Karşımdaki adama her şeye rağmen minnettardım. Uzun zamandır bir iş arıyor fakat bir türlü bulamıyordum. Doğan bazı sıkıntılardan dolayı işten çıktığı için benim de iyi kazançlı bir iş bulmam gerekmişti. Ama ne yazık ki bütün başvuruların kasıtlı yapılıyormuş gibi kabul edilmiyordu.
Taa ki Yalçın beni yanına alana kadar. Yalçın'la kötü bir geçmişim olduğu için bunu kabul etmemekte direnmiş sonradan maddi durumumuz kötüye gittiğinden kabul etmek zorunda kalmıştım. Peki pişman mıydım? Tabii ki de hayır. Yalçın gözle görülür bir biçimde değişmiş, geçmişiyle hiçbir alakası olmayan birine dönüşmüştü."Teşekkür ederim Yalçın, inan bu yaptığının karşılığını nasıl öderim hiç bilmiyorum."
"Ah Melek, lafı bile olmaz. Hem yaptıklarından sonra bunu küçük bir özür olarak kabul et lütfen."
Şaşırıyordum doğrusu. Eskiden olsa bu kibar adam herhalde bu kadar samimi davranmaz, akla mantığa sığmayan davranışlarda bulunur, laflar ederdi. Daha fazla oyalanmadan işimin başına geçtim.
Burası büyük bir ilaç fabrikasıydı. Benim buradaki işim ise yeni ilaçlar hakkındaki bilgileri sisteme geçirmek ve bilgi yanlışlığı varsa düzeltmekti.
Eczacılık okuduğumdan bu iş benim için çocuk oyuncağıydı fakat her işte olduğu gibi bunu da özenle ve çok dikkatli yapmaya çalışıyordum. Yalçın da sağolsun birkaç kişiyi yardıma ihtiyacım olur diye görevlendirmişti.İşimin basit olması ve yardım istediğimde yanımda olacak birkaç kişinin olması rahatlamamı sağlamıştı. Böylece öğlene arasına kadar işlerimin yarısını halletmiştim.
Herkes yemek molası için çıkarken ben bir bardak kahve ile balkona çıkıp oturmaya karar verdim. Balkona çıkınca havanın soğuk olmasından dolayı içeri geçmek zorunda kaldım. Ne de olsa kendime iyi bakmam gerekiyordu. Her anne adayı gibi ben de benimle birlikte olan ikinci bir canı da düşünmek zorundaydım. Yerine dönünce son bir haftadır yaptığım gibi elimi karnıma koyup konuşmaya başladım."Bak yine anne geldiii! Hımm, doğru söylüyorsun bu pek mantıklı bir cümle değildi. Ne de olsa anne hep yanında. Öyleyse şöyle diyelim: Anne seninle tekrar iletişime geçtiii! Ayyy, yok yok bu hiç olmadı. Neyse ya, sen anladın beni dimi bir tanem?"
Evet hamileydim ve yine evet bunu öğreneli bir hafta olmuştu. Hamile olduğumu Doğan da dahil hiçkimse bilmiyordu. Doğan'a söylemeyi çok istiyordum ama bunu yapmak ve yapmamak arasında kalmıştım. Bu bebek Doğan'a ait olsaydı bunu Doğan'a seve seve söylerdim fakat bu bebek Doğan'a ait değildi. Onunla evleneli üç hafta olmuştu ve Yalçın'dan boşanmamın üzerinden bir ay geçmişti. Bir arkadaşım sayesinde aile mahkemesine rapor göstermek zorunda kalmamıştım. Ama şimdi bu yaptığımdan çok pişmandım. Hadi şimdi bebeği söylemedim ama bir kaç hafta sonra ne yapacaktım?
Arkamdaki ayak sesleriyle düşünmeyi bırakıp gelene döndüm.
Yalçın tam da karşımda duruyordu."Melek, iyi misin?"
"İyiyim, neden sordun ki?"
Neden sormuştu acaba? Aman Allah'ım! Yoksa hamile olduğumu mu öğrendi?
"Öyle değil. Ailen diyorum, Doğan' la nasıl gidiyor?"
Derin bir nefes aldım. Çok korkmuştum bir şey anladı diye. Ama neyse ki düşündüğüm gibi olmamıştı. Eskiden kalma bir alışkanlıkla kısa ve net bir cevap verdim.
"İyi çok şükür."
Yalçın'la evliyken herhangi bir erkeğin adını dahi ağzıma almam çok büyük felaketlere yol açıyordu. Şimdi dahi bundan korkuyordum.
Yalçın tebessüm ederek uzanıp elimi tuttu. Bu hareketine anlma vermek istercesine gözlerine baktım. Fakat gözlerinde herhangi bir art niyet görememekle birlikte daha çok anlayış sezdim.
Bana olan bakışlarının yumuşaklığı rahatlamamı sağlamıştı.
Herhangi bir art niyet taşımadan bende elini tutmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRÜS:0001 ( Ara Verildi...)
Ciencia FicciónTANITIM Bu ilk denemeydi ve ilk olmasına rağmen en kötüsüydü. Koyacak bir yer biliyordu. Bunu sonsuza kadar saklayamayacağını bilmesine rağmen bu olayı birazda olsa geciktirmeliydi. Taa ki Oya on sekizine basana kadar. Belki o zaman bu virüsü durdur...