurken ben sadece onları dinliyordum.

''Çalışıyor. Annem pazardaydı onu almaya geldim. Sizle denkleştik. İyi oldu valla. Kafeye geçiyor muyuz?''

''Geçeriz tabi. Ben arabayla bırakayım sizi. Papatya ile geçeriz oradan gelirsin sen işini bitirince olmaz mı?''

''Süper olur. Ben annemi alayım bekleyin az o zaman.''

Ateş ve ulaş ilk tanıştığımızda bana ikiziz şakası yapmışlardı. Ama benziyorlar birbirlerine gerçekten. İkisinin gözleri de mavi renk. Boy kilo olarak ta birbirlerinin aynısı. Nasıl gülmüşlerdi bana. Aklıma gelince ben de gülümsedim bir an. Toprak fark etmiş olacak ki hem gülümsüyor hem soran gözlerle bana bakıyordu.

Bir Papatya MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin