Tozlar

58 7 19
                                    

Michael, yorucu bir iş gününden sonra eski yatağa uzandı. Uykuya dalması uzun sürmedi.

Uyandı, başının altında yastığını hissedemiyordu. Gözlerini araladı, başı dönüyordu. Her yer karanlıktı. Neredeydi?

"Michael..." Çok kısık bir ses her tarafta yankılanıyordu. "Michael... Michael..."

Michael doğruldu, ayağa kalkmaya çalıştı ama dönen başı onu tekrar yere seriyordu.

"Michael..."

Ses artık her taraftan gelmiyordu, sadece önünde duyuyordu. Dirseklerinin üzerinde doğrulup oturmayı başardı. Her yer simsiyahtı, ama ileride çok az seçilebilen bir beyazlık karanlıkta uçuyor gibiydi.

"Bizi tanıyor musun Michael?.." Ses tiz ve yaralıydı. Bu dünyadan olmayan bir sesti sanki.

"BİZİ HATIRLA MICHAEL."

Michael nefes nefese uyandı. Sadece bir rüya. Sakin ol. Elleri titrerken yüzünü yıkadı. Sadece bir rüya. Kimseyi unutmadın. Hayır. Sadece bilinçaltının uydurmaları. Ayrıca, dün gece mekanı -kameralardan ne kadar iyi öğrenebilirse- beynine kazımıştı, bugün animatronikleri rahatça inceleyebilirdi.

--

Onlar hala aynı tüylü, sahneye çıkmaya her an hazır duran robotlar. Sadece daha pis kokuyorlar, çünkü... İçlerinde cesetler var.

Michael uykuya dalmaya çalıştı ama olmuyordu. O çocukları kim öldürüp vahşice kostümelere tıkardı ki?..

"Michael..." Michael doğrulmaya çalıştı. Yine rüya görüyordu.

"Bizi tanıyor musun?.." aynı beyazlık ileride, havada uçuyordu. "Elbette tanıyorsun..." Çok yavaş konuşuyordu. "Hatırlıyorsun... Michael..."

"Kimsin sen?.." sesi biraz yankılandı.

"Tanımıyor musun?.." Beyazlık Michael'a yaklaşmıştı. "Tanıyorsun... Hepimizi tanıyorsun..." Sessizlik oldu. "Yoksa unuttun mu?.. Gördüğümüz vahşeti... Kanı... Onun gözlerindeki intikamı... Biz unutmadık..."

Michael düşünemiyordu. Karanlığın bataklığında sürekli aşağı çekiliyormuş gibi bedeni uyuşmuştu. Kulakları çınlıyor, başı çatlıyordu.

"Bir dakika, tabii... Sen orada değildin... Değil mi?.." Beyazlık hala uzaktaydı ama artık onun gülen bir surat olduğu seçilebiliyordu, ama gözlerinin altında uzun, düz çizgiler vardı. Hem ağlayıp hem gülüyor muydu?..

"Hiçbirimizin ölüme terk edildiğini görmedin... Michael..." Sessizlik oldu.

"Babanın bize yaptıklarını..."

Maskeli figürün yanında birkaç tane beyaz ışık belirmişti, ama Michael başını artık havada tutamıyordu. Başını hızla yere çarptığı an uyandı. Kuşlar nefes nefese kalan adamı umursamadan ötmeye devam ediyordu.

Birkaç gündür gördüğü rüyalar artık uyuyamamasına sebep oluyordu. Basit bir rüyadan daha fazlası olduğuna emindi. Ayrıca küçük Charlie'nin en sevdiği robotun maskesinin günlerdir onunla konuşmaya çalışması tesadüf olabilir miydi?.. O ruh ne kadar kızgın olsa da iletişime geçmek istiyordu. Kafasında birkaç teori dönüyordu ama olasılığını değerlendirmek bile istemiyordu.

---

Michael el fenerini üst üste duran raflara dikti, peluşlardan başka bir şey yoktu. Biraz uzaktaki atlı karıncaya doğru gitti. Atlar sahnenin yıldızlarının renklerine boyanmıştı; kahverengi, turuncu, mavi, sarı. O garip hayvanları özlemiyor değildi, tabii günlerdir ona saldırırkenki halleri pek sevimli olmuyordu.

Parti Bitti | FNaF Hikayesi...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin