2 - Hastane

720 89 78
                                    

"Ameliyat yarın gerçekleşecek şuanlık herhangi bir sorun yok gibi duruyor."

"Tamam, teşekkürler doktor bey." diyerek doktorun yanından ayrıldı ve annesinin yanına ilerledi Chan. Sabahın altısında annesinin aramasıyla acilen hastaneye gelmişti.

"Yarın yapıcaklarmış ameliyatını. Odana getirmemi istediğin bir şey var mı?"

"Tamam oğlum, endişelenmiyorsun değil mi?"

"Birazcık." diyerek gülmüştü Chan. Endişeleniyordu.

Annesi gülümseyip oğlunun çenesini tutmuş ve okşamıştı. "Endişelenme çok zor bir ameliyat değil zaten tamam mı?"

Chan gözünden akan yaşı silmişti. "Tamam endişelenmiyeceğim. Babam bugün çalışıyormuş, yarın ameliyattan sonra geliceğini söyledi."

"Tamam. Ben biraz dinleniyim olur mu?"

"Tamam." diyerek annesinin kapısını kapatmış ve çıkmıştı yanından. Kapının yanında telefonla uğraşırken ayakta dikiliyordu.

"Bakar mısınız?" Yan tarafında duyduğu öksürük sesi ile arkasını döndü. Başı bandanalı, halsiz ve zor yürüyen biriydi. "Arkadaşımı göremiyorumda, sizden arayabilir miyim?"

Başta kafası karışmış olsa da genç çocuğa doğru ilerlemişti Chan. "Tabii, numarasını yazabilecek gücünüz var mı?"

"Ihım, teşekkürler." Chan'ın uzattığı telefonu almış ve birkaç tuşa basarak telefonu kulağına götürmüştü.

Birkaç saniye sonra açılmıştı telefon. "Alo. Jeongin benim. Beni buraya," derken sözü kesilmiş olucakki susmuştu çocuk. Gözlerini zemine götürmüştü. "Tamam. Hızlı gel, hastane korkunç."

Chan duyduğu cümleye gülümsemişti.

"Telefonumu sana verdiyseler getirebilir misin? Onu atmamıştım." Telefonu kapatıp Chan'a uzattı. "Teşekkürler tekrardan."

Telefonu alıp cebine attı Chan. "Rica ederim. Hastaneler çokta korkutucu değiller aslında." Karşısındaki çocuk sendeleyince kolundan tutmuştu. "İçeri götüreyim ben seni." İçeri götürmüş ve yatağına yatırmıştı.

"Benim için korkunçlar."

"Kişiden kişiye değişir."

"Siz ne için buradasınız? Sağlıklı gözüküyorsunuz gayet." demişti kafasında bandana ve kolu seruma bağlı olan çocuk.

"Annem için burdayım, ameliyat olucak. Siz?"

Genç çocuk gözlerini ellerine indirmişti. "Pek önemli bir şey değil. Alışık olduğum şeyler."

Chan'ın gözleri anlamsız baksa da çok karıştırmak istememişti genci. Birkaç saniye sonra içeri gözleri şişmiş halde Jeongin girmişti. "Ben geldim, gelirken birkaç tatlı aldım belki canın çeker diye."

Gülümsemişti Seungmin.

Jeongin Chan'ı es geçerek Seungmin'in yanına gitmiş ve sarılmıştı çocuğa. Seungmin duraksamış, ardından sarılmıştı. Birkaç dakika öyle kalmışlardı.

Jeongin geri çekilerek gözlerindeki göz yaşlarını silerek sesini düzeltmişti. Güçlü durmaya çalışıyordu Seungmin'in karşısında, ne kadar durabilirse.

"Aklımdan çıkmadan hemen söyleyeyim Seungmin. Eşyalarını benim evime taşıttırıyorum, evleri birleşiyoruz. Birkaç şey daha var ama eve geçince söyleyeceğim." demişti Jeongin.

"Jeong, ben çocuk değilim."

"Bana bu cümleyi kurma Seungmin. Kaç saattir ne kadar ağladığımı bir ben biliyorum birde Changbin hyung biliyor. O yüzden lütfen neden bunu söylediğimi düşün olur mu?"

Lost Me || Chanmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin