Yeni Bir Hükümdar

1 1 0
                                    

Orada bulunan at arabasını alıp yola çıktık, üstümde hala önceki dünyamdaki kıyafetlerim vardı bu yüzden önceden aldığım kıyafetlerden birini giydim. Uzun bir yolculuktan sonra şehir göründü, yanımızdaki askerler homurdanıyordu.

-Susun lan ölmek mi istiyorsunuz.

Devam ettik, kapıdaki asker bizi durdurdu.

-Form Değiştirme.

Kılık değiştirip görünümümü komutana çevirdim.

-Bir sorun mu var asker!

Asker afallayıp.

-Hayır sorun yok efendim.

İçeri bu şekilde sorunsuzca girdik, askerlerin üstüne birer kumaş geçirip kaleye girdik. Bir süre yürüdükten sonra kralın taht odasına vardık.

-Kapıyı aç birkaç hain getirdim, onları krala sunacağım.

-Emredersiniz.

Kapı gıcırdayarak açıldı ve içeri girdik, kral egolu bir tavırla bana baktı.

-Evet başarabildin mi?

Parmaklarımı şıklatmamla askerlerin başındaki kumaşlar kayboldu ve görünümüm eski halini aldı.

-Evet hepsini indirdim.

Kral öfke ve korkuyla geri çekildi.

-Başarısız oldun, planların bozuldu.

-Seni hain, nasıl böyle konuşabilirsin.

-Buradaki tek hain sensin.

Parmaklarımı şıklatmamla komutanı çözdüm, öne atılarak bana saldırmayı denedi.

-Beni öldüremeyeceğini daha anlamadın mı?

-O zaman söyle neden bizi öldürmüyorsun?

-Çünkü gerçekleri görmenizi istiyorum.

-Neden bahsediyorsun?

-O zaman size bu adamın yaptıklarını tamamen açıklamam gerekiyor, başlayalı o zaman.

Tahtından kaldırıp kenara fırlattım ve tahtına oturdum.

-Uzun zaman önce bir maceracı partisin varmış ve görev için her yere giderlermiş, bir gün kıtanın güneyine şuanki Arselia topraklarına adım atarlar ve saldırıya uğramış küçük bir köyü kurtarırlar, fakat bu görev sırasında bir canavarla karşılaşırlar bu canavar çok güçlüdür o yüzden büyük bir kayıpla onu yenip yeraltında bir kayaya mühürlerler, fakat bu partide güçsüz bir adam varmış bu adam bir gün, bazı deneyler sonunda bu canavarın gücünü kendine aktarmanın bir yolunu bulmuş fakat bunun karşılığında tüm arkadaşlarını öfkeyle katletmiş ve bundan zevk almaya başlamış, gücünün sayesinde köyü büyütüp önce bir şehre sonra bir ülkeye sahip oldu, ülkesini kontrol altında tutmak için canavarın gücünü kullanmaya devam etti, fakat planlarına karışan biri vardı, o kişi kahramanın ta kendisiydi, özellikle çevredeki köyler kahramana olan inançlarından dolayı Arselia'ya bağlanmıyordu, bu yüzden, canavarın gücüyle bir zindan oluşturdu ve bilinen ilk izdihamı başlattı, izdiham sırasında köyün yarısı yok olduğunda gücünü kullanarak geri çekti ve kendini kurtarıcı ilan etti, bu şekilde kahramana olan inanç krala kaydı, bu sırada kahraman bu dünyada değildi bile, bu şekilde uzun süre gücü elinde tuttu, fakat benim geri dönmemle planlarına sorun çıkarabilirdim, bu yüzden beni sürekli izliyordu, gücümü fark ettiğinde ise son çaresi izdihamı başlatmak oldu, ama başaramadı, hem zindanı hem de gücünü aldığı canavarı kaybetmiş oldu, bu yüzden beni tuzağa düşürmek için son kozunu oynadı, ama başarılı olamadı.

-Bu dediğin çok mantıksız o zamandan kalan birisi şimdiye ölmüş olurdu.

-Canavarın gücü onu bir nevi ölümsüz yapıyordu, bu yüzden sürekli onun gücünü alması gerekiyordu, şuan karşımda bu halde olmasının sebebi bu.

-Hayır inanmıyorum, böyle bir şey olamaz.

-O zaman ona sor, ölmek üzere, yaşının ağırlığı altında ezilecek.

Krala döndü.

-Efendim bu hainin söyledikleri doğru mu?

Derin bir iç çekti.

-Ne yazık ki öyle, tek bir hata yok.

-Ama bu nasıl olur, size güvenmiştik, size saygı duyuyorduk, hepsi yalan mı?

-Ben sadece, başkasının gücüyle, bir başkasının konumunu çalan biriyim, bunları söylüyorum çünkü öleceğim, en azından ölümüm size sorun çıkarmasın.

Ellerini çok sert sıktı ve ayağa kalktı, gözlerinden yaşlar dökülüyordu.

-Ben Arselia Ülkesinin şövalye kaptanı Luke, bugün burada sapkın, katil ve hırsız olan kralımızın yetkilerini ve ünvanlarını alıyor ve onu tutukluyorum. Asker!

Kalabalığın arasından birisi çıkıp kralın ellerine kelepçe taktılar ve zindana gönderdiler.

-Şimdi ne olacak o zaman?

Luke duraksayıp düşündü, önce diz çöktü.

-Öncelikle sizden af dilememiz gerekiyor siz isteseydiniz tüm ülkeyi yok edebilirdiniz ama bunu yapmak yerine bize doğruları açıkladınız, bu yüzden sizin emrinize girmeye hiçbirimiz karşı çıkmayız.

Tüm askerler kılıçlarını yere indirip diz çöktü. Sırıttım.

-Ne kadar aptalsınız, daha birkaç dakika önce bana hain diye sesleniyordunuz, sizce kabul eder miyim!

-Madem bu kadar emir seversiniz, o zaman yeni yöneticinizi ilan ediyorum, Tera bundan sonra bu ülkenin kraliçesisin.

Tera şaşırmış bir biçimde bana baktı.

-Ama neden ben kraliçe olamam?

-Bu ülke senin gücün sayesinde kuruldu en doğal hakkın bu.

-Ama...

Bu sırada tüm şövalyeler Tera'ya dönüp diz çöktü, bende kalkıp onu Taht'a oturttum.

-İtiraz kabul etmiyorum, bu senin ülken istediğin gibi yönet.

Elinin üstündeki mühre dokunmamla kayboldu.

-Artık benim hizmetkarım Tera değilsin, Arselia Kraliçesi Tera'sın sen.

Tüm Askerler hep bir ağızdan.

-Çok yaşa Kraliçe Tera!

DarkandiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin