♡~1~♡

735 67 31
                                    

Jisung

Ben Han Jisung ortaokul yıllarımdan beri zorbalık gören biriyim. İlk başta ne kadar sadece psikolojik zorbalık görsem de İlerleyen zamanlarda fiziksel olarak da görmeye başlamıştım. Bundan fazlasıyla rahatsız oluyodum ama ne aileme ne de başkasına söyleyecek cesaretim yoktu ve ben her gün o okula gitmek zorundaydım. Hayatımı güzelleştirebilmek için..
....

Alarmımın çalmasıyla uyanmıştım. Bugün okula gitmek istemiyodum. O yüzden kalkmadım ama bu seferde annem aşağıdan seslenmeye başladı.

Bayan Han: Jisung, kalk artık okula geç kalacaksın. Üstünü giy ve kahvaltıya in.

Off, ne var bir kere de gitme desen.

Bayan Han: Jisung! Kime Diyorum ben.

Jisung: Tamam anne! Geliyorum.

Yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp, üstümü giydim. Boy aynasından kendime baktım ve olmamıştım sanki ama annemin ağzı durmuyordu sabah sabah.

Bayan Han: Jisung! Beni deli mi etmeye çalışıyorsun. Geç kalacaksın diyorum.

Cevap vermeden aşağı indim ve anlaşılan annem gerçekten sinirliydi.

Bayan Han: Sonunda gelebildin.

Jisung: Sana da günaydın anne. Babam nerde?

Bayan Han: Erken çıktı bugün. Neyse hadi oturda kahvaltını et.

Tabi ki kahvaltı yapmayacaktım. Annemin arkasını dönmesiyle evden koşa koşa çıktım ve arkamda bağıran annemi es geçerek okula koştum. Yoksa geç kalacaktım.

...

Okulun kapısına gelmiştim ve keşke geri dönebilseydim ama yapacak bir şey yoktu. Hızlıca sınıfıma ilerledim ve en arkaya cam kenarına oturdum. Tek oturuyordum. Çünkü kimse yanıma oturmak istemiyordu ve bende istemiyodum. Öğlene kadar kafamı sıraya koydum ve uyumaya karar verdim. Anlaşılan baya uyumuşum. Zil çoktan çalmıştı. Yemek yemediğim için karnım çok acıkmıştı ve sadece simit alabilecek kadar param vardı. Dert etmedim tabi ki. Kantine inip simit almayı ve karnımı doyurmayı düşünüyodum ki benden büyük üst sınıflar beni sıkıştırmasaydı. Paramı almaya çalışıyorlardı ve bende kaçmaya çalışıyodum ama nafile yumruğu yememle yeri boylamıştım.
Onlarda bunu fırsat bilip alıp kaçmışlardı. Hem aç kalmıştım hem de canım yanıyodu. Ayağa kalkmaya yeltendiğim sırada belimde iki çift el hissettim. Kafamı ona çevirdim ama onu tanımıyodum.

Minho

Gördüklerim sinirlenmeme yetmişti aslında. Hangi hakla bunu yapabiliyorlardı. Kafamdaki düşünceleri bıraktım ve ona yardım etmeye yanına gittim. Kalkıcaktı zaten ama bende ellerimi beline koyarak yardım edecektim. Bu bir belmiydi. Aşırı inceydi kızların beline bin basardı. Kafasını bana çevirdi ama beni tanımiyodu. Nerden bilecek sonuçta.

Minho: İyi misin?

Oda hiç gecikmeden cevap verdi ama sanırım korkuyodu. Çünkü kekeliyodu.

Jisung: E-evet iyiyim. Teşekkür ederim.

Minho: Önemli değil. Onlar kimdi?

Soru sordum ama cevap vermedi. Vermesine de gerek yoktu zaten bugün öğrenecektim. Çünkü halletmem gereken önemli işler vardı. O yüzden üstelemedim.

Jisung: Ben gideyim. G-görüşürüz.

Dedi ve koşarak gitti. Çok tatlıydı. Aşık olmamak elde değildi ve şimdi sıra benim önemli işimdeydi. Boemgyu ve Yeonjun'a yanıma gelmeleri için mesaj atmam gerekiyodu.

Minho: Yeonjun, Boemgyu'yu da al arka bahçeye gel. Önemli çabuk olun.

Yeonjun: Tamam. 5 dk ya geliyoz.

....

Gelmişlerdi sonunda. Ağaç oldum resmen.

Minho: Sonunda gelebildiniz. Allah'tan 5 dakikaydı.

Yeonjun: Abartma knk alt üs-

Tamam, Tamam konumuzdan sapmayalım. Akşam adam toplayın ve her zaman ki yerde olun.

Boemgyu: Yine kimi dövüyoruz.

Yeonjun: Harbi kimi dövüyoz.

Minho: Bekleyin.

Telefondan fotoğraflarını gösterdim ve şimdi sıra akşamı beklemekteydi.

Minho: Evet gidebilirsiniz. Soru sormayın. Yorgunum görüşürüz.

Onları da göndermiştim ve zil de çalmıştı. O halde bende sınıfa gitmeliydim.

Jisung

İlk defa bir bana yardım etmişti ve çok utandım. Neden? Neden bana yardım etmişti ki. Kafamda o kadar soru vardi ama zil bunu engellemişti. Hızlıca sınıfa koştum ve her zaman olduğu gibi en arkaya oturup kafamı sıraya yasladım. Hoca gelmişti ama kalkmadım. Kendimi uykuya bıraktım.

....

Son ders de bitmişti ve ben daha yeni uyanıyodum. Kafamı saate döndürdüm ve 10 dk fazla uyumuşum. Annem beni mahvedecekti. Çantamı da alıp hızlıca dışarı çıktım ve eve doğru koşmaya başladım. O kadar hızlı koşmuşum ki 5 dk da gelmişim. Zile basmaya korkuyodum ama her türlü azar yiyecektim. Derin nefes alıp zile bastım. Biraz bekledikten sonra kapının açılmasıyla annemin bağırması bir olmuştu.

Bayan Han: Nerdesin sen bu saate kadar? Ne kadar merak ettim seni haberin var mı?

Jisung: Uyuya kalmışım. Üzgünüm...

Kizmasın diye yüzümü de yavru köpek gibi yapmıştım ve her zaman işe yaradığı gibi bu seferde işe yaradı ve bende bunu fırsat bilip içeri geçtim. Karnım aşırı açtı sabahtan beri yemek yememiştim. Bu yüzden annemin önceden kurmuş olduğu sofraya oturdum ve hızlı hızlı yemeye başladım.

Bayan Han: Oğlum yavaş ye boğulacaksın.

Jisung: Bor şey olmaz.

Ağzımdaki yemekle ancak bu kadar konuşabiliyodum.

....

Yemeğimi yedim ve odama çıktım. Bugün çok yorulmuştum. Üstümü bile değişmeden yatağa bıraktım kendimi ve aklıma okuldaki olay geldi. İlk defa biri bana yardım etmişti ve ne kadar mutlu olsamda garipsemiştim. Düşünmem gereken onca şey vardı ama sabah erken kalktığım için uykuma yenik düşüp uykuya bırakmıştım kendimi....

Bu benim ilk hikayem biraz saçma oldu farkındayım ama lütfen görmezden gelin tiktokta pov yazmıştım ve herkes çok fic istemişti. Bu yüzden yazmaya karar verdim.

Eğer yanlış yerler varsa lütfen söyleyin ya da görmemiş gibi yapın.

Ayy çok heyecanlandım şuan....

Eğer beğenilirse ikinci bölümü de atabilirim.

 I fell in love/minsung/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin