7. BÖLÜM

55 18 86
                                    


Selamlar! Nasılsınız kitap kurtları? Umarım iyisinizdir, ben çok iyiyim. Neyse çok uzatmayayım. İyi okumalar, umarım beğenirsiniz.

~~~


Çok gürültü vardı. Gürültüden nefret ederdim her zaman. Birbirine karışan fısıltılar vardı. Ve kavga sesleri. Birkaç kişi atışıyordu. Tüm bu sesler kulaklarımı tırmalıyordu. Dizlerimin altında ve sırtımda baskı hissettiğimde birinin kucağında olduğumu anladım. En son ne olduğunu hatırlamaya çalıştım. Okuldaydım, panik atak krizi geçirmiştim. Sonra... Sonrası karanlıktı. Galiba bayılmıştım. İlerliyorduk. Nereye götürüyorlardı beni? Bana bir şey yapacaklar mıydı? Ben kimin kucağındaydım?

Her şey belirsizdi. Hafif bir esinti hissettiğimde ürperdim. Sanırım dışarı çıkmıştık. Göz kapaklarımı hafifçe araladım. Önce gökyüzünü gördüm, sonra da gökyüzüyle aynı tonda bir çift mavi gözle karşılaştım. Ben Ege'nin kucağındaydım!

Aşırı paniklemiştim. Ege endişeli gözleriyle bana bakarken olduğu yerde durdu. Gözlerimi açmak bile istemiyordum ama şuan da panikten istemsizce gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Ege bana sıcacık bir gülümsemeyle baktı. ''Şuan her şeyin belirsiz olduğunu biliyorum. Ambulans geliyor, merak etme.''

Ambulans mı? Ambulansa gerek yoktu ki. Bu çoğu zaman yaşadığım bir şeydi, bu kadar abartmaya gerek yoktu. Zar zor çıkan kısık sesimle konuşmaya çalıştım. ''Ambulansa gerek yok,iyiyim.''

''Alin, bayıldın sen. Ne demek ambulansa gerek yok?''

Şimdi her şeyi daha iyi hatırlamıştım. Muhtemelen aniden kalktığımdan dolayı gözüm kararmıştı. Bu kadar abartılmasına gerek yoktu. Tekrardan ona baktım. Tam ağzımı açmıştım ki başımda Hande Hoca'yı gördüm. O da çok endişeliydi.

''Alin, iyi misin? Merak etme ambulans çağırdık ve ailene haber gitti. Muhtemelen biz gittikten sonra hastanede olurlar.''

Harika. Gerçekten harika! Artık olayı annem de biliyordu. Off, kadın korkudan ölmüştür şimdi. Nasıl endişelenmiştir kim bilir. Bunu düşünmemeye çalıştım. ''Hocam ben iyiyim, sadece panik atak geçirdim. İlk defa olan bir şey değil. Sonra da muhtemelen aniden kalktığım içim gözüm karardı. Ambulanslık bir durum yok.''

''Emin misin, bence yine de gidelim hastaneye. Ne olur, ne olmaz.''

''Hocam, eminim. Dediğim gibi ilk defa olan bir şey değil. Zaten okuldan sonra ailem götürür beni hastaneye. Gerçekten gerek yok.''

Gözlerini kısıp bir süre bana bakıp düşündü. ''Tamam öyleyse. Öğleden sonra derslere girmeyeceksin, ailen gelince gidebilirsin.'' Ardından Ege'ye döndü. ''Benim ofisime götür, sonra da derse gireceksin.''

Ege tama anlamında başını salladığında öğretmenler başımıza toplanan öğrencileri uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Ege arkasını dönüp okula doğru ilerlerken ona döndüm. ''Beni yere indirir misin?''

Kendimi rahatsız hissediyordum. Gözlerini hafifçe kıstı. ''Yürüyebilecek misin?''

''Yürüyemeyecek olsam sormazdım.''

Ege beni yavaşça yere indirdiğinde Evrim'in sesini duydum. Benim yanıma gelmek istediğini söylüyordu, galiba öğretmenler onu engelliyorlardı. Aşırı yorgun ve halsiz olsam da şuanda kardeşim diyebileceğim kıza sarılmaya ihtiyacım vardı. Evrim'e doğru yürümeye başladım. Ege beni engellemeye çalışınca biraz hızlandım ve Evrim'in yanına geldiğimde kollarımı ona doladım. Hemen bana karşılık verdi. ''Alin... İyi misin? Ben... Ben çok üzgünüm, öğlen seni yalnız bırakmamalıydım. Alin, çok özür dilerim, çok üzgünüm.''

KÖRDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin