Yolculuk Başlar

4 3 0
                                    

-Mary, Kina, Kena hazır mısınız?

-Biz hazırız da annem hazır değil.

-Bir dakika geliyorum.

Mary, üstündeki tozlu kıyafetten kurtulmuş daha şık bir kıyafet giymişti.

-O zaman yola çıkma vakti geldi.

Kina:

-Nereye gideceğiz?

-Belli değil yolda karar veririm.

Kena:

-Neyle gideceğiz?

-Yürüyerek.

Gözleri büyüdü.

-Çok uzun olmaz mı?

-Hmm, haklı olabilirsin, köyden çıkana kadar yürürüz olmazsa.

-Bavulları ne yapacağız?

-Merak etme onları saklamanın kolay bir yolu var.

Bavulları ve belimdeki keseleri envanterime yerleştirdim.

-Bu benim özel büyülerimden birisi.

-Çok havalıı!

Böylece yürüyerek köyden ayrıldık birkaç kilometre ilerledikten sonra durdum.

-Yoruldunuz mu?

-Evet, yürümek yorucu.

-O zaman şöyle yapalım.

-Oluşum Büyüsü: At Arabası!

-Çağırma Büyüsü: At.

Neyse ki büyülerim üzerinde kontrol sağlayabiliyorum. Önce bir ağaç parçalanıp birleşerek bir at arabasına dönüştü sonra yerde oluşan bir büyü halkasından bir at çıktı, atı arabaya bağladım.

-Hadi bundan sonra arabayla devam edeceğiz.

Böylece yolculuğumuza devam ettik uzun bir süre sonra göle vardık.

-Burada mola vereceğiz.

Atlara su içirdikten sonra düzgün bir yere bağladım.

-Şimdi sizle önemli bir konuyu konuşmam gerekiyor.

Kina:

-Ne konuşacaksın?

-Bildiğiniz üzere artık benim hizmetkarlarımsınız ama bunun yanında hiç savaş gücünüz yok, bu yüzden bu saatten sonra kendinizi geliştirmeye başlayacaksınız belki bana yardım edemeyeceksiniz ama en azından kendinizi koruyabilecek seviyeye çıkmalısınız.

-Ama nasıl yapacağız ki?

-Merak etmeyin ben sizi eğiteceğim.

Elimi yere doğrultup.

-Çağırma Büyüsü: Hız tavşanları.

-Bunlar çok hızlı olan canavar tavşanlar normalde çok tehlikelidir ama onları ben çağırdığım için benim emirlerimi dinlerler, sizden onları yakalamaya çalışmanızı istiyorum.

-Ama onlar çok hızlı değil mi?

-Merak etmeyin yavaş olmalarını isteyeceğim.

Böylece eğitimleri başladı. Çocuklar eğitimine devam ederken Mary'nin yanına oturdum.

Envanterimden bir kolye çıkardım.

-Bunu al.

-Bunu kabul edemem.

-(Galiba ona yürüdüğümü sandı)

-Bu koruma büyüsüne sahip bir kolye, seni koruması için veriyorum.

Yüzündeki şaşırma ifadesini fark edebiyordum.

-Peki, ama sen takabilir misin?

-Tabi.

Arkasını döndü ve kolyeyi boynuna taktım.

-Bence güzel durdu.

-Teşekkür ederim.

Bu sırada Kina ve Kena ellerinde tavşanlarla yanımıza geldiler.

-Yakaladık!

-Aferin o zaman ikinizde yemek yemeyi hak ettiniz.

Ayağa kalktım ve yakaladıkları tavşanlarla güzel bir yemek yaptım ve birer kase verdim.

-Bu çoook güzel olmuş.

-Daha önce bu kadar güzel bir şey yemedim.

-Bir tabak daha.

-Kina! biraz daha saygılı olmalısın.

Bu sırada sesli gülmeye başladım. Güldüğümü gören Mary bana baktı.

-Sorun değil fazla resmi olmakta iyi değil, hem çalıştığınız sürece istediğiniz yapabilirsiniz.

-Siz nasıl isterseniz.

-Hala resmisin, rahat ol biraz.

-Peki sen nasıl istersen.

-Al bakalım bir tabak daha.

O gece çok eğlenerek geçti. Kızlar arabada yattı ben ise ateşin başında uyudum. Sabah kalktığımda hala uyuyorlardı.

-Bakıyorum da çok eğleniyorsun.

-Ah beni korkuttun Ei,

(Öncesine göre daha insancıl konuşması bana hala garip geliyor.)

-Evet eğlenmemin bir sorunu mu var?

-Hayır tabi, sadece...

-Sadece ne?

-Sadece bende yanında olmak istiyorum.

-Hmm bunu daha öncede söylemiştin ama olanlar tahmin ettiğim gibi olmadı bu yüzden seni düzgün bir biçimde oluşturmak istiyorum.

-Peki.

Bu sırada kızlar kalktı.

-Bu güzel kokularda nedir.

-Yumurtalı ekmek.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra.

-Bu kılıçlar sizin.

İki tahta kısa kılıç verdim.

-Sert ve sağlamdır ama yaralamaz.

-Bundan sonra hem kılıçla alıştırma hem de tavşanı yakalama yapacaksınız.

-Gerçek kılıca ne zaman geçeceğiz?

-Neden gerçek kılıca hemen geçmek istiyorsun ki elindekinin neyi var.

-Hiç keskin değil.

Gülümsedim.

-Kılcını ver.

Kılıcı aldım.

-Şu dev kayayı görüyor musun?

Karşımızdaki yaklaşık beş metre çapında olan kayayı işaret ettim.

-Evet.

-Eğer kendini güçlendirmeyi başarırsan elindeki silahın ne olduğu önemli olmadan her şeyi kesebilirsin.

Mistik kesen!

Koca kaya ikiye ayrıldı. Ağızları açık kayaya baktılar.

-Çook havalı, bizde böyle şeyler yapabilir miyiz?

-Kendinizi geliştirebilirseniz neden olmasın.

-Tamam o zaman hadi Kena saldır bana!

Birkaç deneme sonunda ikisi de kılıçları yere düşürdü, sonra devam ettiler, böylece günlerimiz ilerleyecekti.

DarkandiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin