9

71 10 64
                                    

ahududu yapraklarıyla kaplı ıslak, çamur zeminde yürüyordum.

lalisa'nın histerik kahkahası ileride bir yerlerden duyuldu.

jennie iç ses:"tanıdık bir yer..."

yürümeye devam ettim, yaprakların altındaki ıslak toprağı ve kemiklerin çatırdamasını hissettim.

sonunda, lalisa'nın kendi bedeni üzerine eğildiğini gördüm.

aniden sustu ve bana döndü.

lalisa:"başka birinin gücünü emebilen boş bir kap. temiz açık bir kitap gibisin. sayfalarına dokunduğumda kafanda belirdim. bunu, hiçlik beni almadan önceki son fısıltım olarak kabul et."

jennie:"lalisa, neler oluyor?"

kız cevap vermek yerine alnıma dokundu.

lalisa:"bu rüyayı hatırlamayacaksın. ama önemli değil. her zaman bir iblis olmak istemişimdir. kızabilirler, kötü şeyler yapabilirler çünkü kimse onları yargılamaz. bir kuşu uçtuğu için azarlayamazsın. ama ben bir melek olarak doğdum. kibar ve iyi bir kız. nazik, saf, dürüst olması gereken. benim gibi biri için karanlık olmak dengeyi bozmak olurdu. çünkü ben nazik, saf, dürüst bir kızdım. benden bekleneni yapıyordum. davranışlarım kurallar ve gelenekler tarafından dikte edildi. gerçek beni altlarına gömdü. ama savaştan sonra birdenbire, kim olduğumu bilmeden, derinlerde bir yerde, tüm o maskelerin altında gerçekte kim olduğumu öğrenmeden ölebileceğimi fark ettim. beni yalnızca iktidara ulaşmak için bir araç olarak gören ailemden uzağa, uzak diyarlara uçtum. ve kendimden uzaklaştım- beyaz elbise giymiş, şepfa'ya tüm nimetleri için şükreden bir kuklaydım. asla benim olmayacağını bile bile jungkook'un elini sımsıkı tutardım. içimdeki karanlığı keşfettim: öfkeyi, kıskançlığı, tembelliği. ve onu kabul ettim. kabul ettim, sonrasında nemli toprakta sonumu beklemek için. birkaç dakika sonra kendimi öldüreceğim. öldüreceğim çünkü acele etmişim. kendimi öfkeye, tutkuya, umuda kaptırmışım... çünkü jungkook'u dinlemedim. ama gerçek ben olarak ölüyorum. yazık tabii ki. hayatım bana kapalı bir zihin bahşedecek kadar değerli değildi. ama gerçek ben olarak ölüyorum! ve bu küller, ölümümün habercisi, sıcak tenimi serinletiyor, gözyaşlarıma karışıyor, yaşamak için sadece birkaç dakikası kalan bedenimi soğutuyor. kalbimin attığını hissedebiliyorum. bir. iki. üç. şimdi öleceğim ve şepfa beni duymasa bile şunu diyeceğim: şimdiye kadar beni hayatta tuttuğun için  teşekkür ederim. hiçbir şeyden pişman değilim."

...

gece dayanılmazdı, çok uzun, endişe ve ürkütücü fantezilerle doluydu.

jungkook hala hayatta mıydı, yoksa sana ona çektirdiği işkencelere doyup sonunda onları kesmiş miydi?

onun adına endişeleniyordum.

sonuçta, o bana ve başkalarına karşı her zaman çok iyiydi.

ne olursa olsun, acı çekmeyi hak etmiyordu.

oda bana küçük ve havasız geldi.

sanki kafese kapatılmış bir hayvan gibi, kendime yer bulamadan köşeden köşeye yürüdüm.

jennie iç ses:"neden bu kadar uzun süredir yoklar?!"

yatağı topladım ve titreyen ellerle giyinmeye başladım.

lalisa'nın sözlerini düşünerek pencerenin önüne oturdum.

jennie iç ses:"neden kendini öldürdü? süvariler kafasının içine giremesin diye mi?"

intihar düşüncesi beni korkuttu.

elini göğsüne bastırıp kendi gücünü kendini öldürmek için kullanmak nasıl bir duygu?

heaven's secret 2, taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin