KEYİFLİ OKUMALAR!!!
Şarkı: Birdy- Strange Birds
Savaş denilen şey düşmanlar arasında ölümüne yapılan bir şeydi. Benim en büyük savaşım düşmanımla değil babamlaydı.
Yüzüklerden birisinin bana ait olduğunu öğrendiğinde bana şu an ki gibi davranmayacağına eminim. Onun gözünde daha kıymetli olacağım - ama sadece göstermelik- gururlu görünecek ve belki de gerçek bir baba gibi davranacak. Ama istediğim bu değil. Bir yüzük için bana iyi davranmasını, değer verdiğini göstermesini istemiyorum. Kendi başarımla onu gururlandırmak istiyorum. Yüzüğün sahibi olduğum için değil, zamanı geldiğinde iyi bir yönetici olarak karşısına çıktığımda başarımla gururlanmasını istiyorum. Ve hissediyorum bunların olmasına çok az kaldı. Barlas'la beraber Anemoia'nın yönetimine geçtiğimizde her şey değişecek. Tüm kurallar bozulacak, diyar alt üst olacak ama tekrar ayağa kalkacak ve halkı için elinden geleni yapan yeni yöneticileri olacak.
🗡🗡🗡
Abim yanımızdan ayrılıp, halkla sohbet etmeye devam etti. "Neden aniden söyledin?" diye sordum Barlas'a. "Gizlemeye çalışıp yalan söylesen daha çok dikkat çekerdi Algin. Parmaklarımızda yüzüklerin değişimini gördü anlamayacağını mı düşünüyordun?" diye yanıtladı sorumu. Bir yandan haklıydı. "Tamam ama şimdi nasıl anlatacağız her şeyi? Biz bile tam anlamıyla neler yaşayacağımızı, neler yapacağımızı bilmiyoruz." dedim.
"Biz anlatmayacağız. Biz bu yüzüklerin ikinci sahipleriyiz. Aradan çekileceğiz ve yüzüğün ilk sahipleri abine her şeyi anlatacak." dedi.
"O zaman abim halkla konuşması bittiğinde kristal mağarasına gidelim." dediğimde sadece başıyla onayladı ve abimi beklemeye başladık.
Kısa süre sonra abim yanımıza geldi. "Krallığa gidiyoruz ve bana her şeyi anlatıyorsun Algin hadi." dedi abim ve yanımdan hızlı adımlarla geçti. Adımlarımı hızlandırıp yanına ilerledim ve, "Abi her şeyi ben değil yüzüklerin ilk sahipleri anlatacak." dedim. Duraksayıp anlamamış gözlerle bana baktı. "Ne?" dedi sadece.
"Yüzüklerin ilk sahipleri de kimler? Neler diyorsun Algin hiçbir şey anlamıyorum." diye ekledi. "Kristal mağarasına gideceğiz. Orda merak ettiğin her şeyi öğrenirsin." dedim. "Neden siz anlatmıyorsunuz mağaraya gidiyoruz?" diye sordu abim. "Çünkü bizde her şeyi bilmiyoruz." dedim ve abimle atlarımıza doğru ilerlemeye başladık. Barlas krallığına gidip atını alacağını ve mağaraya geleceğini söylemişti.
Yol boyunca çıkan tek ses atlarımızın kurumuş yapraklara ve dallara bastığında gelen çıtırtılardı.
Abimle aynı krallığın içinde birbirimizden uzakta büyümüştük. Büyütülmüştük. Ama aramızda birbirimize karşı hep bir yakınlık vardı. Birbirimize bunu itiraf edemesek de öyleydi. Uzaklığın getirdiği yakınlık.
Kristal mağarasının yakınlarına geldiğimizde atlarımızdan inip mağaranın girişine doğru ilerledik. Barlas gelmiş bizi bekliyordu. Yanına ilerlediğimiz sırada yüzükler hem yan yana olmamızdan dolayı hem de mağaranın girişinde olmamızdan dolayı tekrar şekil değiştirmeye başlamıştı.
"Bu yüzükler neden sürekli şekil değiştiriyor?" dedim abim gözleri yüzüğümdeydi. "İçeride ne merak ediyorsan öğreneceksin abi. Ama sakın babama hiçbir şey söyleme." dedi gözlerine bakarak.
"Algin babamın bunu öğrenmesi lazım." dedi abim. "Evet biliyorum öğrenmesi lazım. Öğrenecekte ama şimdi değil daha değil." dedim ve mağaranın derinliklerine en önden ilerlemeye başladım.
Mağarada ilerlerken abim birden, "Yüzüklere bakmaya ilk geldiğimiz gün," dedi ve derin bir nefes aldı. "Yüzüğün birisi sana ait olduğu için mi o kadar geç çıktın mağaradan?" diye ekledi cümlesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERBİNDEN
FantasyBir kehanette bulunmuştu bir adam yüzyıllar önce. İki yüzük ve sahipleri. Diyarın düzenini bozacak, kuralları yok sayacak ve diyarı yükseltecekti. İki kişi. Yüzüklerin sahipleri. O yüzükler parmaklarına takıldığı anda hissedeceklerdi birbirlerinin k...