Şehirden Ayrılış

1 1 0
                                    

Tera'nın kraliçe olmasının üstünden yaklaşık iki hafta geçti, benim varlığımı gizleyerek yeni kraliçenin varlığını diğer ülkelere bildirdiler, bu sırada bizde güzelce dinlenmiş olduk, tabi bu sırada vücudumu eğitmeyi unutmadım artık daha atik ve güçlüyüm, sabah uyanıp güzel bir yerde kahvaltımızı yaptık sonra gidip hazırlandık bir at arabası ve bir at satın aldık eşyalarımızı yüklediğimiz sırada Tera geldi.

-Gidiyor musun?

-Evet, hala keşfedecek koca bir kıta var.

-Keşke bende gelebilsem.

-Artık kraliçesin daha önemli işlerin var.

-Evet bu ülkeyi geliştireceğim ve daha iyi bir ülke haline getireceğim.

-Bu güzel bir fikir.

Böylece ayrılıp yola çıktık. Uzun bir yolculuk olmuştu yol boyunca pek canavarla karşılaşmadık diyecektim ki karşımıza bir at arabası kafilesi çıktı, sorun şu ki bir toprak ejderhasının saldırısı altındaydılar.

-Ei, Aria gücümü burada göstermek istemiyorum bu yüzden siz saldırıp indirin şunu.

-Emredersiniz!

İkisi de hemen saldırıya geçtiler Ei hemen kılıcını çekip omzunu yaraladı.

-Alevli taş mermisi!

Aria yaptığı büyüyle yüzüne vurdu, işe yaramasa da dikkatini çekti.

-İleri seviye: Atomik Parçalama!

Kılıcı omzuna dokundu, derken bir anda dev bir halka oluşarak vücudunun bir kısmı yok oldu, Ei geri çekildi, fazla güçlü bir yetenek kullandı, ejder bu sırada acı ve öfkeyle kükredi ve toprağı kontrol ederek önce kendi çevresine bir duvar oluşturdu ve duvardan toprak oklar fırlatmaya başladı Aria atılarak.

-Titanyum Duvar!

Önlerinde dev bir metal duvar oluştu. Rüzgar büyüsüyle kendini havaya kaldırdı.

-Sonsuz Lanet: Toprağın Hükmü!

Gökten dev bir meteor ejderin üstüne düştü, önce ona ciddi bir hasar verdi derken vücudu taşlaşmaya başladı ve sonunda hareketsiz kaldı, Ei atılarak kafasını kopardı. Ellerimi vurarak alkışladım.

-Bravo, güzel takım çalışmasıydı.

Gülümsediler, bu sırada biri yanımıza yaklaştı.

-Merhaba ben bu kafilenin sahibi olan tüccarım, yardımlarınız için teşekkür ederim.

-Ne demek ama biliyorsunuz bunun bir ücreti olmalı değil mi.

-Tabiki, yüz altın öneriyorum.

-Kabul.

-Kabul mü pazarlık etmeyecek misiniz?

Adam baya şaşırmıştı.

-Gerek yok ejder başı yüz altın yeteli.

Altınları alıp boyutsal cebime koydum. Sonrada tam yola çıkacakken.

-Nautica'ya gidiyorsunuz galiba izninizle bize korumalık yapmanızı teklif ediyorum kişi başı on beş altından kırk beş altın.

-Tek bir şartla, karşımıza çıkan güçlü canavarlar için fazladan altın isterim.

-Kabul.

Böylece yola çıktık yarım gün ilerledikten sonra dinlenmek için kamp kurduk, güzelce karnımızı doyururken bir ses duydum derken bir gurup haydut saldırıda bulundu. Tüccar koşarak yanıma geldi.

DarkandiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin