Gerçekleri Öğreniyorum

17 5 2
                                    

Anlatacağı şeyleri merak ediyordum. Gözlerimi onunkilere dikmiş açıklamasını beklerken belki de göründüğü kadar genç olmadığını fark ettim. Kadına bakınca en fazla otuzlarındadır derdiniz ama gözleri çok daha yaşlıydı. İçleri parıldasa da bilgelik ve tecrübe dolu yıllar saklıydı gözlerinde. Ne kadar uzun süre yaşadığını gözlerine bakarak kestirmek imkansız gibiydi. Bunun imkansız olduğunu biliyordum ama sanki... yüzlerce yıl dahi sığardı o gözlere.
Ben onun yaşına takılmışken müdüre konuşmaya başladı. "Bak Reyna. Şu an bir şey hatırlamaman normaldir canım. Fakat bazı şeylerin tanıdık geldiğine de eminim. Öyle değil mi?" Bu kadına yalan söylemek içimden gelmiyordu. Ayrıca istemesem bile -ki iyi yalan söylerim- doğruyu içimden çekip alabileceğine emindim. Başımı salladım." Hem de çok. Hatta bir an, girişteki muhafızları daha önceden tanıdığımı sanmıştım." Gülümsedim. Fakat Yeşil Göz yüzünü hafifçe ekşitmişti. Yanlış bir şey mi demiştim acaba?
"Evet canım. Bunun nedeni onları zaten tanıyor olman." Ne! Hayır tabi ki de! Diye düşündüm. Benim eli mızraklı, devasa bir okulu koruyan, ve görünüşe göre kafadan birazcık çatlak iki muhafızla nasıl bir tanışıklığım olabilirdi ki yani? Kaşlarımı çattığımı ama itiraz edemeyecek kadar şaşkın olduğumu anlayan müdüre, konuşmaya devam etti." Reyna, sen bu dünyaya aitsin. Şu an bilincinin yerinde olmaması ya da nasıl desem... kısmen yerinde olması Azia denen bir şeyden kaynaklanıyor. Azia en basit tanımıyla, pek çok farklı karanlık amaç uğrunda kullanılan bir tür sis perdesi. Zihnini karıştırıyor, anılarını değiştiriyor ve bazen, temelli olmasa da...siliyor. Senin burada gayet doğal karşılanmanın nedeni buranın senin yuvan olması. O dünyada yaşadığın 2 yıl... sadece 2 yıldı." Ağzım açık kalmıştı. Bu...bu doğru olamazdı! Benim... b-benim bir hayatım vardı. Yaşadıklarım! Yalan olamazlardı. Olamazlardı değil mi?
İşin en kötü tarafı içimde filizlenen korkuydu. Bu kadın... doğruyu söylüyordu. İçten içe biliyordum. Her ne kadar inanmak istemesem de biliyordum. Her şeyin mantıklı gelmesi, okulu görünce kafamda canlananlar, bu dünyaya dair, nasıl bildiğimi bilmediğim bilgiler... her şey oturuyordu. Hayır! Bir şey hariç:" Peki ya ailem? Annem ve babam?"
Müdürenin yüzüne anlayışlı bir ifade hakimdi. Benim bağırtılarıma karşın sakin bir şekilde sordu:" Reyna, senin soyadın ne?" Hiç düşünmeden cevap verdim." Blaze."
"Annenlerin soyadı nedir peki?"
"Ly..." dondum. Hayır bu olamazdı! Ben... ama nasıl? Devamını bile getirememiştim ama anlıyordum. Lysander. Annemlerin soyadı. Dirseklerimi dizime dayayıp başımı ellerimin arasına aldım. Yerdeki parkeleri incelerken başım çatlarcasına ağrıyordu.Ben nasıl olmuştu da anlamamıştım?
"Hanımefendi..." " Verenna."diye sözümü kesti. "Verenna... bakın ben nasıl oldu bilmiyorum ama... yani... peki... nasıl anlamadım? Bunun ortaya çıkması gerekirdi."
"Azia acımasızdır hayatım. Senin üzerinde kullanılan tür en beterlerinden. Sahte anılar yerleştirmekle kalmayan aynı zamanda bu anıları berbat yapan bir tür. Sen aslında sahte ailenin soyadını görüyor, duyuyor fakat algılamıyordun. Azia her şeyi zihninde topluyor ama onları bir sır gibi saklıyordu. O dünyadayken gerçek anılarının ortaya çıkmasını engellemiş olmalı. Yani sen herhangi bir yerde adını söylediğinde Reyna Lysander olarak söylemeni sağlamış, duyduğun Reyna Lysander ismini ise Blaze olarak algılamana yol açmış olmalı.
Kimin kurbanı olduğunu hala bilmiyoruz ama senin oraya uyum sağlaman için epey uğraşmış, sana eziyet çektirmekten zevk almışa benziyor. Üzgünüm canım."

Ailem... onlar gerçek değilmiydi yani?


*

Kafamı kaldırıp derin bir nefes aldım. "Pekala. Peki o zaman benim gerçek ailem kim?" Verenna'nın yüzü acıyla buruldu." Reyna, senin ailen...sen...sen bir yetimsin canım."
Her ne kadar kulağa garip gelse de sanırım, zihnimin Azia'dan kurtulmaya çalışan küçük bir parçası bunun farkında olduğundan o kadar da fena olmamıştım. Sahte anılarım olduğunu duymak beni daha kötü etkilemişti.

Yine de sarsılmıştım. Sanırım kötü-düşündüğümden de kötü- görünüyordum. Çünkü o sırada Yeşil Göz bile benden nefret ediyor gibi değildi. Gözlerinde bir acıma duygusu vardı hatta, ki bu beni öfkelendirdi. İnsanların bana acımalarından nefret ederdim. Ayağa kalktım. Kendimden emin bir edayla" Hafızamı nasıl geri alıcağım peki?" Verenna gülümsedi." Her zaman çabuk toparlanırdın. Hayatımda gördüğüm en güçlü insanlardan birisin Reyna. Hafızana gelecek olursak, o senden alınmadı. Hala orada ama küçük bir tedavi ve zamana ihtiyacı var." Bir tür melodi duyuldu. "Öğle yemeği vakti. Yemek sona erince yanıma gel. Tedaviden sonra anlatacaklarım var! Hadi şimdi gidin. Okulun sınırları içinde olmak bile vakit geçtikçe hafızana iyi gelecektir."
Gülümseyip bizi kapıya kadar götürdü. Ardından yemek alanının farklı bir tarafına doğru yürümeye başladı.

Yuvam ha? Bakalım evim dedikleri yer nasıl bir yerdi?

Işığın Gölgesinde 1: Ateş KapısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin