KEYİFLİ OKUMALAR!
ŞARKILAR: Harry Styles - Sign of the Times , Macklemore - Can't Hold Us
Güneş Ay için kendinden bir parça feda etmiş. O da kalbiymiş.
Krallığa girdiğimde babam, abim ve annem henüz uyanmamışlardı. Hizmetkarlar kahvaltı masasını hazırlamaya başlamıştı onlara görünmeden odama çıkmayı başarmıştım. Ay ve güneşin hikayesini okuduktan sonra banyoya geçip hızlı bir duş aldım. Üzerime temiz kıyafetlerimi geçirip aşağıya inmeye başladım.
Kahvaltı masasında sadece abim vardı. Annem ve babam henüz inmemişti. Büyük, gösterişli kapıyı açıp içeri girerken abimin bakışları beni buldu.
"Günaydın." dedim ve masadaki yerime geçip oturdum. "Günaydın küçük kaçak." dediğinde duraksadım. Küçük kaçağı Barlas'ın kalp atışını hissetmediğim zaman mağaraya gittiğimi gördüğü zaman söylemişti. Ama bugün gittiğimi görmesinin imkanı yoktu. Bahçeden çıkarken dikkatlice odasının camına bakmıştım ve uyuduğundan emindim. Ve geldiğimde de camda olmadığına adım kadar emindim.
"Küçük kaçak?" diye sordum meraklı bir tonla. Gülümseyip, "O şekilde hitap etmek istedim sorun mu var? Yoksa gerçekten kaçak mısın?" dedi
"Sorun yok ve hayır kaçak falan değilim." dedim ve aramızda sessizlik oldu. Kısa süre sonra sessizliği bölen ben oldum.
"Barlasın hangi krallığın varisi olduğunu öğrendin mi?" diye sordum. Barlas'a sormayı unutmuştum ve krallığını merak ediyordum. "Hayır unutmuşum. Merak mı ediyordun?" dedi. "Evet, öğrenirim dediğin için sormuştum. Ama çokta önemli değil."
"Öğrenirsem söylerim." dedi. Abim cümlesini bitirdiği anda kapı sertçe açıldı ve babam içeri girip, "Orenda hemen yukarı gel." dedi ve arkasını dönüp merdivenlere doğru ilerledi. Abim daha ne olduğunu anlamadan hızla yerinden kalkıp babamın peşinden merdivenlere yöneldi.
Abim merdivenleri hızla çıkarken annem merdivenlerden iniyordu.
Annem, "Noldu bunlara?" diye içeri girip masadaki yerine oturdu. "Bilmiyorum babam birden gelip abimi çağırdı." dedim. Annem bir şey demeden sadece başıyla onayladı ve kahvaltısına başladı.
"Balo nasıl geçti hiç konuşamadık." dedi annem.
"Güzeldi."
"Yüzüklerin varislerini öğrendiniz mi?" diye sordu annem. "Hayır. Dasrelia sordu aslında balo yapma amacını belli etti. Fakat varisler kendilerini belli etmedi."
"Anladım. Dasrelia hem merak ediyor hem de korkuyor." dedi annem.
"Korkuyor? Neyden?" diye sordum. Annem, "Yeni yöneticilerden. Onların kim olduğunu bilmemek Dasrelia'yı korkutuyor. Dasrelia kendi varisi ve büyük ihtimalle abini yüzüklerin sahibi sanıyordu. Kendi varisi olsa zaten rahat olurdu diyarı yine o yönetirdi, varisine izin vermezdi. Abini düşünmesi ise diyarda kendi krallığından sonra sözü geçen krallığın varisi olması. Lacivert krallığı saymazsak Anemoia'daki ikinci yönetici krallığız biliyorsun. Abini de bir şekilde kendi oyunlarına alet ederdi ve sözde diyarı yüzüklerin sahibi yönetiyor gibi görünürdü. Ama yüzüklerin sahiplerini de Dasrelia yönetirdi." dedi.
"Ve ne kendi varisi ne de abim yüzüklerin sahibi değil. Yöneticiliğini kaybedeceği için korkuyor." dedim.
"Ne kadar korksa da Dasrelia yöneticiliği , tahtını, kaybetmemek için her şeyi yapar. Gücü çok seviyor, göz önünde olmayı da. Bunları kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır." dedi annem.
"Elinden ne gelebilir ki? Yüzyıllar önce belirlenen bir kehanetmiş bu." dedim.
"Evet öyle ama Dasrelia bu güç için yapmayacağı bir şey yoktur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VERBİNDEN
FantastikBir kehanette bulunmuştu bir adam yüzyıllar önce. İki yüzük ve sahipleri. Diyarın düzenini bozacak, kuralları yok sayacak ve diyarı yükseltecekti. İki kişi. Yüzüklerin sahipleri. O yüzükler parmaklarına takıldığı anda hissedeceklerdi birbirlerinin k...