Kayıp Ruhlar

145 9 4
                                    

Adam öfkeyle arabasına binip kapıyı çarptı. "Aptallar." anahtarı çevirip arabayı çalıştırdı. Hala yağmur yağıyordu. Duraksadı, gözlerini sildi. Arabayı çalıştırdı. Artık eve gitmeliyim. Evin yolu hala açık olan 2. pizzacının önündeydi. Oraya bakmamaya çalış. Arka kapının önünden geçersem en azından tabelasını görmemiş olurum. Evet, evet.

Caddenin önünden geçerken gözleri istemsizce acil çıkış kapısına kayıyordu. Bir dakika, orada bir şeyler vardı. Küçük bir silüet ve... Yeşil, parlayan bir nesne. William merakına yenik düşüp biraz yavaşladı.

Son zamanlarda keşfettiği şeyi incelemek için mükemmel bir çocuk.

"Keşke deneklerim yakaladığım aptal fareler değil canlı birileri olsaydı..."

Gözleri çılgın bir bilim adamı edasıyla parladı. Henry'nin kızı.

Benim oğlumu öldürdün. Kızınla ödeşebiliriz.

Arabayı park etti. Koltuğun içine dikili bir bıçağı olacaktı. Titreyen parmakları onu kavradı, sarhoş bedenini zar zor arabadan çıkarıp karanlığa gözlerini dikti. Ona yaklaştıkça daha net görüyordu, siyah saçlarından damla damla inen yağmur suları boynuna, oradan tişörtüne iniyordu. Her yeri sırıksıklamdı. Korkuyla bağırıyor, küçük bedeni tüm gücünü kapıyı yumruklamak için kollarına veriyordu.

Zavallı Charlotte. Ölmek için ne kadar küçüktü, tıpkı Evan gibi. Yine büyüyemeyecek bir fidan.

Minik bir hata o yoldaki çürümüş tahtaları kıracak, önleri açılıverecekti, daha ne olduğunu anlamadan upuzun, acı dolu bir yola sürükleneceklerdi.

Adam arkadan yaklaştı. Kız sesleri duyup ağlamayı kesti, arkasını döndü. Gözleri de kıyafetleri gibi sırılsıklamdı. Üşümüştü. Babasını şimdiden özlemişti.

Çıkışı olmayan bir yol.

"William amca!! Buradasın! Çocuklar beni dışarıda bıraktı... Onlara söyle kapıyı açsınlar! Çok üşüdüm!" amcasına sarılacaktı, ama ürpermişti. Gözleri normal değildi.

Ödülsüz bir bulmaca.

"Amca?.."

Tuzağa düştüklerinin farkına bile varamayacaklardı.

Sarhoş adam arkasında sakladığı bıçağı çıkarırken diğer eliyle kızı son hızla kapıya çarpıp sabitledi. Kız öncekinden de çok çığlık atıp bağırmaya başlayınca adam ağzını eliyle kapattı, bıçağı hızla karnına sapladı. Kız sesini kesti. Beraber kan ve suyla ıslanıyorlardı. Bıçak tekrar indi. Ve tekrar, ve tekrar, ve tekrar. Ta ki ruhun bedeninden ayrıldığına emin olana kadar.

Kızı kolundan sürükleyip birkaç adım ötedeki çöplerin arasına sakladı. Ne yaptığını bile bilmiyordu, iyi saklayamamıştı bile. Zar zor yürüyerek arabasına döndü. Yağmur artık kandan yayılan metalik kokuyu bastıramıyordu.

Minicik bir hata.

--

Bayan Afton kilit sesiyle gözlerini araladı, hızla yorganı üstünden atıp kalkacaktı ki öfkeli sesler duymadığını farketti. Artık birkaç haftadır alışık olduğu o gece nöbetleri bitmiş miydi? Belki yanına gidip konuşması kocasını öfkelendirebilirdi, bu yüzden yatağa geri dönüp gözlerini kapattı. Kapının gıcırtısını duyup hafif bir rüzgar hissettiğinde istemsizce kirpiklerini kırpıştırdı.

Adamın içeri girişini, ağır soluklarını, kıyafetlerinin hışırtısını ve biryerlere çarpıp durmasını dinledi. Sonunda ona yardım etmeye karar vermişti ki açılan gözleri sabitlendi, gözbebekleri küçüldü. William'ın giderken mor olan gömleği... Kıpkırmızıydı. Sırtı ona dönüktü. Kafasını yavaşça yana çevirdiğinde göz göze geldiler. Ay ışığı karısının kül rengi saçları arasında geziniyor, kilitlenmiş ince uzun kirpikleriyle oynuyordu.

Parti Bitti | FNaF Hikayesi...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin