Jisung, kapının dışından gelen çarpma sesleriyle aniden uyandı. Ne olduğunu anlayamadan hemen üstünü giyip kendisini odanın dışına attı. Bir süre gördüklerini algılayamadı. Koridorun tamamı cesetlerle kapalıydı. Bir adım geri atıp titreyen elleriyle ağzını kapattı. Her yer kan gölü olmuştu. Onu harekete geçiren, sesi yavaş yavaş artan şiddetli silah sesleriydi. Her geçen saniye silah seslerini daha güçlü bir şekilde duyuyordu. Kendini zorlayarak bir şekilde ayaklarını harekete geçirip merdivenlere doğru koşmaya başladı. Kalbi göğsünden çıkacak gibi atıyordu. Merdivenlerden inerken dün karşılaştığı fotoğraf makineli adama çarptı. Biraz sendeledikten sonra adamı omuzlarından sarsıp kaçmasını söyledi. Adam sanki onu duymuyormuş gibi hiçbir tepki vermiyordu. Jisung onu daha hızlı sarsmaya başladığında fotoğraf makinesi kaldırıp Jisung'un fotoğrafını çekti. Jisung ani flaş patlamasıyla gözlerini kırpıştırdı ve elleriyle gözlerini ovmaya başladı. Adamı bırakıp yarı kör bir şekilde ön kapıya ulaştı. Bu sırada silah sesleri gittikçe yaklaşıyordu. Hemen elini eski tarz yuvarlak tokmağa uzattı ve çevirdi. Hiçbir şey olmadı. Kapıya yüklenerek daha da zorladı. Kapı bir türlü açılmıyordu. Birden ensesinde bir nefes hissetti. Arkasını döndüğünde karşısında otel müdürünü buldu. Otel müdürü sağ elini kaldırıp Jisung'a kapının anahtarlarını gösterdi. Jisung silah sesleri iyice beynini patlatacak şekilde yankılanırken hevesle anahtarları almak için uzandı. O sırada otel müdürü sol elini yukarı kaldırdı ve elindeki tabancayı Jisung'un kafasına dayadı. Jisung'un kalbi o kadar hızlı atıyordu ki kulaklarında silah seslerinden başka bir şey olmasa büyük ihtimalle kalp atışlarını duyabilirdi. Şaşkınlıkla ne olduğunu kavramaya çalışırken otel müdürü tetiği çekti. Jisung acı hissetmedi. Yavaş çekimde yere düşüyordu. Kafası yere şiddetli bir şekilde çarpınca gözleri bir anlığına karardı. Kafasının yanından akan kanı bulanık bir şekilde görebiliyordu. Ama kendi kanı olduğunu algılayamıyordu. Jisung son bir çabayla görüşünü netleştirmeye çalıştı. O sırada Kim Seungmin'in yanına çömeldiğini gördü. Seungmin elindeki fotoğrafı havada, Jisung'un gözlerinin önünde tuttu. Fotoğrafta Jisung yerde bir kan gölünün içinde yatıyordu. Ve ölüydü.
------------------------------&-----------------------------Jisung terden sırılsıklam olmuş bir şekilde uyandı. Kalbi deli gibi atıyordu. Hala gördüğü rüyanın etkisindeydi. O kadar gerçekçiydi ki kulakları hala silah sesleri yüzünden çınlıyordu. Kendine geldiğinde soğuk bir duş aldığı ve her zaman giydiği kahverengi takım elbisesini giydi. Not defterini ve kapaklı saatini de ceketinin cebine koydu. Telefonunu koymadan önce umutla çekiyor mu diye baktı. Ama Jisung'un şansı hala dönmemişti. Telefonu çekmiyordu ve dışarıda fırtına şiddetli bir şekilde devam ediyordu. Burada kısılıp kalmıştı.
Jisung depresif düşüncelerini bir kenara bırakarak kararlı bir şekilde odasından çıktı. Burada tıkılı kaldıysa en azından birilerine yardımcı olmalıydı. Bugün otel sakinlerinden elinden geldiğince çok bilgi edinecekti.
Düşüncelere dalmışken omzunda bir el hissetti. Arkasını döndüğünde Minho'yu gördü. Ona her zamanki sakin gülümsemesiyle bakıyordu. Jisung da Minho'yu görünce sakinleştiğini hissetti. Beraber otelin yemek salonuna doğru ilerlemeye başladılar. Minho konuşmaya çok hevesliydi."Sizi gördüğüme çok sevindim Jisung Bey. Dün olan tatsız olaydan yeni haberim oldu. Romanımı yazarken aniden uykuya dalmışım. O yüzden her şeyi daha yeni öğrendim. Siz olanları gördünüz mü?"
Jisung hızlı bir şekilde başını salladı ve gördüklerini Minho'ya anlattı. Tabii ki bazı tatsız ayrıntıları çıkararak.
"Yani ölen kız Hwang Hyunjin diye bir adamın kardeşiymiş ve otel müdürü cinayete kurban gittiğini kabul etmek zorunda kaldı. Tabii ki otel sakinlerinin arasında paniğe yol açmak istemiyor ama bu haberin hızlıca yayılacağını tahmin etmeliydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Everything is not what it seems | Stray kids
Mystery / ThrillerGizemlerle dolu eski bir otel , aniden başlayan seri cinayetler, birbirleriyle alakasız görünen yedi kişi ve bir katil...