Ne kadar Şanssızım

21 4 1
                                    

Polis sirenleri çalar... Bir evin önünde durur, eve yönelir ve kapıyı kırarak içeri girerler, çevreyi kontrol edip cam tavanı kırılmış odanın birinde cam parçalarıyla kaplı ceset bulurlar. Hala nabız olduğunu fark eden polisler hemen acil müdahale ekibini içeri aldılar ve cesedi sedyeye yerleştirip ambulansa yüklediler. Hastaneye doğru ilerlediler, yolda birkaç defa kalbi duran hasta, hastaneye vardığında çoktan ölmüştü. Sedyeyi sakince ilerleten görevliler kendi aralarında konuşmaya başlarlar:

-Laboratuvar kazasının bir kurbanı daha.

-Kazanın nasıl dolduğu biliniyor mu?

-Henüz tam bir açıklama yapılmadı, görgü tanıkları iki küçük çocuğu alevler arasından çıktığını söylüyorlar.

-Her zaman uçuk şeyler gören ve bunu yayan kişiler olur.

-Haklısın...

Bu şekilde konuşarak işlerine devam ederler.

-Evet, şimdi bu anlattıklarım da ne ? 
diye soruyor olabilirsiniz, tahmin ettiğiniz üzere o ceset maalesef benim ve soracaksınız neden öldüm? Değil mi? Ama doğru soru neden öldüm değil, nasıl öldüm olacaktı. Her neyse baştan alsam iyi olacak.

-Öhö...m (Boğazımı temizlerim.)

  Adım Azura Zayn  bir Yazılım Mühendisiyim, bunun yanında ünlü bir şirkette yetenekli bir oyun geliştiricisiyim; şirkette iyi bir konumum var bunun sebebi şirket için önemli başarılara imza atmış olmam. Bu konuma kendi çalışmamla gelmiştim fakat bu, birilerinin bir yerlerine batmış olmalı. Yine bir gün şirkete yeni gelmiştim ki şirkette bir huzursuzluk vardı, birisi yüklü bir miktarda veriyi imha etmişti ve işin en kötüsü; verilere benim ofisimde kullandığım bilgisayardan erişilmişti. Hiçbir suçum yokken suçlu konumuna düştüm, kendimi ne kadar açıklamaya çalışsam da...

-Kovuldun!

-Ama efendim, ben bu şirkete herkesten çok yarar sağladım ve soruşturmadan beni kovuyorsunuz!

-Ne kadar yararlı olursan ol Zayn sen bir şirket elemanısın ve yerin kolayca doldurulabilir belki yapılacak işi senin yerine on kişi yapacak ama en azından güvenimi sarsmayacak kişiler çalışmış olacak.

Bunu duyan ben yıkıldım, kendimi kanıtlamış ve değerli bir konumda olduğumu sanmıştım, öfkeyle ofisime gidip elimdeki şirket bilgisayarını masanın üstüne koydum, kendime ait olan eşyaları topladım ve çıkarken beni kontrole gelen çalışana:

-Bu şirketten kimse bundan sonra benimle iletişime geçmesin.

Dedikten sonra çekip kapıyı çıktım, aracıma bindim. Çok öfkeliydim gözüm hiçbir şeyi görmüyordu, fark etmeden hız sınırını aştım ve yola bir çocuk fırladı neredeyse kaza yapıyordum son anda durmayı başardım, annesi peşinden koştu kolundan sertçe tutup kaldırıma çekti ve yola devam ettim, sakinleşmeye ihtiyacım vardı, bu yüzden kız arkadaşımın evine sürdüm ve kapısını çaldım.

-Kim o?

-Benim Azura.

-Azura? Ne işin var burada?

-İçeride konuşabilir miyiz?

-Olur tabi, sorun nedir?

-Kovuldum...

-Ne, nasıl?

-Üstüme bir iftira attılar ve beni sorgulamadan kovdular, beni savunan bir kişi bile olmadı.

-Bu kötü olmuş, aslında benimde sana söylemem gereken bir konu vardı.

-Nedir?

-Yurt dışında bir üniversiteden bir teklif aldım, bana ve projelerime destek çıkacakların söylediler.

-Yani yurt dışına mı gideceksin?

-Evet.

-Kovulduğuma göre bende seninle gelebilirim.

-Aslında bende tam bunu konuşmak istiyordum, ben, yeni bir sayfa, yeni bir başlangıç yapmayı istiyorum, kimse olmadan tek başıma, beni anlıyor musun?

