Selam kitap kurtları! Yukarıdaki şarkı yine kitap okurken dinlediğim şarkılardan, dinlemenizi öneririm. Şimdi sizleri yeni bölümle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar, umarım beğenirsiniz...
~~~
Gözlerimi kısıp kutunun içindeki küçük paketleri elime aldım. Bu ne alaka şimdi? Aklımda onlarca aksiyonlu ve ürkütücü senaryo dönerken bu da neyin nesi?
Kutunun içinden çikolata çıktı. Evet,sadece çikolata. Bana kim,neden çikolata göndermiştir ki? Gerçi... Aslında bakınca bu da korkunç. Belki de çikolatanın içine ilaç falan katmıştır. Aman Allah'ım! Gerçekten şuan yaptığım ve düşündüğüm korkunç. Kimden olduğu belli olmayan bir kutuyu açtım. Kimin olduğu belli olmayan bir kutuyu!
Aklıma gelen saçma sapan senaryoları bir kenara bıraktım. Gerçekten düşündükçe saçmalıyordum. Kitap okumanın duruma göre iyi,duruma göre kötü olan yanı da bu; her şeyin en kötü halini tahmin edebiliyorsun. Şuan bulunduğum durumda... Galiba olumsuz bir yanı çünkü panik atak geçirmek üzereyim.
Derin nefesler aldım. Üç beş tane çikolatayı bir kenara koydum ve kutuyu biraz daha inceledim. Çikolataların altına renkli bir karton koyduğunu fark etmem uzun sürmedi. İnce renkli kartonu kaldırdığımda çıkan kağıt parçasıyla yine korktum. Kağıdı elime alıp okuduğumda kaşlarım çatıldı ve saçma senaryoları düşünmeye başladım. Kağıtta aynen şöyle yazıyordu;
''Neden en az bu çikolatalar kadar tatlısın?''
Bu ne ya? Resmen birisi benimle oyun oynuyor. Yani, çevremde bana aşık olacak kadar ahmak birisi olmadığına göre birisi benimle dalga geçiyor. Acaba adamın biri yanlışlıkla beni sevgilisi falan zannedip kutuyu bana mı verdi? Evet evet, öyle olmuştur. En mantıklı senaryom bu, o yüzden buna inanıp umursamamaya çalışacağım.
Çikolataları ve notu kutunun içine koydum. Ardından çekmecemden büyük sayılabilecek metal,beyaz,yuvarlak kutuyu açtım. Küçük kutuyu içine attım ve kapağını kapatıp çekmeceme geri koydum. Ve kitaplığımı düzenlemeye devam ettim.
. . .
''Arka taraf,burayı dinle!''
Okuldaydım ve sınıfı susturmak için kendini parçalayan genç öğretmeni izliyordum. Tabii ki de yanım boştu. Evrim, Ege'nin yanına oturmuştu. Göz ucuyla onlara baktığımda Evrim heyecanla bir şeyler anlatıp güldüğünü ve Ege'nin de gülümsediğini gördüm. Ege'nin parmakları Evrim'in göz alıcı, ışıltılı saçlarında geziniyordu. İç çekerek önüme döndüm. Okula herkes farklı nedenlerle geliyor. Okula benim gibi öğrenmeye gelen çok az kişi var. Ya tamam, elbette eğleneceğiz ama okul bunun için uygun bir ortam değil. Benim gibi sürekli kitap okumanıza gerek yok da, saçmalamanın da lüzumu yok. Okulda eğlenecekseniz de teneffüste çıkın bahçede ne yaparsanız yapın. Sınıfta türlü şaklabanlıklar yapıp insanları rahatsız etmeye hakları yok ki. Hele ki sınıfta öğretmen varken bunu yapmaları çok büyük saygısızlık. Haksız mıyım?
Nihayet öğretmen sınıfı susturmayı başardığında dersi dikkatle dinlemeye başladım. Birkaç dakika sonra kafama atılan kağıt uçakla dikkatim dağıldı. Hemen ardından kağıdın içindekini okumamı işaret eden Evrim'i görünce ona kızgın bakışlar attım. Bunu her zaman yapıyordu. Sanki benimle konuşmaya vakti yok da gelmiş bana kağıt fırlatıyor. Hay Allah'ım...
Yerdeki kağıdı alırken Evrim'in heyecanlı bakışlarının üzerimde olduğunu fark ettim. Başımı kaldırdım ve Evrim'in oturduğu masaya döndüm. Dur bir dakika... Bana bakan Evrim değildi. Evet, yanlış görmüyorum Evrim Gizem ile konuşuyordu ve bana bakan kişi Ege'ydi. Yüzümü dikkatle inceliyordu. Gözlerimi kısarak ona baktım. Gözleri gözlerimi bulduğunda kısa bir süre bakıştık. Gözlerinin rengi... Neden bu kadar etkileyici? Parlak mavi gözleri bana anlamını çözemediğim şekilde bakıyordu. Çok... Çok derin bakıyordu ve etkilenmemek elde değildi. En sonunda o gözlerini kaçırınca önüme döndüm. Aman Allah'ım! Az önce hayatımın en uzun bakışmasını yaşadım. Hem de tek arkadaşımın sevgilisiyle. Evrim'e ihanet etmiş gibi hissediyordum. Şuan kendimi asmak istiyorum. Onunla bakışırken neler hissettiğimi algılayamamıştım. Heyecan,öfke,panik... Bunlardan hiçbiri değildi. Garip bir duyguydu ve kendime engel olamamıştım. Arkadaşıma ihanet etmemek için bakışlarımı ondan hemen kaçırabilirdim ama adını koyamadığım bu his buna engel olmuştu. Kafamdaki düşüncelerden kurtulmaya çalıştım saçma bir bakışmaydı, bu kadar etkilenmeme gerek yoktu. Hemen önüme dönüp kağıdı açıp Evrim'in el yazısını okudum.
''Okul çıkışı senin evin oradaki parka gideceğiz, sende gelir misin?''
Of Evrim... Kız hala beni sosyalleştirmeye çalışıyor. Bu güzel bir davranış evet, ama sevgililerin arasında ben sap gibi ne yapayım? Ayrıca Gizem'in saçma muhabbetine katlanmak istemiyorum. Zaten okul çıkışı kütüphaneye gideceğim.
Kağıdı buruşturduğum sırada zil çaldı ve Evrim ceylan gibi sekerek yanıma geldi ''Geliyor musun?
Gözlerimi devirdim. Sonra yanımda uzun boyuyla Ege de belirdi. Ege yanıma gelince sebepsizce o adını koyamadığım his yeniden içimi kıpır kıpır etmeye başlamıştı. Artık bu histen nefret ediyorum çünkü şuan da ellerim titriyor ve kekelemekten korkuyorum! Kesinlikle Ege şuan yanımda olmasa bu his de olmayacaktı ve bende daha rahat olacaktım. Bakışlarımız bir anlığına karşılaştığında yutkundum. Mavi gözleri neden bu kadar ilgimi çekiyordu? Şuan yanımda olmasalar kendime tokat atmak isterdim. O, benim tek arkadaşımın sevgilisi. Benim onunla bakışmaya hakkım yok. Off... Ama bu kadar yakışıklıyken ona herkes bakar ki. Aman Allah'ım! Gerçekten bu düşünceler aklımdan mı geçiyor? Acilen kendime gelmeliyim! Toparlanıp kekelememeye çalışarak konuştum ''Gelemem.''
''Neden?'' Evrim üzgün bir ses tonuyla konuşurken Ege'nin yüzünde yine o çözemediğim ifade vardı. Üzgün mü, sorgulayıcı mı,mutlu ya da umursamaz mı çözemediğim bu ifade. Umursamayıp Evrim'e döndüm.
''Gelemem çünkü işim var.''
''Bilirim ben senin o işlerini. Yine kütüphaneye gideceksin değil mi?'' Evrim'e göz devirirken ona bakmamaya çalışıyordum. Şu lanet bakışlarını birazdan üzerimden çekmez ise ya kendime ya da ona tokat atacağım.
''Evet,kütüphaneye gideceğim. Senin için önemli olmayabilir ama ben kütüphaneleri seviyorum.''
''Ya alt tarafı bir saat yanımızda otur. ''
''Olmaz.''
''Bir saat kitaplarından ayrı kalırsan ölürsün değil mi?''
''Yine aynı konuyu konuşmak istemiyorum Evrim.'' Şuan Evrim'e sinirlenmiştim ama Ege'nin yanında ona karşı sesimi yükseltmek istemiyordum. Nedenini bende bilmiyorum ama sanırım Ege'ye olan korkumdan kaynaklıydı. Ben Evrim'e sesimi yükselttiğimde sevgilisini korumak adına o da bana sesini yükseltebilirdi ve öyle bir şey olursa şuracıkta geberirdim. Gelmiş karşımda bir seksen boyu ve geniş omuzlarıyla dikilirken bunu düşünmemek elimde değildi.
''Ya Allah aşkına sosyalleş bira-''
''Evrim,tamam.'' Bu sesin sahibi Ege'ydi. Şaşkın bakışlarımızı Ege'ye yönelttiğimizde bir neden arıyorduk. Ne yani, ben ondan deli gibi korkarken o beni mi korumuştu? İnanamıyorum! Evrim ve ablam dışında beni koruyan birinin olması beni şaşırtmıştı ve mutlu etmişti. Ancak bunu yapan tek arkadaşımın sevgilisi olduğu için şuan da Evrim'in bundan bir anlam çıkartmasından ve aramızın bozulmasından deli gibi korkuyordum! Bana sorarsanız, hayır ben bir anlam çıkartmadım. Bence huzursuzluk çıkmaması için kavgaya en gel olmaya çalışmıştı. Umarım...
Evrim bunu normal karşılamış olacak ki umursamadı ve eski neşeli ifadesiyle bana döndüğünde nasıl rahatladığımı anlatamam. ''Tamam,itiraz etmiyorum ve kavga çıkartmıyorum çünkü anlaşılan sevgilim huzursuzluk çıkmasını istemiyor.''
Oh, çok şükür! Farklı bir anlamda algılamamıştı. Önüme dönüp çantamı karıştırırken göz ucuyla onlara baktığımda Evrim Ege'nin yanağını sıkıyordu. Ege'nin bundan hoşlanmadığı yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Ancak Ege'nin bundan hoşlanıp hoşlanmaması Evrim'in umurunda değilmiş gibi gözüküyordu. Çantamdan cüzdanımı bulduğumda ayağa kalkıp kantine doğru yöneldim. En alt kata inip kantinden küçük bir kek alarak yangın merdivenine yöneldim. Çoğu zaman okuldaki tek boş yer burası olduğu için yangın merdiveninde oturup bir şeyler yiyip düşünürdüm. Yine aynısını yapmak için tam yangın merdivenini ulaşmış ve aşağı iniyordum ki arkamdan gelen ses ile irkilerek merdivene takıldım ve ağzımdan bir çığlık kaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Teen Fiction''Bu olaylardan önce biri gelip, tüm bunları yaşayacağımı söylese yine de aynı kararları verirdim senin o güzel gözlerine bakabilmek için.'' ~ Alin,tek derdi başarılı bir öğretmen olmak olan sıradan bir genç kızdır. Geçmişte yaşadıkları yüzünden,çoc...