sana çenesini kenetlediği ellerine dayadı ve güldü.
sana:"yine de, bana gelmen harika, küçük kuş. arkadaş olduğumuza sevindim, özellikle de kardeşim gelmişken. chanyeol, orada olduğunu biliyorum. gel hadi."
dehşetle arkamı döndüm.
chanyeol, sana'ya o kadar yaklaştı ki, kadın başını geriye atmak zorunda kaldı.
kayıtsızca gözlerinin içine baktı, malbonte'ye baktı.
beni fark etmemiş gibiydi.
chanyeol:"merhaba, ablacım."
sana:"bunu çok uzun zamandır bekliyoruz."
chanyeol sırıttı, birkaç adım geri çekildi ve yine düşünceli bir şekilde, değerlendirerek malbonte'ye baktı.
chanyeol:"buraya alıştın mı, ablacım?"
sana masaya oturdu ve memnuniyetle çenesini kaldırdı.
sana:"her şey kontrolüm altında, chanyeol. yani rahat olabilirsin.
chanyeol:"sanmıyorum."
sakin ve soğukkanlı süvari bir anda maskesini indirerek hem sesi hem de yüz ifadesiyle bir sürü duyguyu yansıtmış oldu. çok endişeliydi.
sana:"öyle mi?"
chanyeol:"ölümsüzlerin ve ölümlülerin kişisel acılarına çok fazla odaklandın.daha kararlı hareket etmemiz gerekiyor. burası neden bu kadar sakin? kimse seninle savaşmadı mı?"
sana:"bu senin ayrılacağın, kardeşim."
sana sakince konuştu ama sabrının tükendiği açıktı.
chanyeol, sanki sana ile baş başa kalmış gibi yüksek sesle konuşarak ofiste dolaşmaya başladı.
gözlerimi ondan alamadım: meraktan ve korkudan.
chanyeol:"pervasızca davranarak eski hükümetin hisar'da kalmasına izin verdin."
elini yumruk yaptı.
chanyeol:"onları devireceğiz, ezeceğiz, bu dünyayı, ezeceğiz, bu dünyayı savaş ve ateşle dolduracağız."
sana buna sadece gözlerini devirdi.
sana:"yapman gerekeni yap, chanyeol. bu yüzden buradasın."
chanyeol kısaca güldü. bir eğlence merkezine gideceğini dört gözle bekleyen bir çocuğa benziyordu.
chanyeol:"savaş olsun!"
...
ertesi akşam, sana kardeşiyle birlikte iktidarı devretmek için hisar'a uçtu.
penceremin hemen önünden uçtular.
sana sıkılmış ve mutsuz görünüyordu, bir an önce bu olaydan kurtulmak istediği açıktı.
chanyeol'un gözleri sevinç ve coşkuyla yanıyordu. kasları şişmiş gibiydi, savaşa hazırlanıyordu.
fiziksel olarak inanılmaz derecede güçlü görünüyordu ve aynı zamanda içsel, sarsılmaz bir gücü vardı.
ölümsüzleri, hisar'ın duvarları içinde kalan arkadaşlarımı düşünmemeye çalıştım.
jennie:"kendimi düşünmem lazım."
artık iki atlı vardı, ne yapılmalıydı?
kimse sana ile başa çıkamadı. şimdi de ona bir de chanyeol katılmıştı.
son zamanlarda bilinçsizce kendi hafızamı bloke ettiğimi fark etmeye başladım.
babamı, yaşadığım acıyı düşünmüyor, hayatta kalma kararlılığımı sarsabilecek hiçbir şeyi düşünmüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heaven's secret 2, taennie
Fantasyheaven's secret, taennie 2. kitabidir. öldüm ve kendimi meleklerle iblislerin dünyasında buldum. ölümsüzlük bana güç ve kudret verdi ama başka bir güç gelecek ve her şeyi benden alacak. bunun yolun sonu olduğunu düşündüğümde, sadece bir başlangıç ol...