Ne diyeceğimi bilmiyordum şuan ikinci şoku yaşıyorum.

-Ayrılmak, mı istiyorsun?

-E,evet, bunun ne kadar zor olduğunu anlıyorum ama...

-Anlayamazsın...

-Efendim?

-Sen önce işini sonrada sevdiğin kadını kaybetmedin, o yüzden bana anlıyorum ayakları yapma!

-Gider misin evimden!

-Gideceğim ama sana son bir sözüm var, bundan sonra bana yaklaşma iletişime bile geçme.

Kapıyı sertçe kapattım ve aracıma binip evime gittim. İçeri girdim ve dolaptan bir şişe içki çıkarıp içmeye başladım, çok geçmeden sarhoş olmuştum sonrada sızdım, uyandığımda akşam oluyordu balkona çıktım ve kızıl gökyüzüne baktım, o gün gökyüzü olması gerektiğinden daha da kırmızıydı işte o an her şey gözümün önünden geçti, o an elimi yumruk yapıp kırmızı güneşe doğrulttum ve kendime söz verdim.

-Karşıma kim çıkarsa çıksın, hepsini ezip en tepeye çıkacağım, kimsenin beni bir çöp parçası gibi kenara atamayacağı bir seviyeye çıkacağım.

Beynimdeki kara bulutlar bir anda çılgınca açıldığını hissettim ve hemen çalışmalarımın başına geçtim, yıllardır tek başıma geliştirmekte olduğum bir oyunum vardı, oyun bir tür RPG(Rol yapma oyunu) oyunuydu fakat normal oyunlara kıyasla sanal gerçeklikle değil, yapay gerçeklikle oynanacak bir oyun, kendim geliştirdiğim tam dalış ekipmanları üzerinde oynanıyor. Mantık normalde sanal gerçeklikte görüntü ve hisler, gözlerimiz ve derimiz ile algılanarak oynanır, yapay gerçeklikte ise dediğim bu ekipmanlarla kullanıcı geçici bir uyku moduna sokularak görüntü ve hisler direk beyine iletilir, bu şekilde sanal gerçeklikte bulunan sınırlı alan sorunu ortadan kalkar, çünkü kullanıcı bu cihazı kullanırken yani oyunu oynarken vücudu hareket etmez sadece beyni çalışır, düşünceyle oyun oynamak yada bir rüyayı aynı andan bir sürü kişiyle beraber gördüğünüzü düşünebilirsiniz. Cihaz sadece bir başlıktan oluşuyor, bu yüzden taşınması ve kullanımı çok kolay. Fakat dediğim gibi hala geliştiriyorum, büyük bir kısmı bitti fakat sorun daha çok donanımdaydı yeterli veri ve güç aktarımı yapamıyor. Oyun ise büyük bir haritaya sahip büyünün ve kılıcın olduğu bir fantastik bir dünya, tabi cihazda sorun olsa da normal zamanlarımda oyunu oynuyor ve karakterimi geliştiriyorum, oyun kurucusu olmama rağmen kendim normal yoldan ilerledim, hatta birkaç açık bulup hile bile yaptım ama sonra o hatayı düzelttim ve hileli eşyaların bir kısmını sildim. Komik değil mi kendi yaptığım oyunda kendim bulduğum hileyi kendim düzeltip kendi hesabımdaki eşyaları sildirdim. Her neyse masamın başına geçtim, başlığı kafama taktım.

-Ei, burda mısın?

-Evet efendim nasıl yardımcı olabilirim?

Bu arada Ei, benim kendim yaptığım yapay zekam, şuan bana sadık olan tek şey.

-Sistemi başlat, başlığı daha iyileştirdiğim ayarlarla yeniden yükle, unutma geçen sefer yakaladığım kod hatasını istemiyorum.

-Elbette.

Programlar başladı, başlık çalıştı ve görüntü geldi.

-Bu iyi, herhangi bir sorun yok görünüyor, bunu tamamen denemeliyim.

Bu sırada tepemdeki cam tavandan yağmur yağmaya başladığını fark ettim, yine de kırmızı gökyüzü hala varlığını koruyordu.

-Geçidi Başlat!(Oyuna yani tam dalışa geçmek için cihazı aktif edilen sesli komuttur.)

Başlık parlamaya başladı, bu sırada gök gürültüsü duyulmaya başladı.

-Birazdan seni duyamaz olacağım.

Bu sırada yıldırım cam tavanı patlatıp bana çaptı.

DarkandiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin