Konuşmam

15 2 5
                                    

Nasıl başlamam gerektiğini bilmiyordum. Küçük de olsa bir konuşma yapmalıydım. Bana bakan çok fazla yüz vardı. Bakarken en rahat edeceklerime,  Thalia ve Wei'ye bir bakış attım. Sonra Verenna... ve herkese.
"Çocuklar, hepinizin bende ayrı ayrı anısı olduğuna eminim. Fakat diğer... dünyada kaldığım sürenin uzunluğu nedeniyle, bir hafıza kaybı yaşıyorum." Bütün sesler bir anda bıçak gibi kesildi. Kimseden çıt çıkmıyor. Bazıları korkuyla, bazılarıysa inanamamazlıkla bakıyordu. Sanki "Reyna'dan bahsediyoruz! Onun hafıza kaybı geçirmesi mi? Pfff, imkansız!"
"Maalesef yeni yeni gelmeye başlayan birkaç anı ve kafamın içinde dönen bazı isimler dışında pek bir şey yok. Yine de en yakın zamanda iyileşeceğime ve bütün anılarımın, yeniden, zihnimde taptaze yer alacaklarına and içebilirim." Güçlü bir edayla gülümsedim. "Sizleri özlediğimi bilmek için bir hafızaya ihtiyacım olmadığını şimdi anlıyorum..."
Yemek alanı yeniden çığlıklar ve alkışlarla yankılandı. En güzel tarafıysa: konuşmamın tek bir kelimesi bile yalan değildi. İnanıyordum. "Hatırlayacağım. Ve her şeye, her zaman umutla bakacağım!"diye düşündüm.

Verenna -gözleri hafifçe dolmuştu- konuşmayı devraldı. "Evet çocuklar. Ehem... güzel... konuşmaydı. Aklıma gelmişken, görev almak isteyenler için son iki hafta! Unutmayın sakın! Şimdi, ee... afiyet olsun!"
Yerime dönerken iki düzineye yakın kişi yanıma koşmaya başladı. Hepsi birlikte üstüme hücum eden kaplanlarmış gibi gözüküyordu. Bense ortada duran küçük bir ceylan...
  Sığabilen yaklaşık 13-14 kişi masaya oturdu. Yemek bir anda kalabalık bir sofra olmuştu. Genelde insan kalabalığından hoşlanmam ama bunlar kalabalık değildi. Onlar... arkadaşlarımdı.

*

Yemek molası bitene kadar kaç kişiyle konuştum bilmiyorum. Thalia ve Wei beni odama götürürlerken hava kararmak üzereydi. Verenna ile konuşmadan önce yanından geçtiğim süslü binaya, yatakhaneye geldik. Wei'nin dediğine göre bütün ögrenciler ve öğretmenler burada kalıyormuş. İlk gördüğümde fark etmemiştim ama yapı iki farklı binadan oluşuyordu. Wei öğretmenlerin 1, öğrencilerinse 2.  binada kaldıklarını söyledi. Dolayısıyla sağ tarafa yöneldik. Öğrencilerin binası da kendi içinde iki bölüme ayrılmıştı. Erkeklerin bölümü Arrakis, kızların bölümü Maeva olarak isimlendirilmişti. İlk 5 kat Arrakis, üst 5 kat Maeva... Çok karışıktı ama yavaş yavaş hatırlamaya başladığım için her şey gitgide kolaylaşıyordu. Okulun büyülü sınırları zihnime iyi geliyor, Aziayla savaşıyordu.
 
Wei kendi odasına çekildi. Odalar genelde 3 ya da 4, nadiren 5 kişiliklerdi. Onunkisinde Wei ile beraber 4 kişi vardı: Daman, Cyrus, Ameer ve Wei.

Thalia ve benim odam 7. kattaydı. Odalarımız, yan yana olmasalarda baya yakındılar. Bana kendiminkini gösterdikten sonra boynuma atladı. Kıvırcık saçları kahve kokuyordu. Derince bir nefes verdi:" Seni özledim Reyna..." Thalia gerçekten duygusal biriydi ama ondan isteseniz bile rahatsız olamıyordunuz. Geri çekildi. Gülümsedim. Bu gerçek ve içten bir gülümsemeydi. Bütün kalbimle, içimden geçen her şeyle. Thaliayla yakın arkadaş olduğumuzdan emindim artık. Açık konuşmak gerekirse kendimi uzun zamandır hiç kimseye bu kadar yakın hissetmemiştim.
  Adeta zıplayarak odasının yolunu tuttu. Kapıma döndüm. Verenna'nın elime tutuşturuken söylediklerini hatırladım. "Şimdi odana git ve dinlen. Sanırım tedavin yarın sabah da yapılabilir öyle değil mi?" Ona o an Verennaya adeta borçlanmıştım. Çünkü her şeyden daha çok uyumaya ihtiyacım vardı. Oda numarama baktım: '73 nolu oda'.

Anahtarı çevirip kapıyı açtım. İçeride üç yatak bulunuyordu. Demek iki oda arkadaşım vardı! İkisininde yatakları toplanmıştı. Bir süredir olmadıkları belliydi. En fenasıysa benimkiydi.  Yatağın üstünde  bir yarıştan kazandığımı hatırladığım, ortasında"REYNAA" yazan yastığım vardı. Sanki iki yıldır yatağa dokunulmamış, benim gelişim için bekletilmişti. Fark edilecek dercede temiz olmasıysa kalbimi okşamıştı. Her ana burada olacakmışım gibi... onlar beni beklemişlerdi. Yatağa attım kendimi ve gözlerimi, karanlıkta parlayacak yıldızlar yapıştırılmış, siyah boyalı tavana diktim. Bir yandan da çantamdan çıkardığım hançeri elimde tutuyor, arada evirip çeviriyordum.
   Oda arkadaşlarımın şu anda nerede olduklarını merak ettim. Acaba ne yapıyorlardı ? Güvende miydiler? Düşünceler gelip geçerken gözlerimin yavaş yavaş kapandığını, zihnimin kepenkleri indirdiğini fark ettim. Ve usulca, beni bekleyen karanlığa adım  attım.

Işığın Gölgesinde 1: Ateş KapısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin