1.7

431 19 7
                                    


💉💉💉

Doktorum: Sevgilim n'apıyorsun?

Öykü: Oturuyorum doktorum n'apıcam başka.

Öykü: Sen n'apıyorsun?

Öykü: Hastanede misin?

Doktorum: Hastanede değilim ama benim ilacım olan yerdeyim desem yalan olmaz

Öykü: Nasıl yani?

Öykü: Eczanede falan mısın anlamadım.

Doktorum: Kapıya çıksana bi

Öykü: Niye ki?

Doktorum: Sen çık, görürsün

Öykü: Peki.

Telefonu cebime sokup ayağa kalktım. Odamdan çıkıp kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda Mert'i görmeyi beklemiyordum.

"Sürprizzz!"

Elindeki çiçeği bana uzatırken ben hâla şaşkın ördek gibi ona bakıyordum.

"Sen neden burdasın?"

"Çünkü ilacım burda."

Yine anlamamıştım. Doktorum bazen gerçekten karışık konuşuyordu. Ya da ben mi söylediklerini algılayamıyordum? Sanırım ikincisi daha mantıklıydı çünkü bazen kendimi salak gibi hissediyordum.

"Hadi hazırlan seni kaçırmaya geldim."

"Nasıl? Ne kaçırması yaa? Düzgünce gelip istesene beni doktorum."

"Yok yanlış anladın. Bugün boş günüm birlikte vakit geçirelim istedim."

"Öyle desene doktorum. Yüreğime indiriyordun valla."

"Ee hadi ne duruyorsun, git hazırlansana güzellik."

"Tamam. Gel istersen sen de içeri. Salonda beklersin."

"Tamam."

Mert'i salona yönlendirip elimdeki çiçekle birlikte hızlıca odaya girdim. Çiçeği kalp şeklindeki kırmızı cam vazoma koydum ve kıyafet dolabıma yöneldim. Nereye gidecektik acaba? Ve ben ne giymeliydim? Gün boyu birlikte olacağımız ve gezeceğimiz için rahat bir şeyler giysem iyi olurdu sanırım.

...

Araba durduğunda camdan dışarı baktım. Lunaparka gelmiştik. Heyecanlı bir şekilde arabadan inip Mert'e doğru ilerledim. Yanağına bir öpücük bırakıp eline uzandım. Çok mutluydum. Lunaparka gelmeyi küçüklüğümden beri çok severdim.

Girişe geldiğimizde kafamızı kaldırıp etrafa bakındık. Hangisine bineceğimi şaşırmıştım. Atlıkarınca, dönme dolap, çarpışan arabalar... Çok fazla seçenek vardı ve ben hepsini de istiyordum.

"Hangisine binmek istersin sevgilim?"

Mert'in sorusu üzerine başımı ona doğru çevirip sırıttım.

"Hepsine!"

Bu söylediğime ikimiz de gülerken ilerleyip sıraya girdik ve bilet aldık. İlk olarak dönme dolaba binecektik. Sonrası zaten gelirdi.

İlerideki dondurma satan abi dikkatimi çektiğinde Mert'in kolunu dürtüp elimle orayı işaret ettim. Zaten daha sıradaydık ve dönme dolap hâla durmamıştı. Yani dondurma almak için vaktimiz vardı. Mert işaret ettiğim yere baktığında ne istediğimi anladı ve elimden tutup oraya yöneldi.

"Neli olsun abi dondurmanız?"

"Neli istersin sevgilim?"

Dondurmacı abi Mert'e, Mert de bana sorduğunda sırıttım.

"Bundan ve bundan." Deyip vanilyalı ve çilekli olanı gösterdim. Abi dondurmamı hazır edip elime verdiğinde hemen yalamaya başladım. Dondurmaya bayılıyordum. Mert de kakaolu ve vanilyalı alıp parasını ödedi ve birlikte telrardan dönme dolabın oraya gittik. Durmuştu ve millet inmeye başlamıştı. Tamamen boşaldığında biz de sırayla binip hareket etmesini bekledik. Dondurmamı bitirip külahın son parçasını da ağzıma attıktan sonra Mert'in koluna girip başımı omzuna yasladım.

"Sevgilim?!"

"Hı?"

Mert'in seslenmesi üzerine başımı kaldırıp etrafa baktım. Şu an dönme dolabın en üstündeydik. Ve bayağı bi yüksekteydik. Ama manzara harikaydı. Kesinlikle harika.

Cebimden telefonumu çıkarıp birkaç fotoğraf çektikten sonra ön kamerayı çevirip Mert'e yaklaştım. Birkaç selfie yaptıktan sonra çektiğim fotoğraflara baktım. Ama baktığıma pişman oldum çünkü dudağımın üst kısmına dondurma bulaşmıştı ve çok kötü görünüyordu.

Telefonu tekrar cebime sokup Mert'e döndüm.

"Doktorum dudağıma dondurma bulaşmış neden söylemiyorsun? Fotoğrafta görmesem hiç haberim olmayacaktı. Rezil olacaktım millete."

"Sen mi rezil olacaktın? Acaba onlar hayatlarında hiç bu kadar güzel bir kız görmüşler mi? Hiç sanmıyorum. Ayrıca bir küçücük dondurma parçası mı seni çirkin yapacak? Aksine güzelliğine güzellik katar."

"Sana göre öyle tabii ama-"

Suratım asık mırıldanırken bir anda Mert'in kafasını eğip beni öpmesiyle cümlem yarıda kesilmişti. Geri çekildiğinde sırıtıyordu.

"Dondurma sorunu çözüldü."

Bu söylediğiyle birlikte gülsem mi yoksa yüzümü mü buruştursam bilemedim. Ama en sonunda sırıtıp ben de onu öptüm ve geri çekildim.

...

"Hadi Mert, yapabilirsin sevgilim!"

Mert elindeki küçük dartlarla arkadaki dizili olan balonları vurmaya çalışıyordu. Eğer hepsini vurabilirse kenarda duran kocaman ayıcığı kazanacaktı. Tabii ki benim için.

Mert bir gözünü kapatıp nişan alıyor sonra da atıyordu. Hepsini vurduğunda sevinçle zıpladım. Satıcı abi ayıcığı Mert'e uzatırken arkamdaki cam dikkatimi çekti. Arkama baktığımda beyaz pantolonumdaki lekeyi fark ettim. Hayır. Olamazdı. Olmamalıydı.

"Sevgilim?"

Mert'in sesini duyduğumda ona döndüm.

"Hadi gidelim."

Elini uzatıp tutmamı bekledi. Ama ben tutmadım.

"Ben gelemem."

"Niye?"

"Gelemem işte."

Mert arkadaki cama baktığında yüzümün kızardığını hissettim. Rezil olmuştum. Kesinlikle rezil olmuştum. Ve şu an yerin dibine girmek istiyordum.

Mert ayıcığı duvara yaslayıp üzerindeki ceketi çıkarmaya koyuldu. Ben de onu izliyordum. Ceketini çıkardıktan sonra arkamdan geçirip ceketin kollarını belime bağladı. Ne yaptığını anladığımda kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Bakışlarımla teşekkür ettim. Ve bir kez daha âşık oldum bu adama.

"Artık gidebiliriz." Deyip yerden ayıcığı aldı ve kucağıma bıraktı. Bir kolumu ayıcığın etrafına dolayıp diğer kolumu Mert'in koluna taktım. Başımı hafifçe koluna dayadım. Ve yürümeye başladık. Bu adama her geçen gün daha fazla âşık oluyordum. Ve olmaya da devam edecektim.

💉💉💉

Yayımlanma tarihi
30.05.2023
(Salı)

Doktor Bey!|TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin