Sena Şener: Porselen Kalbim
🌸🌸🌸🌸🌸
🌸İKİNCİ BÖLÜM🌸
"Altmış metre"
🌸🌸🌸
Keyifli okumalar...
Bence listemin en önemli sayfası ikinci sayfa. Üzerinde yazılanlar çok ama çok gizli olduğu için onu diğer iki sayfanın arasına sakladım. Böylece, biri günlüğümü çalıp birinci sayfayı okuyacak olursa defterde pek de özel bir şey olmadığını düşünecek.
Aslında birinci ve üçüncü sayfalar da çok önemli ama en önemlisi ikinci sayfa, çünkü oraya hiç kimseye asla söylemeyeceğim şeyleri yazdım. Aklıma böyle bir hile geldi çünkü Şerlokolms de bir şeyleri gizlemek için sıklıkla bu tür hilelere başvuruyor.
Birazdan Doktor Olga'yı ziyaret etmek zorundayım. Annemin makyajını bitirmesini beklerken balkonda Ottimo Turcaret'i okşuyormuş gibi yapıyorum. Aslında, gizlice listemin ikinci sayfasına bakıyorum. Estella bunu yapmamamı söyledi. Buraya yazdığım şeyler, ya aklımdan tamamen çıkardığım ya da hiç unutmamaya karar verdiğim şeyler olmalıymış. Gerçi bunu söylerken ne demek istediğini pek anlamadım. Bu yüzden anladığımdan emin olana kadar ikinci sayfayı okumaya karar verdim.
İçeriden annemin topuklarının yaklaşan sesini duyuyorum. Doktora giderken hep bu ayakkabıları giyiyor. Hızla günlüğümü kapatıp şezlongun altına saklıyorum.
"Hazır mısın? Hadi, gidelim."
Estella'nın söylediklerini daha sonra düşüneceğim. Bana o kadar çok şey söylüyor ki, galiba hepsinin ne anlama geldiğini öğrenemeden karanlıkta kalacağım. Doktor Olga'nın gözlerinin yeşil olduğunu sanıyorum. Çalışma masasında oturuyor. Bana dinozor şeklinde silgisi olan bir kurşun kalem hediye etti. "Üzerinde Mısır Piramidi olan bir kalem yok mu?" diye sordum. Yanımda oturan annem beni dirseğiyle dürttü. Babam da burada. İşte giydiği kıyafetinin üzerinde güzel bir ceket var. Yemek molasına çıktı ama testlerimin sonuçları belli olduğu için bugün bizimle birlikte hastaneye geldi. Doktor, belki başka çocuklar da ister diye üzerinde Mısır Piramidi şeklinde silgiler olan kalemler de alacağını söyledi. Sonra birdenbire ciddileşti.
"Ne yazık ki, durum pek iyi değil. Mafalda'nın retinası son aylarda çok küçülmüş ve dokularının artık kaldıramayacağı bir noktaya gelmiş. Sarı nokta..."
"Gözün ortasındaki kısım," diyerek araya girdim. Böylece annemle babam ne demek istediğini anlayabilirlerdi. Bunu okulda öğrenmiştik.
"Aynen öyle. Yaptığımız testlerin sonuçları Mafalda'nın gözündeki sarı noktanın hasar gördüğünü doğruluyor."
Söylediğini pek anlayamadım ama düşündüm de testler yapılırken belki biraz daha çaba sarf edebilirdim. Doktorlar gözüme telleri yerleştirirken hiç kıpırdamadan duramamıştım ve kırmızı nokta testi yapılırken uyuyakalmıştım! Doktora bunu söylemek üzereydim, ama o kadar kısık sesle konuşmaya başladı ki onu duyabilmek için kulağımı iyice açıp ağzının olduğu tarafa doğru dönmem gerekti.
"Hastalığın hızlı ilerlemesi umut verici değil. En iyi ihtimalle..."
"Ne kadar kaldı?" diye sordu babam, daha da kısık bir sesle. Oysa hiçbir zaman böyle konuşmazdı.
"En iyi ihtimalle, altı ay."
Annemle babam oturdukları yerde tıpkı sönen balonlar gibi küçülmüşlerdi. Bense masaya yaklaşarak doktor Olga'ya şu soruyu sordum: "Neye altı ay kaldı?"
Doktor ince camlı gözlüğünün arkasından bana baktı. "Artık hiç görmeyeceğin zamanın gelmesine, Mafalda."
"Yani gerçekten karanlıkta mı kalacağım?"
Doktor Olga bir süre sessiz kaldıktan sonra sadece "Üzgünüm," dedi. İşte yine gözlüğümün camları buğulandı.
Bazı haberler insanın yanında sarılabileceği bir kedi varken verilmeli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiraz Ağacı İle Aramızdaki Mesafe
ChickLitDurup kiraz ağıcını selamlıyorum. Babamla birlikte her gün geçtiğimiz sokaktan bakınca onu uzaktan - ama sadece biraz uzaktan - görebiliyorum Aslında karşımda gördüğüm şey renkli bir leke ama ben onun ağaç olduğunu yani hayallerimde ki gibi iyi yüre...