8. BÖLÜM

57 14 68
                                    

Sıramın altında gördüğüm şeyle donakaldım. Bir bu eksikti zaten! Birisi zorbalığa uğradı, kriz geçirdim, iki erkek benim için kavga etti, bayıldım ve üstüne de bu... Tam zamanı yani!

Evet, sıramın altında bir kutu vardı. Şu içinden çikolata çıkan kutunun aynısı... İyi ki yanımda sadece ablam vardı. Ablam duraksadığımı fark etmiş ve kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Yutkundum ve kutuyu parmak uçlarımla tutup sıramın üzerine koydum. Ablam da kutuyu hemen tanıdı ve bir süre bakıştık. İkimizde bunu beklemiyorduk.

Diğeriyle aynı boyutta bir kutuydu. Korkmaya başlamıştım. Bu, ilk kutunun bana yanlışlıkla ulaşmadığını doğruluyordu. Ve bu kutuları gönderen kişi, beni takip ediyordu. Ablam konuşmaya başladığında yavaşça ona döndüm.

''Şuan ne söyleyeceğimi bilemiyorum... Bunca şeyin üstüne bir de bunu yaşaman...'' Sesli düşünüyordu. Bunun farkında olmadan yapmıştı belli ki, çünkü birden susmuştu ve yeri izleyen gözleri kısa bir an büyümüştü. Hemen toparlandı ve bana baktı. ''Kutuyu çantanda sakla. Eve gidince detaylıca konuşuruz olur mu? Çok oyalandık, annem merak etmesin.''

Başımı salladım ve kutuyu çantamın en dibine koyup çantamı sırtıma aldım. Kapıya doğru ilerlerken ablam koluma dokundu. Ona sorar gözlerle baktığımda beni bekletmedi. ''Bu kutuları... Annemin ya da başka birinin bilmesini istiyor musun?''

Başımı sağa sola salladım. ''Hayır. Anneme söylesem çok endişelenir, zaten yeterince stresli şuan da. Bir de bunu düşünmesin. Sadece ikimiz bilelim.''

Başını tamam anlamında salladığında sınıftan çıktık ve annemlerin yanına doğru ilerledik. Annem benim için yeterince endişelenmişti, bir de bunu düşünmesini istemiyordum. Zaten ona söylesem çok panik yapardı ve hemen polise ihbar ederdi. Ama biri bana çikolata gönderdi diye polise ihbar etmek saçma olurdu. Evrim'e de ablam gibi her şeyimi anlatırdım. Ama bu kutuları Ege'nin gönderme ihtimali vardı. Bu yüzden söylemiyordum. Hem Ege göndermese bile hemen bir sevgilimin olduğunu iddia ederdi ve bu aramızda dalga konusu olurdu muhtemelen. Ona söylemediğim için kendimi suçlu da hissediyordum ama Ege ile arasının bozulmasını istemezdim. Sonuçta bu sadece bir ihtimaldi, Ege olmayabilirdi.

Geriye bir tek ablam kalıyordu. Ablam bunu kendi fark etmişti ama kendi fark etmese bile ben ona söylerdim muhtemelen. Ablama güveniyordum. Soğukkanlı davranıp bana yardım ediyordu. Ayrıca ablam şimdiye kadar bütün sırlarımı tutmuştu. Bu hayatta güvenebileceğim birinin olması güzeldi.

. . .

Odamda oturmuş kitap okuyordum. Yorucu bir günün ardından dertlerimi unutmak, dış dünyadan soyutlanmak için okuyordum. İşe de yarıyordu. Sanki sadece sevdiğim insanlar ve kitap karakterleriyle dolu farklı bir dünya vardı. Ve kitap okumaya başladığımda o dünyaya giriyordum. O dünyada nasıl istersem öyle davranıyordum, hiçbir sıkıntım yoktu. Mutluydum.

Bunları düşünürken ablam odaya daldı. ''Hadi, yemek yiyeceğiz!''

''Geliyorum.'' dedim ve odadan çıktı. Şimdi bu yaşananların ardından ailemle gergin bir konuşma yaşayacaktım. Duvardaki boy aynamda görünüşüme kısa bir bakış atıktan sonra mutfağa yöneldim.

Ablam dışında kimse ağzını açmadı. Ablam biraz ortamı yumuşatmak istercesine okulda yaşadıklarını anlattı. Onu dinlemedim, sadece önümdeki yemekle ilgilendim. Oldukça acıkmıştım. Ama neler olacak diye düşünmekten yemeğin tadını alamadım bile.

Yemekten sonra hepimiz salonda yerimizi aldık. Herkes birinin konuşmasını bekliyor gibiydi. Bu sefer ablam da konuşmuyor, tekli koltukta oturmuş yeri izliyordu. Sonunda babam söze başladı. ''Bugün... Okulda kriz mi geçirdin?''

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin