Çaresiz

2.8K 186 78
                                    

"Dedim ki gerçek aşk, karşında
Cellat varken gülümsemek gibidir."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bade'den..
O, evden içeri girince bende bir kaç saniye orada kaldım ve hareketlenip Adaların evine gitmeye karar verdim. Kampta davet etmişti. Gittiğimde büyük ihtimal çok sevinecekti. Çok gitmek istemiyordum ama en azından kafam başka bir şeyle meşgul olacaktı.

Evlerinin önüne geldiğimde kapının önüne geçtim ve zile basmadan önce derin bir nefes aldım. Zile bastığımda kapıyı Canan açtı. İlk başta biraz şaşırmış gibi gözükse de kendini hemen toparlayıp yüzüne bir gülümseme kondurdu.

"Hoşgeldin Badeciğim. Sürpriz oldu, beklemiyordum ama çok iyi yaptın gelmekle. Buyur, içeri geç."

Dediğini yapıp içeriye doğru adımımı attım. İçeriye girdiğimde Canan'ın verdiği terlikleri giydim.

"Sen salona geç canım. Ben bize kahve yapayım. Ada'da duşta, çıkar birazdan."

Kafamı sallayıp içeri geçtim. Geçen gelişimde çok inceleme fırsatı bulamamıştım, bu yüzden etrafı incelemeye karar verdim. Aslında her şey çok tanıdıktı. Sanki bütün bunları annem seçmiş gibiydi. O kadar çok annemin zevkine benziyordu ki her şey. Koltuklar, yemek masası, sehpalar, duvar kağıtları, ünite, tablolar ve hatta çiçek saksıları bile.

Salonun içinde tur atarken ünitede bir kaç tane çerçeve gördüm ve birini elime aldım. Babam, Canan ve Ada. Birlikte sarılmış, gülerken pozları vardı. Yalan yok, çok güzel aile olmuşlardı. Babamı benleyken bu kadar mutlu görememiştim. Demek ki ben mutlu edemedim. O yüzden onu mutlu edenlerle olması daha iyi. Ben mi? Ben hep mutluyum ve bunu çok içten söylüyorum. Kendime sarılmayı o kadar çok iyi öğrendim ki kalbim zırh giyindi. İlk önce bir bakıyorum, "kim bu beni üzmeye çalışan?" O an gözlerimde küçümseyici bir bakış beliriyor. Hayır, sen beni üzemezsin, çünkü buna değmezsin. Kendime çok değer veriyorum, herkesten çok. Bunu en iyi annemden öğrendim.

Çerçeveyi koyup diğerini elime aldım. Bunda sadece Canan vardı. Canan'a dikkat ederek bakmadığını fark ettim o an. Göz rengini bile bilmiyordum. Gülerken boydan bir resmi vardı. Arkası ormanlık alandı. O an daha dikkatli bakmaya başladım. Kaşlarımı çatarak her tarafını inceliyordum ve gözüme çok tanıdık gelmeye başladı. Sanki küçükken bir yerde görmüştüm. Yüzünün siması hafızamın köşelerinde kalan anı kırıntılarında saklı gibiydi. Kıyafetine göz gezdirdim, tam anneme göre şeylerdi, sanki annem seçmiş gibiydi. Annemle nasıl bu kadar benzer zevklere sahip olabilirlerdi ki?

O çerçeveyi de yerine koyduktan sonra yanımda biri belirdi. Kim olduğuna bakınca geçen nikahta gördüğüm bana bir şey demeye çalışan ve sonradan Canan'ın annesi olduğunu öğrendiğim teyze olduğunu gördüm.

"Merhaba Nursel Teyze. Hatırladın mı beni?"

"Hatırlamaz olur muyum, kızım? Hatırladım tabii."

"Nikah günü, yanıma geldiğinde bir şey diyordun. Onu hâlâ hatırlıyor musun peki?"

Gülen suratı bir anda soluverdi. Gözlerini kıstı ve daha çok yaklaştı.
Ağzını açtığı sırada Canan içeri girdi.

"Anne, kahvenin yanına senin şu pratik olan kek tarifin vardı ondan yapacağım. Gelir misin?"

Kadın Canan'a dönüp başını salladı ve beraber mutfağa gittiler. Bu kadın bana ne demeye çalışıyordu?

Ada henüz gelmemişti. Yardıma ihtiyaçları var mı diye mutfağa doğru gitmeye başladım. Kısık sesle konuştuklarını duymamla yavaşladım ve kapının yanında durdum. Merakıma yenik düşüp dinlemeye karar verdim.

Halledebilirdik | GXG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin